(47)PARÇALANDIK

116K 6.9K 6.8K
                                    

Durumum hakkında beni son kez bilgilendiren doktor, bana tebessüm ederek dışarı çıkmıştı. Odada nihayet yalnız kalınca, derin bir nefes alarak arkama yaslandım. Dün kulübeden kurtulmuştum ve gözlerimi açtığımda bu hastanedeydim. İshak'ın söylediğine göre karnıma aldığım darbeler yüzünden oluşan bir komplikasyon sonucu kanamam başlamıştı. Neyse ki doktorların müdahalesiyle son bulmuştu. Ciddi bir şey değildi fakat ağrılı bir süreçti. İshak dün beni hastaneye getirip Aslı'yı evine göndermişti. Aslı her ne kadar gitmemek için direnmiş olsa da uzun süre hastanede kalamazdı. Babaannesi uzun süre ondan haber alamayınca Alaz'ı arardı. Bu yüzden gitmeyi kabul etmişti. Bu sabah gözlerimi açtığımda İshak bana bunları anlatmıştı.

Ben Aslı'ya mesaj atınca Aslı, mesajımı numarayla birlikte İshak'a atmıştı. Daha sonra İshak'ı arayıp ben de geleceğim diye ısrar etmişti. Sırf Aslı telefonu kapatsın diye bunu kabul ettiğini söyledi İshak. İkisinin kaldığı çiftlik birbirine çok yakın olduğu için Aslı'nın evine gitmek, ona zaman kaybettirmezdi. Evden çıkmadan hemen önce yerini tespit etsinler diye Arda'nın numarasını adamlarına göndermişti. Büyük ihtimalle Aslı ile olan konuşması ve adamlarına numarayı göndermesi iki dakikadan daha az sürmüştü.  Çünkü Arda henüz kulübeden çıkmadan önce kulübenin yerini bir şekilde tespit etmişlerdi.

Sadece bir telefon sayesinde yer tespitini nasıl yaptıklarını bilmiyordum ama ileri teknolojinin faydalarından biri de bu olsa gerekti. İshak çiftliğin yakınlarında bekleyip çiftlikten çıkan Aslı'yı aldığı gibi yola çıkmıştı. Beni bulmuşlardı fakat Arda hâlâ kayıptı. İshak bana, Arda'nın izini telefondan Bağcılar'a kadar sürdüklerini söyledi. Daha sonra telefondan kurtulmuş olmalıydı ki izini kaybetmişlerdi. Büyük ihtimalle durum kontrolü yapmak için adamlarını arayıp ulaşamayınca bir terslik olduğunu anlamıştı.

Biliyorum, benim için gelecek. Ruhumda açtığı enkazın izlerini görmek için gelecek.

Kurtulmuş olabilirdim ama Arda hâlâ dışarıda bir yerlerdeyken kurtulduğuma sevinemiyordum. İshak odaya elindeki kahvaltı tepsisiyle girince ona tebessüm ettim. Korktuğumu bildiği için bir dakika bile yanımdan ayrılmıyordu. Tepsiyi dizlerimin üzerine bırakıp kendisine bir sandalye aldı ve yatağımın yanına oturdu. "Eski gücüne kavuşmak için bir şeyler yemelisin," deyince başımı salladım. Tepsideki çorba ve patates püresi hastanede verdikleri yemeklerdi. Fakat vişne suyu ve hamburger kesinlikle hastaneye ait değildi.

"Vişne suyu mu?" diyerek ona döndüğümde başını salladı. "Sipahi'nin yeğeni, dünden beri olur olmadık şeyler için arıyor. 'Hastane yemeklerini yemek istemeyecektir, ona dışarıdan bir şeyler al ve yanında mutlaka vişne suyu olsun,' dedi.'" diye Aslı'yı taklit ederek homurdanınca güldüm. Alaz pisliğin teki olabilirdi fakat yeğeni, onun aksine fazla düşünceliydi.

Hamburgerden bir ısırık alarak vişne suyunu açtım. "Aslı ile iyi anlaşıyor gibisiniz," diyerek alay ettiğimde bana ters ters bakıyordu. "Bunun şakasını dahi yapma!" diyerek konuyu daha açılmadan kapattı. "Gerekmedikçe Sipahilerden biriyle muhatap olmayı istemiyorum."

"Sipahiler de sana ölüp bitiyordu zaten!" Bu konuşan ben değildim, Aslı'nın ta kendisiydi. Başımızı çevirdiğimizde açık kapının önünde duruyordu ve yanında çiftlikte gördüğüm İshak'ın adamlarından biri vardı.

İshak kaşlarını çatarak Aslı'yı işaret edip adamına baktı. "Hayırdır, Serdar?" diye hesap sorunca zavallı adam başını önüne eğdi. Bu hareketi sonrası yara izi dikkatimi çekmişti. İnce bıyıkları olan gürbüz bir adamdı. "Ağabey, arayıp onu almamı istedi," diyerek küçük bir savunma yaptı.

Lakin İshak'ın takıldığı konu Aslı'nın burada olması değildi. "Sipahi'nin yeğeni senin numaranı nereden biliyor, Serdar?" dediğinde açık açık hesap soruyordu.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin