Bölüm 19

112K 5K 869
                                    

Gecenin bitmesi için artık geriye sayıyordum. Gözüm kimseyi görmüyordu ayaklarımın ağrısından. Ayakkabılarımı çoktan çıkarıp atmış, ayaklarımın ağrısını zeminin soğukluğuyla dindirmeye çabalıyordum. Yerin soğukluğu şu an ilaç gibiydi bana. Dünyanın en berbat olayıydı yüksek topuklar, nasılda Dicle hanımın gazına gelmiştim de giymiştim bunları.

Neymiş yüksek topuklular gelinliği ön plana çıkarırmış neymiş topuklu giymeden gelinlik güzel durmazmış al işte al durdu. Halime bak. Belki doğru güzel durup gelinliği güzel gösterebilirdi ama bu ayakkabıları giyip yirmi adım atınca değişiyor, yerini büyük ağrılara bırakıyordu. Ben neredeyse saatlerdir bunların üzerindeydim.

Ortam şimdi diğer saatlere göre daha sıcaktı, ilk baştaki misafirlerin yarısı gitmiş kalanlarda birbirlerini tanıdıkları için herkes bir arada eğleniyordu. İşte günün sonunda görmek istediğimiz manzara, gereksiz insanlardan arındırılmış mutlu bir avuç kişi. Kendini belli etmeye çalışan kadınlar ve o mide bulandırıcı adamlar olmadan.

Salonun kapısından gelen seslerle bütün salonun gözü kapıya kaydı aniden. Baya lüks bir otelin balo salonu tutulmuştu bu gece için. Her taraf güvenlik kaynıyordu neredeyse, nereden geliyordu bu sesler. Ademle, Yavuz çoktan kalkmış kapıya doğru gidiyorlardı ki. Sesler biraz azalır gibi oldu hemen ardından kapı açıldı.

Kapıdan Hikmet ve çocukları girdi içeri. Gözleriyle etrafı tarayıp asıl odak noktalarını buldular. Yavuzdu tabi ki bana bakmamışlardı bile. Ayaklarımın ağrısını unutup ayakkabıları bile giymeden Yavuzun yanına gittim, bütün dikkatim onlardaydı.

Hikmet gözlerini etrafta gezdirdi ve dikkat çektiğinin eminliğiyle herkesin duymasını sağlar bir ses tonuyla '' O00 damat, kayın babana hoş geldin demeyecek misin? '' diye bağırdı. Sarı dişleri gözleri kör edecek bir parlaklıkla ortaya saçılmıştı.

Yavuzun bir şey demesini beklemeden bir adım attım '' Ne işiniz var sizin burada ''dedim Bütün öfkemle. Yavuz kolumdan tuttu daha fazla yaklaşmamı istemiyor gibi. Hikmet üstün körü gözlerini bana çevirdi sonra beni görmemiş gibi gerisin geri yavuza baktı. Kolumun sıkılmasıyla bakışlarımı Yavuza çevirdim. Bana dik dik bakıyordu.

Hikmet beni önemsemeden elini uzatarak '' damat '' dedi Gözleriyle kaldırdığı elini gösteriyordu. Öpmesini mi bekliyordu birde yüzsüz herif.

Yavuz kolumu bırakıp gözlerini etrafta gezdirdi sessizdi.. sessizliği beni daha fazla çileden çıkartıyordu farkında bile değildi. Tam Hikmete doğru bir adım atıp ikinciyi atacaktı ki bütün kuvvetimle tuttum ve geri çektim Yavuzu. Yavuzu geri çekmem ile gözlerini bana çevirdi ne oluyoruz der gibi. Benden bu hareketi beklemediği için geri çekmem çok kolay olmuştu.

Bağırdım '' Ne yaptığını zannediyorsun, hadi o buraya gelmeye utanmıyor. Sen onun elini öpmeye nasıl kalkışıyorsun. ''

Yavuz tekrar gözlerini etrafta çevirip sıkılı dişlerini göstererek '' Zeynep'' dedi

Aslında biraz sakin olabilirdim yada bu işin sükunetle halledilmesini bende isterdim ama bir işin içinde Hikmet varsa sakin kalmam mümkün olmuyordu . Yavuza bir şey demeden bakışlarımı yine Hikmete çevirdim. Tek parmağımı sallayarak '' al o çok kıymetli oğullarını da defolup gidin düğünümden'' dedim

Gür bir kahkaha attı ben burada sinirden titrerken birde karşımda kahkaha atıyordu. Hikmetin gülmesiyle oğulları da iğrenç bir şekilde sırıtıp gözleriyle etrafa baktılar. Al birini vur ötekine. Bu salonda kimlerin olduğunu biliyorlardı ve rollerini oynamaya gelmişlerdi. Tabi ki konu yine ben değil hikmet ve oğullarıydı.

'' Damat şimdiden ipin ucunu kızıma vermişsin iyi vallahi '' dedi daha sesli gülerken. Yavuz buralarda sözü geçen bir insandı şu an herkesin içinde onunla dalga geçiyordu. Yavuzu kışkırtıp pirim toplamaya kendini acındırmaya gelmişti. Hikmetin lafıyla Adem ağabey, Mehmet ve Civan beyde homurdanmaya başlamışlardı. Etrafımızdaki insanlar sessizce olan biteni izleyip konuyu anlamaya çabalıyorlardı kimseden ses çıkmıyordu.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Where stories live. Discover now