6

663 94 178
                                    

Medya || Broken Bones - CRX



"Uyan, Baekhyun."

Homurdanarak diğer tarafa döndüm. "Sarayda Kyungsoo hayatımı işkenceye çevirmek konusunda elinden geleni ardına koymuyor zaten, bir de burada sen başlarsan ortadan çatlayacağım." Kalçamı devirip tasasızca uyumaya devam ettim.

"Tamam, uyumaya devam edersin ama ormanın bu bölümü tehlikeli. Biraz ileri gitmeliyiz." Cevap olarak daha da çok homurdandığımda, "Baekhyun," dedi, uyaran, karanlık bir sesle ve anında gözlerimi açıp ayağa kalkmama neden oldu. Sesinin bu tona bürünmesinin beni etkilemediğini söylemek koca bir yalandı, sinirlenince ne kadar çarpıcı göründüğünden haberi olup olmadığını merak ettim. Beni yönlendirdiği tarafa doğru yürümeye başladık.

"Saraydaki önlemler de artıyor. Kızıl Karanfil Ruhu yüzünden, değil mi?"

Yan yana yürürken bakışları bana döndü, soğuk ama anlayışlılardı. Ela gözleri bir süre benimkilerde oyalanırken orada saklanan dağıtıcı parıltıları görmemek imkânsızdı. "Demek onu duydun." Omuz silktim.

"Birkaç kişi onu ormanda görmüş ama ben bunun, insanları ormandan uzak tutmak için sıkılan palavralar olduğuna inanıyorum. Eğer Kızıl Karanfil Ruhu burada olsaydı çoktan tüm ormanı ve sarayı yakıp yıkmış, geriye tek bir nefes alan varlık bile bırakmamış olmalıydı." Bir an duraksadım, avcumda açtırdığım sayısız karanfil ne kadar güzelse bu ruh da o kadar acımasız ve vahşi olmalıydı. "Cidden söylenildiği kadar güçlü mü? Koca sarayda binlerce kişi yaşıyor olmalı, hepimizin tek bir dedikodudan korkmamız ne kadar doğru?"

Beraber, onlarca ağacın daire şeklinde çevrelediği, yeşil çimenlerin koyulaştığı, geniş, açık bir alana girdik. Chanyeol'ün koruma büyüsünü daha önce hiç görmemiştim ama tuhaf bir şekilde, bana tanıdık bir rahatlama hissi verdi. "Söylenilenlere göre Kızıl Karanfil Ruhu, ağza bile alınmaması gereken, en yıkıcı büyüleri bilirmiş, yapılması yüzyıllar önce yasaklanmış büyüler."

"Nasıl büyüler?" diye sordum, sanki aramızda bir sır dönüyormuş gibi sesimi azaltarak.

Yüzünde anlaşılmaz bir ifade vardı, nedense yutkunmama neden oldu. "Bazıları, elinin tek bir hareketiyle koca krallıkları kan kırmızısı alevler içinde bıraktığını söyler. Öyle alevler ki içlerinden tek bir ruh bile sağ çıkamaz." Elini minik bir hareketle salladığında, zaman zaman taktığı siyah yüzük gözüme çarptı. Sağ elinin yüzük parmağındaydı ve bazı geceler oraya, sanki Chanyeol doğduğundan beri onunlaymış gibi rahat bir tavırla yerleşirdi. Yeşil kristallerden aldığı parıltıları olanca gücüyle yansıtırken büyüleyici gözüküyordu ancak yine altında bir anlam olması ihtimalini görmezden gelemeden kaşlarımı çattım. "Bazıları ise İblis Kral'ın, elini kirletmeye tenezzül dahi etmediği işler için yanında bulundurduğu, ona tüm varlığıyla sadık kalan hizmetlisi olduğunu iddia eder."

İblis Kral'ın ismini duymamla vücudumdan korkunç bir akımın geçmesi eş zamanlı oldu. Efsanevi İblis Kral, uzun seneler önce, babam tarafından mühürlenen korkunç bir iblisti, hatta unvanından da anlaşılacağı gibi iblislerin kralıydı. Onun hakkında bildiğim her şey kulak dolgunluğuyla oradan buradan duyduklarım ve birkaç belgeden okuduklarımla kısıtlıydı. Babam, onu, Çukur'un en derinlerine gömmeden önce terör estirdiği, masumları katlettiği, krallıkları yıktığı bilinen gerçeklerdi. Herhangi bir sohbette sadece bahsinin geçmesi dahi ortamın gerilmesine neden olurdu.

Cevap vermediğimi görünce kafasını eğip gözlerime bakmaya çalıştı. "Ne düşünüyorsun?"

"Söylediklerinin doğru olup olmadığını, elinin tek hareketiyle koca şehirleri, hatta krallıkları yakmasını falan. Yani, akla pek yatkın gelmiyor, değil mi?" Tek kaşını kaldırdı, bu mimiği senelerdir gördüğüm için anlamını tabii ki biliyordum, açıklamaya devam ettim. "Kızıl Karanfil Ruhu'nun en çok öfkelenmesi gereken krallık biziz, ne de olsa babam, efendisini öldürdü. Eğer o kadar güçlü olsaydı Robus'u çoktan yok ederdi, değil mi?" Sorgulayan sesime karşılık birkaç saniye gözlerini üzerimde dolaştırdı.

crimsonDove le storie prendono vita. Scoprilo ora