Bölüm 65

103K 4.5K 615
                                    

Gözlerimi yeni bir güne açtığımda yavuz yatakta yoktu. Gece ben yatırmıştım onu. Yanımdan kalktığını bile hissetmemiştim. İçip sızan oydu uyuya kalan ben. Yerimden kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Aşağıdan bıçak kaşık sesleri geliyordu. Normalde aşağıda ki sesler buraya kadar gelmezdi.

Kahvaltıya oturduklarını düşünerek aşağı indiğimde kardeleni mutfakta yanında da temizlik için gelen kadınları gördüm. Günaydın deyip bahçeye çıktım. Temizlikçiler geldiğinde kahvaltı terasa kuruluyordu. Bu günde böyle olmuştu

Yavuza ve herkese günaydın diyerek yavuzun yanına oturdum. Bakışları üzerimdeydi. Kulağıma yaklaşıp '' bir şey mi oldu '' diye sordu. Yüzümde bir sorun mu vardı. Omuzlarımı silktim.

Sesi ne kadar sorgulayıcı çıksa da bu sorgulamanın tedirginlikten geldiğini biliyordum artık. Gülümseyip '' uykumu alamadım sanırım '' dedim. Daha fazla soru sormasını istemiyordum.

Gözlerini hafif büyütüp '' oysa mışıl mışıl uyuyordun yanımda '' dedi.

Anlamadığım şekilde keyifsizdim. Belki özel günüm yaklaşıyordu bilmiyorum. Karşılık vermeden omuzlarımı bilmiyorum anlamında indirip kaldırdım. Gerçekten de bilmiyordum. Yavuzun gözleri ısrarcı bir şekilde üzerimdeydi. Ben bakışlarımı ona çevirmeden tabağıma kahvaltılıklardan koymaya başladım.

Halalar ve adem ağabey sohbet ediyorlardı. Bir süre sonra fidan hala bana dönüp '' gelin sende kalkıp kardelene yardım etsene '' dedi. Sesinde kınama veya kötü bir his yoktu. Sessiz kalmıştım belki ondan böyle dedi diye düşündüm.

Fidan hala iyi bir insandı gülümseyerek '' gelirken baktım hala, kardelen kadınların eşyaları yerleştirmelerini sağlıyor. Onun düzeni sonuçta ortalıkta dolaşıp ayağına bağ olmak istemedim '' dedim. Dediğimi yanlış anlamasın diye gülümsüyordum.

Adem ağabey '' o nasıl laf yenge burası senin de evin '' dedi. Şimdi en son isteyeceğim şey olmuştu hepsinin bakışları benim üzerime çevrilmişti.

Biliyordum evim gibi görebileceğimi benimde her şeylerini paylaştıklarını biliyordum. Gel gör ki yine de tam anlamıyla benim evim değildi. Benim kurduğum bir yuva değildi.

Onlar benim ailem olmuşlardı. Hiç aklıma gelmeyecek şekilde. Hiç aklıma gelmeyecek bir zamanda. Evleri evimdi. Ama onların kurduğu bir evdi. Kardelenin hayali mutlu olduğu eviydi.

Yüzüme mutlu bir gülümseme yerleştirip '' biliyorum adem ağabey o anlamda söylemedim. Kardelen de bir şey yapmıyor. Gelenler baya hamarat onlar her şeyi hallediyorlar '' dedim. Yüzümde aynı sabit gülümsemeyle.

Adem ağabey de bana gülümseyip sohbete döndü. Diğerlerinin de üzerimde ki ilgisi dağılmıştı. Bir tek kişinin ki hariç. Onun hala ilgisi üzerimdeydi. Gözlerini bana sabitlemiş ne düşündüğümü anlamaya çalışıyordu.

Temizlik bitmiş ev mis gibi kokuyordu. Dünkü gibi kuaförlerin gelmesini bekliyorduk. Bu günde geçseydi de bitseydi şu tantana artık. Bu sefer baylar işe gitmemişlerdi. Düğün salonuna birlikte gidecektik.

Saçlarımın uçlarını maşalatıp fön çektirmiştim sadece. Kıyafetlerimiz oldukça gösterişliydi. Birde bu gösterişe saçlarımı ekleyemezdim. Herkesin gözüne batacak bir abartı istemiyordum. Düğünün sahipleriyle alakam yoktu. Hanım ağa olarak zaten göz önündeydim birde insanların gözünün içine kendimi sokamazdım.

Kıyafetlerimi giyinip aynanın önüne geçtim. Aynada ki görüntüm oldukça güzel ve otantikti. Biri beni böyle görse tanıyamazdı sanırım. Makyajıma son rötuşları yaparken kapı açılıp yavuz içeriye girdi.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin