(26) Kalbimin Sorunu Ne?

195K 14.3K 11K
                                    

Etrafımda dönen oyunlardan usanmıştım. Burada benim kararlarımın hiçe sayıldığını bir kez daha görmüş olmak beni daha çok kızdırdı. Songül Hanım'ın yüzünü görmeye bile tahammülüm olmadığını herkes biliyordu. Bunun için hepsine kızgındım ama en çok da Alaz'a. Onun yetkisinden geçmedikçe diğer eğitmenler bu buluşmayı ayarlayamazdı. Onlar beni anlayamazdı ki. Burada anne rahminde zehirlenen bendim ve onlar bunun nasıl hissettirdiğini anlayamazdı. Hayatıma karışmak neymiş hepsine gösterecektim ama önce bu kadın ile ilgilenmeliydim. Naz'a sarılan kadına baktıkça içimdeki nefret bedenime sığmıyordu. Bir anne kendi kuzusunu tanımaz mıydı? O beni tanımıyordu.

Anne dediğin kendi evladını hisseder ve içgüdüsel olarak onu tanırdı. Gözlerinden, kokusundan ya da ne bileyim, o gözlerdeki hüzünden yine tanırdı! Yüzüme vurmayan ama içime akıttığım gözyaşlarını görmeliydi. Olmadı ve hiç olmayacaktı çünkü bu kadın benim annem olmayı başaramıyordu.

"Evet." Her şeye inat kocaman gülümsedim. "Siz de kızınıza sarılmayacak mısınız beyler?" Naz'ı göstererek Aslan Bey'e ve Fırat Bey'e gülümsediğimde, ikisinin de durgun bakışları bendeydi. Hayır, onlar mutlu olmaktan daha çok şaşkın görünüyordu.

Songül Hanım, nihayet Naz'dan ayrılınca, Aslan Bey uzun uzun Naz'ı inceledi. Asıl şaşırtıcı olan Fırat Bey de bakıyor fakat bir tepki gösteremiyordu.

İkisinin bu kayıtsızlığı Songül Hanım'ı rahatsız etmişti. Elleri sevgiyle Naz'ın ellerini okşarken, huzursuzca yanında duran iki adama döndü. "İkinizden biri Sedef'in babası." Adamlar yıllar sonra böyle garip bir şey yaşıyorlardı ve donup kalmaları normaldi.

Fırat Bey başını çevirip bana baktı. "Bir ailen var mı?" Herkesin içinde sorduğu soru beni sersemletti. "Yok," dedim içim acırcasına.

Neden, bilmiyorum ama buna sevinmiş gibiydi. Başını çevirdi ve Alaz'a bakarak beni gösterdi. "Ben bu kızı evlat edinmek istiyorum." Bu sözleri herkesi susturmuştu. İçimde bir şeyler acırken yutkundum. Belki de babam oydu ve babam, beni evlat edinmek istiyordu. Neden hayat bana karşı bu kadar acımasızdı?

Arkadaşına bakan Aslan Bey gülümsedi. "Bu obur garson sana da çok tuhaf şeyler hissettiriyor, değil mi?" dedi. Bu iki adam beni hissediyordu ama bu çok tuhaftı çünkü sadece birisi babamdı. Lakin diğeri de beni kendi kızı gibi hissediyordu.

Tıpta iki baba mümkün mü?

Buna daha fazla dayanamadım. Hemen gitmeli ve hepsini arkamda bırakmalıydım. "Kimsenin beni evlat edinmesine gerek yok ve kimseye ihtiyacım da yok."

Onları üzmek istemediğim için sıcacık tebessüm ettim. "Size iyi günler."

Gitmeye yeltenmiştim ki Yosun aceleyle, "O Sedef değil," diye araya girdi ve eliyle beni gösterdi. "Asıl Sedef Sarmaşık, size hizmet eden garson kız." Son söyledikleri ne denli ağır olmuştu, değil mi? Peki, kim için ağır olmuştu?

Baba adayları ve Songül Hanım yutkunarak bana bakıyordu. Aslan Bey'in ve Fırat Bey'in gözlerinde oluşan hüzün, az önce Naz'a bakarken yoktu. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir zamanda ikisinin göz hapsindeydim. Hayır, üzülmediler. Aksine mutluluğun kırık hüznüydü bu bakışları. Onlarla aynı masaya oturan garson kız, onların kızı çıkmıştı. Bana uzun uzun anlattıkları o gizemli kız, ben çıkmıştım. Ben o gece farkında olmadan babamla aynı masaya oturmuş ve onun bana olan özlemini dinlemiştim. Hangisi benim babamdı, bilmiyordum ama her şekilde ben babamla vakit geçirmiştim.

"Sen Sedef misin?" Her iki adam da güçlükle aynı anda konuşunca gözlerim doldu. Yirmi yaşındayken babamla tanışmak varmış nasibimde.

"Evet, adım Sedef."

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin