Bölüm 56

102K 4.8K 767
                                    


Birazdan can sıkıntısından şuracıkta verecektim nefesimi. Saatler geçmişti bir tarafımda yavuzlar diğer tarafta Dicle hanımlar kendi bildikleri, kendi tanıdıkları kişilerden konuşuyorlardı. Sesleri artık bana sadece uğultu olarak geliyordu. Üzerimi başımı yırtıp yangın var diye bağıracaktım. Aşağıdan da bir şey isteyemiyordum ilaç mevzusu yüzünden.

Yerimde sinmiş kalkmak için saniyeleri sayarken Yavuz bana dönüp kulağına '' hayırdır sıkıldın mı '' diye sordu. Birkaç saniye içimden bu anı geçmişte de yaşadığımı düşündüm.

Ona bakıp gülümsedim kafamı hayır anlamında sallasam da o anlamıştı anlayacağını. Saçlarımdan öpüp '' birazdan kalkarız biraz sabret '' dedi. Hala sabret diyordu ya sabır taşına dönmüştüm burada.

Bu sefer ben yavuzun kulağına yaklaşıp '' ne kadar biraz '' diye sordum.

Gözlerini gözlerime çıkartıp uzunca baktı.

Rojda hanım boğazını temizleyip '' hayırdır gelin daha iki üç oldu diğer evde kalalı şimdiden oraya gitmeyi iple çekiyorsun '' dedi. Kulaklarımın şu ana kadar duyduğu en berbat gülmeyi sergileyip etrafına bakındı. Tabi ki tek başına olsa asla böyle bir şey söyleyemeyeceğini oda bende biliyordum. Gözlerini gezdirmesiyle Dicle Hanım ve kızlar gülerken halaların kaşları çatılmıştı özellikle büyük halanın.

Bundan birazda cesaret alarak '' orası da burası da benim evim teyze misafir değilim ikisinde de çok şükür '' dedim. Anında yüzü de bakışları da değişmişti. Ne yani laf söyleyip karşılığında laf söylenmeyeceğini mi zannediyordu.

Kardelen bana gözlerini büyütürken sanırım ağır konuştuğumu anlatmaya çabalıyordu. Ama yine de lafımı toparlayacak bir şey demedim. Haklıydım ikisi de evimdi.

Ortam bir den soğumuştu. Halalar bana bakmıyorlardı ellerinde ki işlerle ilgileniyorlardı. Kardelenin de tepkisiyle acaba çok mu sert davranıyorum diye düşünmeden edemedim sonuçta üvey de olsa yavuzun teyzesiydi, her şeyi geçtim ben den büyük bir kadındı sonuçta.

Ortam sessizleşip kaşlar çatıldığın da yavuz da ayağa kalktı, demin ki birazdan şimdiydi anlaşılan ''Baba bize müsaade '' dedi.

Sesimi çıkarmıyordum. Anında bende ayağa fırladım. Yavuzun elini tuttuğumda şaşırıp bakışlarını bana çevirdi, sonrasındaysa dudaklarının kenarı saniyelik kıvrılmıştı. Adem ile kardelenin de toparlanmasıyla çıktık konaktan.

Kim ne derse desin bu konakta kalmaktansa neresi olursa olsun kalırdım. Boğuluyordum sanki bu konakta.

Kardelenlere geldiğimizde İçeri geçerken Yavuz arkamdan sarılıp beni kucağına almıştı.

Yaptığının şaşkınlığından bir şey diyemedim. Yalnız değildik ve bunun bilinciyle ışık hızıyla kızardığımı hissediyordum. Yavuz kulağıma yaklaşıp '' kedicik seni. Asabi ve ters bir kedicik '' dedi.

Yaptığımdan utanmıştım şuan o bile benim hırçın olduğumu düşünüyordu. Sesimi alçaltıp '' ne yapayım ne zaman ağızını açsa hep laf sokuyor '' dedim.

Yavuz bakışları anlayışlıydı. Oda biliyordu durumun ne olduğunu zaten bilmemek için aptal olmak gerekiyordu. İçeri girdiğimizde anca inebilmiştim kucağından. Amma da güçlüydü o kadar metre beni kucağında taşımıştı nefesi bile değişmemişti herifin.

Koltuklara geçerken Âdem ağabey '' Rojda'nın size iyi davranmadığını biliyorum, ama yine de o bizden büyük '' dedi sesi azarlar gibi ya da öğüt verir gibi değildi. '' o yüzden bizim için lütfen onlara sabırlı davranın, zaten bu hafta sonu gidecekler '' diye devam etti.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin