(41) Kanlı Bir Oyun.

167K 9.8K 11.8K
                                    

Bir hissizlik vardı üzerimde, o her zamanki cazgır halimden eser yok gibi hissediyordum. Bunun sebebi beynimin hâlâ yaşadığım trajediyle meşgul olmasıydı. Nedenler çok fazla, nasıllar içler acısı ve niyeler bugün cevapsız kalmaya mahkûmdu. Katilin Ahmet olmasının bir nedeni olamazdı. Otuz çocuğu acımasızca damgalayıp çoğunu katletmesine nasıl sorusu çok yetersiz kalırdı. Çünkü cevap vahşetti! Ve bütün bunları niye yaptı? İşte asıl sorulması gereken soru buydu. Peki, vereceği hangi cevap onu haklı çıkaracaktı? Bunun bir cevabı olamazdı ki! O hayatımızın ırzına geçmiş bir canavardı.

Hiç acımadan bizi damgalayıp yıllarca kolumuzda bir mühürle yaşamamıza neden olmuştu. Çoğu çocuk sabah uyandığında kolundaki yaranın nasıl olduğunu bilmeden eski hayatına dönüp yaşamaya devam etmişti. Ama ben yağmurlu bir gecede o cehennemden kaçtığım günden beri bir kâbusu yaşıyordum. Ben onun bir gün benim için gelecek olması fikriyle yılları geride bırakmıştım. Kolumdaki damga bir gün bile onu unutmama izin vermemişken en büyük nefretim kendimeydi. Çünkü bana yaptığı şeyi yıllarca hatırlamış ancak onun yüzünü unutmuştum. Unutmamam gereken en önemli şeyi unuttuğum için kendimi de suçluyordum.

Hep aklımla övünürüm ve tesise girdiğimden beri onunla sohbet ederken aslında en büyük geri zekâlı olduğumu kanıtladım. Allah benim de belamı versin artık! Gerçi vermiş ama şimdi o konuya hiç girmeyelim.

Beni kandırdı! Geceleri boğazımı sıkıp beni tehdit eden adam gündüzleri beni çok güzel kandırdı. O mu çok zekiydi yoksa ben mi çok aptaldım, emin değilim. Lakin öyle herkesi hayrete düşüren bir zekâsı olmadığının da farkındaydım. Zekâ olarak Alaz'ın eline su dökemezdi. İkisi birbirinden o kadar farklıydı ki. Alaz onu her şekilde gözü kapalı alt ederdi. Alaz onun için açık adres bir düşmandı. Ahmet veya Arda artık adı her ne haltsa tüm bu süre zarfında Alaz'dan daha fazla avantajlıydı. Düşmanının kim olduğunu biliyordu; arkadaşlarını, sevgilisini, konumunu, zaaflarını hatta kaldığı odaya kadar

Alaz hakkında her şeyi biliyordu. Çünkü Alaz saklanarak oynamak yerine doğrudan ona meydan okuyordu. Fakat Alaz onun hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Düşmanının kim olduğunu, kaç yaşında olduğunu, arkadaşlarını, evini, kaldığı odayı ve daha bunun gibi birçok şeyi bilmiyordu. Ahmet'in elinde Alaz'ı bitirecek binlerce bilgi varken, Alaz'ın elinde rakibine dair hiçbir şey yoktu. Buna rağmen Ahmet bir türlü Alaz'ı bitiremezken, Alaz bir şekilde onu durdurmayı başarmıştı. Evet, Ahmet her şekilde daha avantajlıydı fakat elindekileri kullanacak kadar akıllı değildi. Alaz ise sıfır bilgiyle rakibini yavaşlatacak kadar dâhiydi.

Alaz, bu işi kabul etmeden önce otuz Yarasa'nın hepsinin dosyasını okumuştu. Daha benim bile haberim olmadan Ahmet ismimi değiştirmiş ve isim değişikliğini dosyama işlemişti. İşte bu işi kabul etmesinin sebebi buydu çünkü daha Türkiye'ye gelmeden katil hakkında ilk ipucunu yakalamıştı... Ben. Bunun için beni cezaevinden çıkardı ve tüm ısrarlarıma rağmen inat ederek beni çaylağı yaptı. Elindeki tek bilgi, çaylağının bir seri katilin gözdesi olduğuydu ve o, bir adım daha ileri giderek beni zehirlemişti. Böylece üstlerle bağlantısı olduğunu da anlamıştı. Benim sayemde katilin kendisiyle aynı kokuyu kullandığını öğrenmiş ve bir risk alarak en yakın arkadaşını bu kanlı oyuna sokmuştu.

Kimseye belli etmeden kim bilir kaç hafta boyunca Atalay'ı her konuda eğitmişti. Gündüzleri beni eğitirken geceleri Atalay ile meşgul olan adam, acaba hiç doğru düzgün dinlenmiş miydi? Her adımını hesaplayarak attığı için Atalay sayesinde bu Çiğdem denilen kadını öğrendiğine emin olmuştum. Ama hemen harekete geçmek yerine asıl kişiyi bulmak için beklemişti. Ve bulmuştu da! Belki dün hiçbir şeyin farkında değildim ama onu asıl katile götüren kişinin ben ve Fulya olduğumuzu artık biliyordum.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin