DÜĞÜN

80.5K 4.4K 3.8K
                                    

"Aydın abi bizim masaya da getirsene!" diye bağırdı masanın yaygaracı kızı. Aydın elinde tuttuğu kola kasası ile oraya doğru ilerledi.

"Kız bak çok içirme sizinkilere." üç tane kolayı masaya koyarken. Bir tane fazla koymuştu ne olur ne olmaz diye.

"Aydın oğlum bu kızın ailesi nereliymiş?" diye sordu Ayşe teyze elini ağzının üzerinde tutup dedikodu modunu açmışken.

"Valla abla Konyalı kız..." dedi Aydın bir elinde kasayı tutup diğer eliyle tesbihini çevirirken. Ayşe teyze ağzını bükmüştü.

"Kız da pek çirkin." dediğinde Aydın sırıttı.

"He kız, sen bi de kardeşini gör.. Bir çirkiiin insan yüzüne bakamıyor." dediğinde Ayşe teyze elini havaya kaldırıp elini salladı iki kere.

"Bir de kırmızı elbise giymiş dikkat çekmek için." dedi Aydın'a onay vermek amaçlı.

"Haspam.." dedi Aydın burun kıvırıp. Masadakiler Aydın'a kahkaha atarken o dedikodu yapan ablanın yanağından sıkıp sırıtarak gençlerin yoğun olduğu yere gitti.

"Dağıttınız mı lan?" diye sordu elinde ki kasa kolayı diğerlerinin yanına koyarken.

"Dağıttık Aydın abi, bazıları ikişer üçer alıyor ama." dediğinde Aydın tesbihli ellerini ona doğru tuttu.

"Sakın vermeyin, onlar beleşci. Muhtemelen takı bile takmazlar." dediğinde çocuklar kafalarını salladı.

Mahalleden Harun abinin oğlu Bülent evleniyordu. Bu yüzden bu mahallenin geleneği olarak düğün burada yapılıyordu. Aydın'da mahallenin abisi olarak düğün sahibi gibi her işle alakadar oluyordu.

Bir oyun havası daha çalarken, gözlüğünü gömleğinin kenarına takıp etrafına baktı. Mavişini bir masanın önünde kucağında küçük bir bebekle görünce oyun havası ile ritimli bir şekilde kafasını ve omzunu oynatarak, tesbihini çevire çevire mavi gömlekli yarinin yanına doğru gitti. Özgür kendine doğru yaklaşan kırodan habersiz bir şekilde kucağında ki bebeği seviyordu.

"Ne de yakışmış eline.." dedi Aydın, yanına varınca. Özgür mavi gözlerini çevirip ona gülümsedi.

"Aa bak Aydın abi geldi..." dedi bebeği biraz zıplatıp eliyle Aydın'ı gösterirken. Aydın kendisine bakan bebeğe gülümseyerek baktı. Ama daha çok kucağında bebek tutan Özgür'e bakıyordu. Mavi gömleği gözleri ile uyumluyken, oldukça kedi gibi görünüyordu. O kadar yakışmıştı ki bebek eline. Aydın cebinden telefonunu çıkarıp kamerayı açtı.

"Bak buraya mavişim.." dediğinde yüksek sesten dolayı kimse onları duymuyordu. Özgür ona baktı ardından telefonu görünce gülümsedi.

"Bak bak, Aydın abi bizi çekecek kameraya bak.." dedi bebeği yeniden hafifçe zıplatıp. Bebek kafası arkaya dönük bir şekilde duruyordu. Tam Aydın'ın fotoğrafı çekeceği sırada bebek Özgür'ün boynuna sarılınca ortaya mükemmel bir fotoğraf çıkmıştı. Aydın birkaç tane fotoğraf çekip sırıtarak telefonu kapattı.

"Gel hele abiye..." dedi bebeğe uzanıp. Bebek zorla Özgür'ün boynundan ayrılıp büyük elleriyle onu tutan Aydın'ın eline gelmişti. Aydın iki kolundan tutup onu hafif uzakta tutarak yüzüne sırıtarak baktı. Ardından bebeği hafifçe yukarı atıp tutmaya başladı.

"Düşüreceksin lan!" dedi Özgür korkarak. Aydın sırıtarak tesbihli elleriyle bebeği çalan şarkı ile orantılı bir şekilde yukarı atıp tutuyordu.

"Ben izin verir miyim düşmesine, he izin verir miyim?" dedi sanki bebekle konuşup ona söz verirken.

"Ay Aydın abi, çocuğun içi dışına çıktı!" dedi Pelin, bebeğine bakarken. Aslında hoşuna gitmişti Aydın'ın bebeğini sevmesi. Onu kendisi yaptığı için egosu yükselmişti.

Aydın sırıtarak bir kere daha hoplattı ve bebeği tek koluyla tutarak annesine doğru ilerledi. Annesi bebeği direkt kucağına alırken Aydın bir kez daha bebeğe bakıp gülümsedi ve kendi bebeğine doğru ilerledi. Özgür mavi mavi ona bakıyordu. Yanına gidip ona yaklaştı.

