39

511 89 96
                                    

Medya || Fitzpleasure - alt-J





Anlattıkları bittiğinde ve sonunda sustuğunda kafamı salladım. Tatmin olmamış gibi kaşları çatılsa da hâlâ gülümsüyordu. "Hiç de şaşırmış gibi durmuyorsunuz. Yoksa bekliyor muydunuz?"

Bir an düşündüm. "Beklemekten ziyade haberim vardı," dedim, sonra yavaşça devam ettim. "Anlattıkların gerçekten de işe yarar şeylerdi. Karşılığını alabileceğinden emin olabilirsin. İblis Kral'la işim bittiğinde seni bulurum."

Kocaman sırıttı. "İnanın, basit bir tüccar olarak bundan daha mutlu olamazdım ancak..." Gözlerinden acımasız bir parıltı geçti. "Hâlâ anlaşmamızı mühürlemek isterim."

Kazıkçı Jongdae'nin anlaşmaları meşhurdu çünkü birini kabul ettiğiniz anda niyetiniz elinizi vermekse kolunuzu da kaptırıyordunuz. Öyle hınzırlıklar yapıyordu ki anlaşmanın tek bir maddesini bile bozmadan, tüm dünya aleyhinize dönecek şekilde sizi sömürmeyi başarıyordu. Onunla herhangi bir şey mühürlemek için ya deli ya da ciddi anlamda hayattan bıkmış olmalıydınız.

Eh, ben hayattan oldukça bıkmıştım.

"Tabii," dedim kısaca, nasıl olsa ölecektim. Vitam vücudumu terk ettiği anda yaşamam mümkün değildi, yapacağı herhangi bir anlaşma veya oynayacağı herhangi bir oyun bana ne derece etki edebilirdi ki?

"XiuXiu," dedi Jongdae, yanındaki tek kelime etmeyen adamın anında sırtındaki palasını çıkarmasına neden olarak. Xiumin, yeşil ışıklar saçan palasını Jongdae'ye uzattı ve avcuna boydan boya bir kesik açtı. Bana döndüğünde ben de otomatik bir hareketle avcumu açtım ancak tam da o sırada, Xiumin'le arama iri bir beden girdi.

"Şaka yapıyor olmalısın," dedim, tatsız bir sesle.

"Güçlü bir ruhun koca palayla üzerine yürüdüğünü yalnızca uzaktan izlememi mi bekliyordun?" Buna inanamıyormuş gibi baktı.

Ağzımı açtım, son derece alaycı bir şeyler söyleyecektim ancak Jongdae benden önce konuştu. "Küçük Enişte? Sen ölmemiş miydin yahu?"

Chanyeol'ün yüzü buruştu. "Bana öyle seslenmemeni söylemiştim." Jongdae'nin, İblis Kral'la tanıştığını söylemesi aklıma geldiğinde kaşlarım çatıldı. Çok uzun süre önce, İblis Kral'ın mühürlendiği mağarada Kızıl Karanfil Ruhu'nu gördüğünde de böyle seslenmişti. Nedeni aşikârdı, Chanyeol'ün, İblis Kral'ın sevgilisi olduğunu bir tek tüm hayatını ona adayan ben bilmiyordum anlaşılan.

"Kenara çekil. Anlaşma yapıyoruz," dedim sertçe.

Xiumin, Jongdae'den komut bekliyormuş gibi dimdik durmaya ve Chanyeol'le elindeki Gümüş Kılıcını dikkatle izlemeye devam ederken Chanyeol, kızıl yenlerini zarifçe hareket ettirecek şekilde bana döndü. "Bu çöple anlaşma mı yapıyorsun gerçekten?"

"Çöp falan biraz ayıp oluyor sanki-" Chanyeol ona ters bir bakış attığında Jongdae anında çenesini kapattı.

"Evet, öyle yapıyorum. Ortada seni ilgilendiren bir durum yok, bu yüzden geldiğin yere geri dön." Bir adım atıp aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdim ve tehditkâr bir şekilde gözlerine baktım. Benden bir kafa kadar uzun olabilirdi ancak ondan çekinecek hâlim yoktu.

Dudakları yukarı kıvrıldı, olanlar onu çok eğlendiriyormuşçasına gözleri parladı. "Belli ki beni korkutmaya çalışıyorsun ama bu kadar yakınımdayken tek yapabildiğin tahrik etmek oluyor."

"SENİ-!" Öfkeyle yumruklarımı sıktım, o gülümsemesini en kısa süre içinde silmeseydi şayet, yüzündeki her şeyin yerini değiştirmeye kararlıydım.

crimsonOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz