(31) Sen Sevilecek Türden Değilsin.

166K 10.2K 9.4K
                                    

Alaz

Araba engebeli bir yola girdiğinde şehrin dışında küçük bir köye gelmiştik. Arabayla saatler süren yolculuğumuz canımı sıkmaya başlamıştı. Atalay elindeki telefonla bana yolu tarif ederken onları buraya getirmekteki amacını çözemiyordum. Bu yer onun için bir şeyler ifade ediyor olmalıydı ki hepsini buraya getirmişti. Eğer Efe olmasaydı belki de yerlerini daha da uzun sürede bulacaktık. Evet, Efe sayesinde yerlerini tespit etmiştik.

Sürekli onu uyarmamıza rağmen araştırmalarını sürdürmeye kararlıydı. Bu konuda devamlı başını belaya sokunca ben de ona bir inisiyatif tanımaya karar verdim. Efe kolaylıkla tesisteki teknolojiden faydalanabilsin diye diğer ajanlarla konuşmuştum. Onun kartını bir üst seviyeye taşımıştık. Böylece beşinci kata kadar her kapıyı açabiliyordu. Efe kaybolana kadar saatine bir takip cihazı yerleştirdiğini hiçbirimiz bilmiyorduk.

Cihazı her gün güncellediği için verici hep pasif haldeydi. Ortadan kaybolunca odasındaki bilgisayara ulaşamadığı için verici aktif hale gelmişti. Yerini gösteren harita doğrudan Efe'nin planladığı gibi Yosun'un telefonuna ulaşmıştı. İzlerini ormana kadar sürmeyi başarmıştık. Orada gördüğümüz bir oduncuya Yarasaların fotoğraflarını göstermiştik. Oduncu, iki gün önce ormana kışlık odunlar için geldiğini ve sarışın bir kız gördüğünü söyledi. Tüm Yarasaların fotoğrafını gösterdiğimizde ilk olarak Fulya'yı tanımıştı.

Dikkatli bakınca Fulya'nın ekibindeki herkesi tanıdığını söylemişti. Ancak dediğine göre hiçbiri onu görmemişti çünkü hepsi koşarak bir şeyden kaçıyordu. Yarasaların fotoğraflarını gösterdiğimizde Yarasaların Fulya'nın ekibinin yanında olmadığına emindi. Kaçtıkları şeyin kim olduğunu tahmin etmek zor değildi ve her iki grubun birbirinden ayrıldıklarını böylece anlamıştık.

"Pars ve diğerlerini neden başka yere gönderdin?" Atalay, bunu Pars'tan hoşlanmadığım için yaptığımı düşünüyordu.

"Sedef ve Fulya'yı tanıyorum, Atalay. O ikisi öleceklerini bilseler bile asla bir arada durmazlar." Efe bu köydeydi ve Sedef asla Efe'yi bırakmayacağına göre o da buradaydı. Gittiği yere ekibini de götüreceği için Yarasalar da buradaydı ama Fulya ve takımı burada değildi. Sedef ve Fulya asla ortak noktada buluşmazdı. Sırf bu yüzden Pars ve ekibini civar köylere göndermiştim.

"Fulya hırsıyla hareket eden biri. Haklısın, Yankı'nın olduğu yerde durmaz." Sonunda bazı şeyleri fark eden Atalay, hâlâ kararlarımı sorgulamaya devam ediyordu. "Ama Yankı zeki bir kız, herkesi Fulya'ya rağmen bir arada tutacaktır." Oduncunun söylediklerine rağmen hâlâ bir şekilde yan yana geldiklerini düşünüyordu.

"Sedef'i tanımıyorsun, o kendi içinde bencil biri." Bu sözlerime inanmadığını görebiliyordum ama gerçek buydu.

"Kıza karşı fazla önyargılısın," dedi. Önyargı değildi. Bu, ona baktığımda gördüğüm şeylerden biriydi.

"O gerçekten bencil." Söylediğim şeylerin arkasındaydım.

"Sedef ona zarar vermeyen hiç tanımadığı insanlara karşı fazla sevgi dolu. Lakin geçmişinde tanıdığı herkese karşı fazla nefret dolu. Evet, Fulya hırslı olduğu için Sedef'in olduğu yerde durmak istemeyecektir ancak benim tanıdığım Sedef Sarmaşık da onu durduracak biri değil." Oysaki onları yanında tutmak istese gerekirse peşlerinden gidecek kadar inatçı olduğunu biliyordum.

Bugüne kadar onun hakkında düşündüklerim konusunda hiç yanılmamıştım ve beni yine yanıltmadığına emindim. Bir ajan olarak aslında ilk başarısızlığını almıştı çünkü iyi bir ajan, ne pahasına olursa olsun doğru olanı yapardı.

"Bir şeyi merak ediyorum ama bana karşı dürüst olacaksın." Küçük bir sokağa girerek onaylarcasına başımı salladım. "Yankı ile aranızda tam olarak ne var? Kızı tuttun, ajan yaptın ve haliyle bu hepimizin aklına farklı şeyler getirdi."

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin