14

570 92 106
                                    

Medya || Knee Socks - Arctic Monkeys



"Sen burada ne yapıyorsun?" diye sorarken çoktan yanıma gelmiş, bir adım ötemde durmuştu. Onu yalnızca bir buçuk gündür görmüyordum ama öyle özlemiştim ki esmer teninin her bir zerresini, boynuna atlamamak için kendimi frenlemem gerekti. Üzerinde siyah kıyafetler vardı, yüzündeki ifade açıkça şaşkın ve meraklıydı. Beni hiç beklemediği bir yerde gördüğü için onun da mutlu olup olmadığını merak ettim.

"Asıl sen..." diye cümleye başladım ama durumun ne olduğu açıktı. "Demek kaldığın han burası," dedim, sanki çok heyecanlanmamışım gibi.

"Baekhyun, soruyu geçiştirme. Burada ne yapıyorsun?" Ses tonu ısrarcı bir hâl alırken arkamdaki Taeyeon ve Sehun'a alıcı gözle baktı, sanki tehlikeli bir şeyler için pusuda bekliyormuşçasına tehditkâr ve soğuk kanlıydı.

"Baekhyun, bu beyi tanıyor musun?" Taeyeon gayriihtiyari bir adım atarak önüme geçti ve vücudumun bir kısmını kendininkiyle kapattı. Ona şaşkınca baktım, Chanyeol'ü tehdit olarak mı algılamıştı? Chanyeol saçımın tek teline dahi zarar vermezdi ki.

Ne diyeceğimi bilemedim, saray dışından birini nereden tanıdığıma dair yalanlar yoktu zihnimde, herkese gece yarısı derslerimizi ilan etmem de mümkün değildi; Yarışma esnasında dışarıdan ders almak kesinlikle yasaktı, ayrıca her gece ormana gittiğimin duyulması da hiç iyi olmazdı. Panikliyordum, üstüne üstlük sessiz kaldığım her saniye, Taeyeon yetmezmiş gibi Sehun'un da şüphe seviyesini yükseltiyordu. "Şey..."

"Eskiden sarayda öğretmendim," dedi Chanyeol basitçe, yalan söylemeye alışmış gibi. Ses tonu ve yüz ifadesi öyle doğaldı ki bir an, bana da yalan söylemiş olsaydı ruhumun dahi duymayacağını fark etmek kalbime endişe kıvılcımları düşürdü. "Haftada birkaç kez kılıç düellolarını yönetiyordum." Daha önce anlattıklarımdan, Sehun'un saraya yeni geldiğini, Taeyeon'un da eğitimini bitirip görevlerini yerine getirmek için uzunca bir süredir saray dışında olduğunu biliyordu. Mükemmel yalanı uydurması göz kırpma süresi kadar kısa sürmüştü.

"Ya?" derken Sehun'un kaşları kalkmıştı, ses tonu tuhaftı. "Peki, sormamın sakıncası yoksa, saraydan neden ayrıldınız acaba?"

Chanyeol ona ters bir bakış attı. "Sakıncası var."

Sehun öksürürken yeniden bana döndü, ela gözleri, sanki benimkileri tek yudumda içiyormuş gibi bakarken bayılmamaya çalışmak oldukça zordu. "Burada ne yaptığını hâlâ söylemedin."

"Bir görevdeyiz," dedi Taeyeon, benim yerime. Daha fazlasını anlatmasını engellemek adına öne atıldım.

"Gizli bir görev," dedim, uyaran bir ses tonuyla. Chanyeol'ün tek kaşı kalktı.

Gümüş Cellat'ın gözleri bir bende, bir Chanyeol'de dolaştı ve dudakları, bu durumu oldukça komik bulduğunu belirtmek istermişçesine yukarı kıvrıldı ama konu hakkında başka bir yorum yapmadı. "Geceyi dışarıda geçireceklerini söylediklerinde onları hana getirdim. Eski bir öğrencinle karşılaşman ne hoş tesadüf oldu, değil mi? Belki ikiniz düello yaparsınız ve bu Saray Çocuğu senden sonra hiç gelişmiş mi diye bir bakarsın."

"Adım Baekhyun," dedim ters bir şekilde. Az önce beraber yürürken ona duyduğum hayranlık, alaycı gülümsemesinin kıvrımlarında kayboldu. Belki yüzyıllar önce, kendini idam ettiren halkını bağışlayacak kadar yüce gönüllü olabilirdi ancak şimdi o yücelikten eser yok gibiydi. Yine de elimde olmadan büyüleyici yüz hatlarının altındaki sırları merak ettim, kaşlarım çatık bir hâlde onu izliyordum ki gözlerimin önündeki gerçek bir anda dank etti. "Siz tanışıyor musunuz?"

crimsonKde žijí příběhy. Začni objevovat