Bölüm 79

78.1K 4K 1.6K
                                    

Uykum belime dolanan kollarla yarıda kesilmişti. Yavuzun burnuma dolan mis kokusuyla içime derin bir nefes çektim. Yavuz dudaklarını boynuma getirip '' bu ne uykusu hatun böyle '' diye sorduğunda gözlerimi araladım. Hatun kelimesi çoktan içime işlemişti.

Yönümü ona dönüp '' saat kaç, yeni mi geldin '' diye sordum. Yavuz dudaklarımın üzerine bir öpücük kondurup '' yedi, yemek hazır hadi bizi bekliyorlar '' dedi.

Derin bir nefes çekmem ile midemin bulanması bir oldu. Yavuzun şaşkın bakışları arasında kendimi tekrar lavaboya attım. Sinir olmaya başlıyordum bu mide bulantılarına artık. Şimdi yavuz da şahit olmuştu.

Yavuz arkamdan gelip saçlarımı toparladığında itekliyordum onu. Çok mide bulandırıcı bir görüntüydü ve ister istemez beni böyle görmesini istemiyordum. Yavuz gitmek yerine bir eliyle alnımı tutup bir eliyle saçlarımı daha iyi kavradı.

Şaşkındı biliyordum ki sesine de yansımıştı bu '' ne bu mide bulantısı böyle, yediğin bir şey mi dokundu '' diye sordu. İşimi bitirip elimi yüzümü yıkadığımda '' muhtemelen, iyiyim şu an merak etme '' dedim.

Yavuz dik dik bana bakıyordu '' hadi bir hastaneye gidelim '' diye diretti. Başımı sallayarak dolabın önüne yürüdüm. '' gerek yok merak etme '' dedim onu geçiştirmek ister gibi.

Yavuzda arkamdan gelip '' nasıl gerek yok bütün mideni bıraktın tuvalete ''diye diretti. Yüzümü buruşturdum. Üzerimi değiştirip son söylediğini duymazdan geldim. '' hadi hadi bizi bekliyorlardır '' dedim. Yavuzun sırtından ittirerek çıkardım onu odadan.

Kardelenlere gittiğimizde herkes masada bizi bekliyordu. Biz gelince yemek servisi başladı. Uyku mahmurluğunu atamamıştım üzerimden. Birde bu saçma sapan mide bulantıları iyice iştahım kaçmıştı. Yemekler servis edildiğinde çorbamı içerken yavuzun gözleri üzerimdeydi hissediyordum.

Çorbadan başka bir şey içememiştim. Yavuzun kaşları çatılsa da midem kaldıracak gibi değildi. Büyük hala '' hayrola küçük gelin hasta mısın '' diye sordu.

Kafamı sallayıp '' midem biraz fena gibi hala , iyiyim ama '' dedim.

Mide lafını duyduğu gibi kardelenin gözleri beni buldu. Başımı kimseye çaktırmadan hayır anlamında sallamıştım. Kardelen bana bakarken ben bakışlarımı ondan alıp büyük halaya çevirdim. Hala şaşkınca '' kahvaltıda hepimiz aynı yedik ne dokundu acaba '' diye kendi kendine sorguluyordu.

Onu düşündürmek istemediğimden '' kahveyi biraz fazla kaçırdım herhalde hala önemli değil '' dedim. Bana bakıp bakışlarını yemeğine çevirdi. İçinden beni eleştirdiğini biliyordum. Sırf rahatsızım diye bana söylemiyordu.

Kardelenle gözlerimiz tekrar buluştuğunda bana dik dik bakıyordu. Bende ona bakıp bakışlarımı aldım ondan. Yavuzun bir şeylerden şüphelenmesini istemiyordum hiç. Tutturunca tutturuyordu çünkü.

Yemek faslını bitip hep biz gençler bahçeye geçerken halalar odalarına çıkmışlardı.. Güzel havada oturuyorduk şimdi. Biraz önceye nazaran midem de iyi gibiydi. Keyfim yerine gelmişti. Adem ağabey yavuza bakıp '' yarın bir geçse de kurtulsak artık '' diye konuyu açtı. Hepimizin aklı yarındaydı tabi.

Yavuz bu konuyu pek konuşmak istemiyor gibi '' hiç sorma '' diye kestirip attı. Adem ağabey sırıtıp '' Mehmet'i aradın mı. Yarın geç kalayım demesin sakın '' dedi.

Yavuz kafasını sallayıp '' gelecek gelecek konuştuk '' diye cevapladı ağabeyini. Üzerinde sıkıntı çökmüş gibi konuşuyordu. Yarının ağırlığını şimdiden hissediyor olmalıydı.

Yerimde kıpırdanıp '' tam olarak yarın kaç işi gelecek. Neler olacak. Toplanacaklarını bizi konuşacaklarını biliyorum ama hiç doğru düzgün anlatmadınız bana '' diye sordum yavuza. En ince ayrıntısına kadar bilmek istiyordum neler olacağını veya olabileceğini.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Donde viven las historias. Descúbrelo ahora