"Düğünde ki herkesten güzel olman insafsızlık değil mi mavişim?" dediğinde Özgür sırıtarak ona baktı.

"Sikecekmiş gibi bakma hayatım, millet anlayacak." dediğinde Aydın hitap etme şekliyke hrrladı.

"Hayatın seni var ya..." dedi kafasını sallayıp onu gözleriyle soyarken, kafasını salladı cümlenin devamı bu hareketteydi. Özgür karşısında ki kıroya gülmeden edemiyordu.

"Aydın, masaya ikramlardan getirir misin?" bir yüksek bir ses duyunca ikisi de karşı masaya baktı. Ayfer. Özgür kaşlarını çatarken, Aydın birkaç saniye kıza baktı.

Ardından tesbihli elinin orta ve baş parmağını birleştirip ağzına götürdü ve ıslık çaldı. Bir masa ötede duran çocuk dönüp bakınca eliyle onların olduğu masayı gösterince çocuk kafasını salladı. Aydın bir daha kıza bakmadan yeniden Özgür'e döndü.

"Halen sana bakıyor." dedi Özgür sinirle. Aydın gözlerini güzelinden ayrılmadı.

"Ben de sana bakıyorum kediciğim..." dediğinde Özgür güzel mavilerini adama çevirdi. Aydın'ın içi mavilere her baktığında bir değişik oluyordu. Nasıl bu kadar güzel mavi olabilirdi ki?

"Aydın, Özgür! Gelin hadi!" yeni bir oyun havası başlarken mahallenin büyük abilerinden birkaç kişi onları çağırmıştı. Aydın sırıtarak onlara baktı. Ardından kedisini de peşinde sürükleyerek masalarla etrafı çevirilmiş piste doğru ilerledi. İki kolunu kaldırıp tesbihini koluna bileklik gibi takarak kafasını sallayıp piste doğru ilerledi.

Özgür ve Aydın'da gelince ıslıklar yükseldi. Masada oturanlar alkışlarla piste oynayan mahallenin gençlerine bakarken gülümsüyorlardı.

Özgür omuzları ile ritim tuta tuta karşısında ki Aydın ile oynarken Aydın daha kıro bir şekilde oynuyordu. Ki zaten mahallenin ablaları ve genç kızları ona gülümseyerek bakıyordu. Aydın'ı gerçekten tüm mahalle çok seviyordu. Özgür'e yanık olan kızlarda ona içini çekerek bakıyordu.

Beyaz gömlekli Aydın, mavi gömlekli Özgür'ün gözlerinin içine bakarak kollarını açıp oynarken ikisi yavaş yavaş omuzlarını birbirine çarparken bir kere etraflarında döndüler. Aydın elinde ki tesbihi bırakmadan oynuyordu.

Aydın serçe iki serçe parmağını ağzına götürüp ıslık öttürdü. Birkaç kişi daha ıslık çalarken Harun abi elinde parayla gelip Aydın'ın önünde durdu ve ona paraları kafasından aşağı dökerken Aydın sırıtıp daha olduğu yerde kollarını açarak oynamaya başladı. Tüm mahalle Aydın'ın karizmatik oynayışına gülerken Özgür'de sevgilisine sırıtarak bakıyordu.

Birkaç dakika daha oynayıp daha sonra pistten çıkıp kenara geçtiler. Şimdi aileler oynuyordu. Özgür hafifçe terlediği için Aydın onun alnına elini koyup nemli yüzü eliyle sildi. Ardından Özgür kola kasalarına uzanıp bir kola almıştı ki Aydın elinden aldı.

"Buz gibi bunlar, terledin şimdi. Hasta olursun." dediğinde Özgür kendisini düşünen adama yemek istermiş gibi baktı.

"Yerim seni Aydın."

"Bende seni öperim."

"Öpsene..." dedi Özgür kedi gibi bakarken. Aydın'ın alt tarafına direkt hareketlenme olurken dudaklarını yalayıp kedisini kolundan tutup çekiştirdi ve kola gelen kamyonetin arkasına doğru götürdü. Burada şuan kimse yoktu. Özgür'ü kamyonete dayadı.

Aydın anında dudağına saldırdı, Özgür tam karşılık verecekti ki Aydın bu sefer dudaklarını ayırıp boynuna yöneldi, bir kez emip geri çekildi. Ardından yanağından öptü, daha sonra da gözünün altından.

"Özgür'üm ben sana ömrümü veririm ya..." dediğinde Özgür'ün nefesi kesilmişti. Karşısında ki adam ona o kadar derin bakıyordu ki eriyeceğini hissetti.

"Seni çok seviyorum it." dedi Özgür Aydın'ın boynuna az evvelki bebeğin kendisine sarılması gibi sarılırken. Aydın kendine sarılan adama anında karşılık verip ona sarılarak bedenini daha da yakınlaştırdı. Omzundan temiz kokusunu derin bir nefesle çekti.

"Hay kurban olduğum benim ya." dedi Aydın derinden gelen bir sesle.

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin