(38) Pes Etmek Yok!

135K 8.9K 5.7K
                                    

Gizemli Kişiden

Hangisinin dövüş sanatları konusunda daha iyi olduğunu bilmiyordum ama izlemesi zevkli olacaktı. İki güçlü Yarasa nihayet karşı karşıyaydı, kazanacak olan tarafsa şu an için meçhuldü. Fulya gücünü bitmek bilmeyen hırslarından alıyordu. Yankı ise âdeta nefretten besleniyordu. İkisi de masum değildi, ikisi de saflığın özünü içinde taşımıyordu. Bu kızlar aileleri tarafından dışlandığı için kendilerinden başka kimseyi önemsemiyordu. Gerçi bu konuda Yankı rakibine göre daha az bencildi. Fulya hedefleri konusunda yoluna çıkan herkesi bir kalemde silecek biriydi. Merhamet nedir bilmezdi. Bu yönü beni cezbediyordu.

Çok yakında ölecek olması ne büyük kayıp!

Yankı'ya gelince... Asla tam olarak Yankı olamayacaktı. Yanındaki arkadaşlarına çocukluktan gelen bir sevgiyle bağlı oldukça asla zincirlerini kıramazdı. Altuğ, onu Sedef kalmaya zorlarken tamamen Yankı olamazdı. Benim istediğim de buydu çünkü Sedef, Yankı'yı zayıf kılıyordu. Bu yüzden bana karşı çıkamayacak kadar zayıftı ve benden korkmalıydı. Benim yanımda bana itaat eden Sedef, diğerlerinin yanında hepsinin nefretini kazanacak kadar Yankı olmalıydı. Yalnızlaşmalıydı ki bana koşulsuz itaat edebilsin.

Dikbaşlı ve asi olması onda en tiksindiğim özellikti. Benim küçük Yarasa'm bana boyun eğmeliydi ve bunun için de çok güzel bir planım vardı. Altuğ'dan kurtulmadıkça o bana bağlanamazdı. Altuğ'un bu oyundan çıkma vakti gelmişti. Yarın gece bu iş bitecekti. Sadece Altuğ'dan değil, bana engel olacak herkesten yarın gece kurtulmak için sabırsızlanıyordum.

Bulunduğum yerden onları izlerken tesise doğru giden Efe'yi görünce dudaklarım kıvrıldı. Çalan telefonu açarken gözlerimi ondan ayırmadım. "Efe'yi alın ve konuşmadan onu ortadan kaldırın." Gerçekleri çözmüştü bu korkak çocuk. Altuğ'a ya da en önemlisi Yankı'ya bir şey söylemeden ortadan kalkmalıydı. Şu anda herkes Fulya ve Yankı'ya odaklandığı için kimse onun yokluğunun farkına varmazdı.

"Öldürelim mi?" Telefonun diğer ucundan gelen soruyla gözlerim Fulya'dan sıkı bir yumruk yiyen kızı buldu.

"Evet, on dakika içinde öldüğünü duymak istiyorum." Zekâsından çok, korkak olması ilgimi çekiyordu. Bu sebeple şu ana kadar ona dokunmamıştım. Korkusu onu kölem yaparken zekâsını diğerlerine karşı kullanabilirdim.

Lakin arkadaşlarına olan bağlılığını görmek onu gözden çıkarmama sebep oluyordu. Fulya gibi aklını kullansaydı, bir süre daha yaşamasına izin verebilirdim ama sıska çocuk arkadaşlarına ihanet edecek birine benzemiyordu. Benim safımda yer almayacaksa yaşaması gereksizdi.

Gözlerimi Yankı'dan ayırmazken Fulya'nın onu fazlasıyla zorladığını görmek dudaklarımın kıvrılmasını sağladı. Acı çekmesini seviyordum, onun savunmasızlığı hoşuma gidiyordu. Özellikle acıyla attığı çığlıklar beni mest ediyordu. Hayatta tutmak istediğim tek kişi olmasına rağmen acı çektirmek istediğim tek kişi de yine oydu. Fulya onun karnına tekme atınca geriye doğru sendelerken, başını kaldırıp etrafındaki kişilere baktı.

Yüzüne yapışan saçları çekerken gözleri birini arar gibiydi. "Kuzey!" diye bağırarak ağzındaki kanı tükürdü.

"Efe hangi cehennemde? Git ve onu buraya getir!" diye bağırdığında Fulya'nın hamlesinden kendisini son anda kurtarmıştı. Şimdi Efe'yi neden istemişti? Planlarımı fark edecek kadar zeki değildi!

Kaşlarımı çattığımda Fulya'nın yerinde olmayı ne kadar çok istediğimi fark ettim! Bana karşı yaptığı her hareket ona işkence yapma arzumu çoğaltıyordu. Kuzey tesise doğru Efe'yi bulmak için gidince, "İkisini de fazla ses çıkarmadan öldürün!" dedim telefonun diğer tarafında olan adamıma.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin