Bölüm 71

90.9K 4.2K 522
                                    

Gelen e maili döktürüp imzaladık yavuzla. Sinirliydi hala, başkalarının onu böylesine köşeye sıkıştırmasına deli oluyordu. E güç hep elinde olarak büyümüştü beyimiz. Sıkıştırılmak doğasına tersti. İkimizde elimizdekileri yerlerine koyduğumuzda ne olacağını bilmiyorduk.

İki kağıda da yavuz kendi imzasını atarken ben başka saçma bir imza atmıştım. Aslında azıcık hukuki şeylerden anlayan biri bu kağıdı bir avukatın düzenlemediğini bilirdi. Merve'nin bu ayrımı yapamayacak kadar zafer sarhoşu olmasını umuyordum. Bunu gören diğer ağalar eminim bize inanacaklardı. Metinde hukuki terimler yoktu sadece bir kaç yapılacak yapılmayacak madde vardı ve bunlarda laf kalabalığının arasına sıkıştırılmıştı.

Yavuz arkamdan sarılarak '' gidelim mi Zeynep '' diye sordu. Kulaklarımı dolduran sesi yorgun ama en çokta bıkkındı. Kafamı sallamaya çalışarak '' şu kamera işini halledelim gideriz. ''dedim.

Arkamdan bana doğru oflayarak '' bu na gerek var mı ? kimin yaptığını bilmiyor muyuz? '' dedi.Demin ki bıkkın haliyle. Bana sarılmayı bırakmamıştı ama kollarını biraz gevşetmişti. Sıkılıyordu bu konudan. Önünde baba engeli vardı sonuçta.

'' Kim yapıyormuş peki, gözünle gördün mü ? '' diye sordum ellerim belimde.Şöyle kestirip atmalarından nefret ediyordum.

Yavuz beni bırakıp yanıma geçti. Şimdi arkamdan sarılmayı bırakmış yüz yüze bakıyorduk '' bu saatten sonra gözümle görmeme gerek var mı? '' diye sordu. An itibariyle sorularla idare ediyorduk anlaşılan. Yavuza yaklaşıp ellerimi yapılı göğsüne koydum. Sakince yaklaşmaya çabalıyordum. Zira bu günlerde tabiatına aykırı şekilde fevri davranıyordu. Kendine hakim sabırlı adam gitmiş yerine bu adam gelmişti.

'' Dicle hanıma kızgınız tamam ama başımıza gelen her felaketi de ona yükleyemeyiz ya. '' dedim. Sakin olmasına dikkat ettiğim sesimle.

Yavuz başını yere eğmişti kollarını bana dolayıp '' nasıl bu kadar hakkaniyetli olabiliyorsun aklım almıyor '' dedi. Alnıma bir öpücük kondurdu. Bir kaç saniye oyalanmıştı. Deminkine göre daha sıkı sarıp sarmalıyordu beni.

Yavuzu zorda olsa ikna edip ufak bir kamera koymayı kabul ettire bilmiştim sonunda. Yavuzun eğlence odasına bakınıp işimize yarar kamera arıyorduk. Zamanında ufak su altı kamerasının olduğunu söylemişti. O işimizi fazlasıyla görürdü nasılsa.

Yaklaşık yarım saat kamerayı on dakikada şarj kablosunu aradık birlikte. Yavuzun çalışma odasına kurduk. Kamerayı kurarken özellikle odamızın kapısına da bakmasına dikkat ettik. Biz evde yoktuk gizlice giren olursa anlayacaktık kimin girdiğini. Odamızla ilgili yapacak bir şeyleri yoktu girenin de bu saatten sonra niyeti belliydi.


Konakta işlerimizi hallettiğimizde arabamıza bindik. Arabayı çalıştıracağımız sıra yavuz aklına gelenle '' bir saniye hemen geliyorum '' diyerek geri indi arabadan. Ben arkasından bakarken o tekrar konağa girdi. Bir şey unutmuş olmalıydı herhalde geri aceleyle döndüğüne göre. Arkama yaslanıp bakışlarımı karşımda ki loş sokağa çevirdim. El mahkum bekleyecektim.

Kısa bir süre sonra yavuz elinde kağıt bir poşetle geldi. Arabaya binerken elindekini bana uzatmıştı. Poşete baktığımda şarap ve iki kadeh duruyordu içinde. Geçen birlikte içtiğimiz pahalı şaraptı bu.

Gülümseyerek '' senin bu yaptığına ne derler biliyor musun '' diye sordum. Yavuz kafasını salladığında '' mahalle yanarken orospu sacını tarar derler '' dedim. Sırıtmama engel olamıyordum artık. O kadar derdin arasında nasıl aklına gelmişti bu.

Yavuz arabanın içini dolduran bir kahkaha savurdu. Uzun zamandır onu böyle gülerken görmemiştim. Yanağımdan bir makas alıp '' orospu imdat ararken yardım etselermiş o zaman '' dedi. Kesinlikle bende böyle düşünüyordum o yüzden kahkahalarımız ile son verdim konuya. '' nereye gidiyoruz '' diye sordum. Aslında küfür ettiğim için biraz da olsa utanmıştım.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Where stories live. Discover now