31

535 88 269
                                    

Medya || I can't Go om Without You - KALEO

Aklımdan aynı anda o kadar çok düşünce geçiyordu ki hiçbirinin bir ucundan tutup da ne olduğunu kontrol edemedim, sadece boş gözlerle, avuç içinde sakin sakin bekleyen yüzüğe bakabildim.

Chanyeol sol elini kaldırdığında yüzük parmağındaki, onu ilk gördüğümden beri orada olan siyah yüzüğü fark ettim. İlk bakışta avuç içindeki yüzükle kar tanesi ve kömür parçası kadar farklı görünseler de dikkatli bakınca renkleri hariç bütün özelliklerinin aynı olduğunu görmek kaçınılmazdı; hatta fenerlerden yansıyan tatlı ışıkların gövdelerinde bıraktığı turuncu iz bile aynıydı.

"Bu çok özel bir yüzüktür. Birbirine aşık olan iki kişi tarafından takılınca güçlü bir koruma büyüsünü aktive eder ve aşıkları tehlike anlarında korur. İkimiz de taktığımız sürece güvende olacaksın." Bir an duraksadı. "Ama benim en sevdiğim özelliği, içten içe ruhunun yardım dilediği anlarda, kalp atışlarını sevdiğine ulaştırarak hissetmesini sağlaması. Denesene."

"DUR!"

Yüzüğü bana uzattığı anda sanki yanmışım gibi geri çekildim, kucağında olduğum için bu hareket, kalça üstü yere düşmemle sonuçlanmıştı. Hemen doğrulurken gözlerime şaşkınca baktı, benim yüzümde de onunkinin yansıması misali şaşkın bir ifade olduğuna kalıbımı basabilirdim. "Baekhyun?"

Ensemden akan bir damla teri hissettim, sakin kalıp açık vermemem gerektiğine de o an karar vermiştim. Duruşumu düzeltip derin bir nefes aldım, neler olduğunu anlamaya çalıştığını açıkça belirten, dağınık yüz ifadesini görmezden geldim. "Üzgünüm, çok tepki verdim ama sadece şaşırdım, beklemediğim bir şeydi."

Yüzüğü tutan eli yere düştü, geniş omuzları çöktü. Ona reddedilme duygusunu yaşatmak bana acı verse de neler olduğunu anlamalıydım, bu yüzden incinmiş bakışlarına odaklanmamaya çalıştım. "Anlıyorum. Düşünmeden hareket ettim, cevabını beklemeliydim."

Sesi sakindi ama işte tam da bu yüzden kalbimi parçalara ayırdı. Dünden beri süregelen anormal heyecan ve neşesinin sebebi belli ki bu evlenme teklifiydi. Yemeğin başında belli belirsiz titreyen elleri aklıma gelince içim gitti, verebileceğim cevaptan korkuyordu ve ben ona tam da korktuğu senaryoyu yaşatmıştım fakat anlamak zorundaydım. Neler olduğunu öğrenmezsem çıldırırdım.

Onun gibi sakin tutmaya çalıştığım sesimle, "Daha önce hiç böyle yüzüklere denk gelmemiştim. Nadir gözüküyorlar," dedim usulca.

Direkt benimkilere bakan ela gözlerinde anlık bir umut yeşerir gibi oldu. "Dünyada yalnızca iki tane var ve ikisi de şu an elimde duruyorlar." Sağ elindeki yüzüğü sol avuç içine geçirdi ve iki yüzük, birbirlerine tehlikeli derecede yakın hâle geldiler. Yüzümdeki kan her kelimesiyle birlikte daha da çekiliyordu. "Çok uzun süre önce, yapması için birinden bizzat rica etmiştim."

Yutkunmaya çalıştım. "Çok uzun zaman önce böyle yüzükler yaptırmaya neden ihtiyaç duydun ki?" diye sorup düşünüyormuş gibi yaptım, aklımdan Kızıl Karanfil Ruhu'nun evinden aldığım defterdeki mektupta yer alan 'tatlı sesler çıkaran yüzüklerimiz birbirine değerken' satırları geçerken gerilen yüz ifadesini dikkatle inceledim. Hiçbir şey iyiye gitmiyordu. "Yoksa... eski sevgilin için miydi?"

Gerilen yüz ifadesi yumuşamazken hafifçe kıkırdadı, bu kıkırdamanın ne kadar sahte olduğunu gören herkes anlayabilirdi. "Tabii ki hayır, Baekhyun. Bu senin için."

"Seni ilk gördüğüm gün de bu siyah yüzüğü takıyordun, ikisini de tanışmamızdan önce yaptırdığın apaçık." Ses tonum sakindi.

Yüzündeki sahte gülümseme soldu. "Baekhyun, dün gece kıskanç ifadeni görmekten hoşlandığımı söylerken kastettiğim şey bu değildi." Yumruklarımı sıktım, o kadar gergindim ki bütün vücudumu kasılı hâldeydi. "Anlıyorum, çok ani oldu ve bana olumlu bir cevap vermek zorunda olmadığını bilmeni istiyorum. Yalnızca içimden geçenleri söyledim, bu geceyi uzun süredir hayal ediyordum." Gecenin son yarısının, hiç de hayalindeki gibi gitmediğini anlamak için dahi olmaya gerek yoktu.

crimsonWhere stories live. Discover now