(34) Kalbim Ellerinde.

167K 9.7K 11.4K
                                    

Bir ay sonra. (Altuğ'un anlatımıyla)

Kendi düşüncelerimde boğulurken kum torbasına daha sert bir yumruk atmak bile beni rahatlatmıyordu. Çıkmıyordu aklımdan! Onu görmeyeli bir ayı geçmişti ve sesi sürekli kulaklarımda, yüzü ise hep aklımdaydı. Gitmişti! Kal diye yalvarmama rağmen bir kere bile arkasına bakmadan çekip gitmişti. Evet, onu durdurmamıştım çünkü söyledikleriyle beni sersemletmeyi başarmıştı! Hâlâ söylediklerinin şokundayken o çoktan gözden kaybolmuştu. Aradım, şu bir ayda gideceği veya gitme ihtimali olan her yeri aradım. Yoktu! Hiçbir yerde yoktu! Yanında ne bir telefonu vardı ne de parası. Beş kuruşu yokken bir aydır hangi cehennemdeydi? Babasının yanına da gitmemişti, annesinin evine hiç uğramamıştı. Onu yanımdan hiç ayırmamalıydım ama aptal kadın iki dakika yerinde durmuyorken bu çok zordu.

"Seviyorsun oğlum beni."

Hiç aklımdan çıkmayan bu cümleyle yumruğum havada kalmıştı. "Kahretsin!" Onu her anlamda istiyordum.

Aptal, çocuksu tavırları beni güldürüyordu ve sesi beni cezbederken rahat hareketleri beni ona çekiyordu. Dobraydı, Sedef. Lafını asla esirgemez, aklında ne varsa dili onu söylerdi. Bir kadına göre fazlasıyla cesur ve özgüvenliydi. Kimsesiz birinin olması gerekenden daha fazla güveniyordu kendisine. En önemlisi duygusal yanını çok iyi bastırıyordu. O ses kaydından sonra bana gözyaşları içinde nefretini haykırmasını beklemiştim. Başka biri olsa bunu yapardı lakin o, her ikimizle alay ederek içindekileri döktükten sonra çekip gitmişti.

Geri dönmesini istiyorum.

Başlattığım bu lânet oyunda küçük bir kadın beni yendi.

"Sedef!" Onu bulduğumda şu bir ayda aklımı meşgul etmek neymiş ödeyecekti!

"Olmuyor mu?" Atalay'ın sesini duyunca doğrularak elimdeki sargıları çıkardım ve ağaca astığım tişörtümü aldım. "Bunu o kaçağın yanına bırakmam."

Tişörtü terli olmamı umursamadan üzerime geçirdiğimde güldü. "O kıza deli oluyorsun, kardeşim." Evet, bir şekilde beni delirttiği doğruydu.

Dua etsin onu bulmayayım.

"Yine yüzünü dağıtmamı ister misin?" dedim.

Ağaçların arasından geçerek tesise doğru yürürken peşimden geldi. "Bunu zaten yaptın," dedi. Sedef'e o kayıtları gönderdiği için bunu fazlasıyla hak etmişti. Arabada bilerek o konuyu açan ve sesimi kaydeden kendisiydi. Arabam her gün kontrolden geçerken başka biri benden izinsiz girip ses kayıt cihazı yerleştiremezdi.

"Sedef'i bulana kadar karşıma çıkmanı tavsiye etmem." Onu bulamadığım her saniye Atalay'ı daha fazla yumruklama isteğinden kurtulamıyordum.

"Bunu senin için yaptığımı biliyorsun." Öyle yaptığını sanıyordu. "Yankı zor bir kız. Eğer kendisini sana kaptırdığında planın ortaya çıksaydı, emin ol, şimdi olduğundan daha beter süründürürdü seni." Henüz yolun başındayken bunu öğrenmesini istemişti. Atalay'ın tek derdi benim bazı şeyleri fark etmemdi.

Tıpkı Sedef gibi Atalay da ona yakın davranmamın planlı olduğunu düşündüğü için bunu yapmıştı. Yanılıyordu! Atalay'ın sayesinde değildi çünkü bazı şeyleri anlamamı sağlayan Sedef'in söyledikleriydi. Kahretsin ki ne kadar kaçmaya çalışsam da haklıydı. Küçük çaylağıma fena tutulmuştum.

"Ya başına bir şey geldiyse?" Her geçen gün endişem büyürken Atalay her zamanki gibi bu halimden inanılmaz zevk alıyordu.

"Bir gün seni bir kadın için böylesine çıldırmış göreceğim aklımın ucundan bile geçmezdi," dediğinde kaşlarımı çattım.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin