20

733 93 162
                                    

Medya || Django - Samia



"Nasıl heyecanlı olmazsın?!" Sehun oradan oraya zıplıyor, tam bir yerde durmasına alışmışken diğer tarafa konuyordu. "YARIN DOĞUM GÜNÜN! ON DOKUZ YAŞINA GİRECEKSİN! BÜYÜK BİR GÜN!

"Böyle kuyruğu kesik it gibi bağırmaya devam edersen o büyük günü sen göremeyeceksin ama." Taeyeon sinirle soluduğunda ona hak verdim ve önümdeki, artık soğumuş çaydan bir yudum aldım. "Ama şu aptalın heyecanı bir yana, yarın gerçekten de bir dönüm noktası olacak. Güzel bir tören yapılacak, ilk kez şarabını içeceksin, vitanızı kontrol etmeyi öğreneceksiniz. Bunlar büyük şeyler."

Okuldaki herkes henüz on dokuz yaşına basmamıştı ancak Yüce Kral'ın oğlu olduğum için vita eğitimine resmi olarak başlamak adına benim doğum günüm baz alınıyordu. Yarın, içinde enerji bulunmayan büyük bir kısım yarışmadan elenerek asker ve muhafız olmak için saraydan ayrılıp askeri okullara dağılacaklardı. Ben enerji kullanabildiğim için doğal olarak kendimden emindim, bu yüzden endişelenmem için herhangi bir sebep yoktu.

"Tören aptalca ve gereksiz," diye homurdandığımda Sehun güldü.

"O kadar insanın önünde olacağın için gerginsin," dedi Taeyeon, yüzünde bilmiş bir ifade vardı.

Kaşlarım çatılırken anında karşı saldırıya geçtim. "Tabii ki hayır," dedim sertçe, sonra kollarımı göğsümde birleştirdim. "Sadece herkes belli bir yerde toplanmışken Kızıl Karanfil Ruhu'nun saldırması daha kolay olmaz mı? Mutlaka o esnada törende bulunmayan birileri olacaktır, yalnız başlarına gezerlerse kurban olabilirler." Sözlerim, ikisinin ruh hâlini de olumsuz etkilerken yüzlerindeki gülümsemeler soldu.

"Tabii, bu da bir ihtimal ama tam tersini de düşünebilirsin. Herkes bir arada olacak, yani oradakiler güvendeler, değil mi?" Sehun nazikçe gülümsediğinde kafamı salladım, doğruydu.

Kızıl Karanfil Ruhu'nun cinayet serisi, Komutan Yao'dan sonra, iki yıl boyunca hızlı bir şekilde devam etmişti. Üç hafta önce on sekizinci cinayet işlenmişti, bu seferki okulumdan bir öğretmendi. Ceset her zamanki gibi ormanda, göğsündeki yaradan akan kanların oluşturduğu göletin içinde yüzerken bulunmuştu; tabii ki yarada tek bir beyaz karanfil vardı. Gözleri kapalı, yüzü sakindi.

Tabii ben cesedi görememiştim, artık değil ölü insanları görmeyi, birini yaralamayı dahi aklımdan geçiremiyordum. General Yifan, zihnimin köşesinden şöyle bir geçtiğinde bile titreme krizleri geçirmeyi daha yeni bırakabilmiştim, nasıl gidip ölü bir insana bakabilirdim ki?

General'in ölümünden sonraki birkaç hafta çok karanlıktı. Mareşal Junmyeon'un özel izniyle iki ay boyunca handa kalmıştım ki bu isabetli bir karardı çünkü ağır bir depresyon döneminden geçiyordum. Yemek yemek, uyumak, uyanmak, yürümek gibi normal zamanlarda normal insanların yaptıkları normal eylemler bile işkence hâline gelmişti, her an gözlerimin önüne General'in çürümüş bedeni geliyordu.

Eğer Chanyeol her saniye yalnızca bir nefes ötemde durmasaydı suçluluk duygusu vücudumu asla terk etmezdi. Neler olduğunu yalnızca ona anlatmıştım, zaten başka kimse de sormamıştı. Ona, gözyaşları içinde yaptığımı, sanki yeniden yaşıyormuşum gibi anlatırken beni sadece dinledi, konuştukça kesilen nefeslerim ve dudaklarımın arasından kaçan hıçkırıklarım hakkında bir şey söylemedi. Hikâyem bitince beni kucağına çekti, saatlerce kucağında ağlamama, hatta sonra orada uyumama izin verdi; söz verdiği gibi gözyaşlarımı herkesten sakladı.

Zordu, baş etmek gerçekten zordu. Delirecek gibi olduğumda orada olmasaydı şayet, biliyordum ki gerçekten de bir noktadan sonra aklımı kaybederdim. Geceleri kâbuslar görüyordum; renkli ve korkunçlardı, her seferinde daha da kötüye gidiyorlardı. Bir gece cesaretimi toplayıp Chanyeol'ün odasına gitmiştim, o da beni kabul etmiş, yatağında yatırmıştı. Handan ayrılana kadar geri kalan her gece yatağında uyumuştum, o da yere battaniye sermişti, sert zeminde rahat edemiyor olmalıydı fakat ses çıkarmadı. Bazen uykumun ortasında ayağa kalkıp beni kontrol ettiğini, üzerimi düzeltip alnıma düşen saçlarımı geriye ittirdiğini hissederdim ancak hiçbirinde, yanıma yatmasını teklif edecek cesareti toplayamadım.

crimsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin