(35) Karanlıktaki Kabus.

178K 9.9K 9.4K
                                    

Kendimden beklenmeyecek bir karar vermiş ve Buzdağı'na evet demiştim. Doğru mu yaptım yoksa yanlış mı, onu zaman gösterecekti. Ne diyeyim, Allah utandırmasın. Evet, Alaz için hâlâ tereddütlerim vardı fakat bana karşı dürüst olduğunu görmüşken ona daha fazla direnemezdim. Ben de bir insandım sonuçta ve göğsümde taşıdığım kalbimi daha fazla görmezden gelemezdim. Ayrıca ona verdiğim bu şansı da ziyan ederse başına gelecekleri iyi biliyordu. Ben asla bir kalp kırıklığı yüzünden gözyaşı döküp yas tutan biri olamazdım. En kötüsünü yapsın ve beni bir kadınla aldatsın diyelim. Ağlayıp hayıflanmak yerine ben de gider onu aldatırdım. Evet, böyle bir akıl hastasıydım işte.

Çektiğim acı kadar çektirir ve yandığım kadar yakardım. Yaşadığım her şeyle intikam ateşini ellerimde tutar ve beni yakan herkesi o ateşte yakmasını iyi bilirdim. Bir kere gözümü kararttım mı kendi sonumu getirme pahasına herkesin sonu olurdum. Yani öyle erkektir, her haltı yapabilir yok bende. Saf aşkımı içime gömerek başıma gelen her şeyi sineye çekeyim kafasında değilim. Bir erkek yapıyorsa o kadın daha beterini yapmalıydı ona bence. Diğer kadınları bilmem ama Yankı Sarmaşık'ın yapacaklarının bir sınırı olamazdı. Çünkü kendimi tanıyordum; deliydim ben ve yapardım.

Çiftliktekilerin tüm itirazlarına rağmen üzerimi değiştirdikten sonra kahvaltıyı yapınca yola çıkmıştık. Ben doğrudan tesise gideceğimizi düşünürken, Alaz bana hiçbir açıklama yapmadan elimden tutarak beni bir hastaneye getirmişti. İçeri girdiğimizde ne ara doktordan randevu aldığını bile bilmiyordum. Kendimi bir göz doktorunun karşısında bulmuştum. Bir sürü ışıklı cihazdan geçen gözlerim yaşardığı için her an isyan etmek üzereydim. Nihayet yaşlı doktorun odasına geçince Alaz ayakta dikilirken sabırsız bir ses tonuyla, "Gözlerin durumu nasıl?" diye sordu.

Masasında oturan doktor elindeki sonuçları göstererek tebessüm etti. "1 ile 10 derece arası miyop, 1 ile 7 derece arası hipermetrop. Astigmat rahatsızlığı olan hastalarımıza lazer tedavisi uygulayabiliyoruz. Sedef Hanım'ın göz kornea tabakası ince olmadığı için ameliyatta herhangi bir sıkıntı olacağını sanmıyorum," dedi. Ameliyat lafını duyunca istemsiz bir şekilde gerildim. Beklenmedik bir ameliyat istemiyordum.

Allah aşkına, benim burada ne işim var?

"Ameliyat olamam," diyerek hemen karşı çıktım. "Gözlerime uygun bir lens işimi görür." Evet, son zamanlarda aksiyonlu geçen hayatım yüzünden gözlükler bana sorun çıkarıyordu. Ancak bunun için lensleri düşünebilirdim, ameliyat olmazdı.

"Bu kalıcı bir çözüm değil." Beni ikna etmeye yemin etmiş gibi görünen doktor, masasından bana doğru eğildi.

"Teknoloji artık çok gelişti. Sadece yirmi dakikalık küçük bir operasyonla sizi lensten ve gözlükten kurtarabiliriz. Emin olun, lazer tedavisiyle gözlükler ve lensler olmadan daha iyi görebilirsiniz. Yirmi dakikalık bir işlemden sonra iki saat gibi bir süre gözlem altında tutulduktan sonra taburcu olabilirsiniz. Sadece bir gün boyunca gözlerinizde hafif bir sulanma ve kaşıntı olacaktır. Bunun dışında bir sorun yaşayacağınızı sanmıyorum." Tamam, iyi konuşuyordu ama o yirmi dakikalık işlemde narkoz beni etkilemediği için canımın ne kadar yanacağını tahmin edemiyordu.

"Sabah konuştuğumuz gibi her şey hazır mı?" Alaz'ın söyledikleri yine beni kızdırdı. Bana sormadan bunu ayarlamış olamaz.

Doktor, "Evet, gönderdiğiniz hastane raporları incelendi. Sedef Hanım'ın herhangi bir rahatsızlığı yok. Eğer o da isterse yarım saat sonra ameliyata başlayabiliriz," dediğinde oturduğum yerden öfkeyle ayağa kalktım ve bu kuralcı adamın karşısına dikildim.

"Benim onayımı bile almadan raporlarımı buraya getirmiş olamazsın!" Daha önce Mutlu'yla yaşananlardan dolayı geçici bir körlük yaşamıştım. Bu yüzden gözlerime birçok test yapmışlardı. Bu zorba adam ise daha çiftliğe gelmeden raporlarımı buraya göndermiş ve ameliyat için hazırlıkları başlatmıştı! Üstelik bana sormadan bu kararı vermişti.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin