KİMSESİZ

67K 4.1K 2.3K
                                    

Özgür bankta oturmuş elinde ki kağıda bakıyordu. Tam tamına okuyalı on dakika olmuştu ama halen ağzı aralık bir şekilde kağıda bakıyordu. Bir gözyaşı akıp kağıda damlayınca kendine geldi.

Yutkundu ama boğazına ağrı girmişti. Eski anılar aklına gelince daha bir kalbi ağrımıştı.

Küçükken maç izlemeye stadyuma giderken, herkes babası ile beraber giderken Aydın'ın arkadaşlarının peşine takılıp tek başına gitmesi, ama yine de bu duruma üzülmeyip kendisini gülmeye ve eğlenmeye zorlamaya aklına geldi.

Aydın her zaman baba eksikliği çekmişti, bir erkek en çok babaya ihtiyaç duyardı belki de. Analığı olsa da, hiçbir zaman babası olmamıştı.

Ama Aydın her zaman serseri bir tip olduğu için bu acısını göstermezdi. Gözlerini kaçırır, laf sokar, alay ederdi.

"Ulan Aydın..." dedi Özgür çatallaşmış sesiyle. Bakışlarını kağıda indirdi.

Cihan ve Aydın'ın kardeş olduğunu kanıtlayan kağıda...

----

Özgür eve gidip yüzünü yıkayıp elinde ki kağıdı özenle saklamıştı. Söyleyemezdi, çünkü nasıl söylenir bilmiyordu. Keşke hiç yapmasaydım bu DNA testini diye düşündü. Omuzlarına bir yük binmişti.

Bu nasıl söylenir bilmiyordu, onun üzüleceğini biliyordu. Çünkü bugüne kadar annesinin babasının öldüğü için onu bulmadıklarını düşünüyordu. İkisi düşman olsa da daha gençken Aydın'ın onları aradığını biliyordu. Zamanla bırakmıştı ve kabullenmişti. Öldüklerini kabullenmişti.

Anne ve babasız büyümek nedir bilmiyordu Özgür, ama şimdi onları kaybetmenin nasıl olduğunu biliyordu. Aydın hiç tatmamıştı bu duyguyu, hiç tatmamak daha bir acı, tattıktan sonra ayrı kalmak daha bir acıydı.

Özgür kahvehaneye doğru yürüdü. Aydın gülümseyerek Deniz ile konuşuyordu. Elinde ki tesbihi çeviriyordu. Koskoca adam şuan Özgür'ün gözünde küçücük bir çocuktu.

Yanlarına ilerlediğinde tesbihli adam kendine dönüp gülümsedi. Özgür'ün içi yandı. Normalde bu kadar duygusal değildi ama konu Aydın olunca kendisini tanıyamıyordu.

"Oo kimler gelmiş kimler..." dedi Aydın manitasına bakıp. Özgür belli etmemek adına gülümsedi.

Yanına gidince dayanamayıp milleti umursamadan oturan bedene sarıldı. Aydın şok olurken, tüm afallayarak mavi gözlü adama bakıyordu. Aydın refleksle elini beline koydu.

"Noldu?" diye sordu afallamış sesiyle. Özgür birkaç saniye daha durup kendini çekti.

"Hayvan sevesim tuttu." dedi Özgür gözlerini kaçırıp alaya almak ister gibi. İki üç kıkırtı gelirken Aydın halen kediciğine bakıyordu.

Özgür bir kürsü çekip direkt olarak Aydın'ın yanına oturdu. Aydın tesbihini bir kez çevirirken onun yüzüne baktı.

"Bir şey mi oldu mavişim?" diye sordu fısıldayıp. Özgür kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır, seni özledim." dedi mavi mavi gözlerinin içine bakarken. Aydın gülümsedi.

"Zilli sende ne duygusal oldun öyle ha." dediğinde Özgür kaşlarını çatıp ona baktı. Ya da kaslarını çatmaya çalıştı.

"Sende öküz oldun." dedi sinirli bir sesle. Aydın dişlerini sıktı.

"Bana öyle sinirli sinirli konuşma azıyorum ha." dedi tesbihinin boncuklarını sıkarken. Özgür'ün dudağının kenarı kıvrıldı.

"Salak bir adamsın." dedi Özgür. Aydın öyleyim gibisinden kafasını eğip sırıtınca Özgür daha fazla ona bakmamaya karar verdi.

Kendine çeki düzen vermesi gerekiyordu, duygusallığı bir kenara bırakıp mantıklı ve olgun düşünmeliydi. Aydın'a en az zarar verecek olan şeyi düşünmeliydi.

"Lan Merkür geriye mi gidiyor? Niye herkesin morali bozuk? Sana ne oldu Ertan?" diye sordu, Özgür kafasını kaldırıp onun baktığı yere baktı. Ertan öyle dertli bir şekilde kahvenin önüne gelmişti ki kendisi bile merak etti.

"Abi hiç sorma ya." dedi bir kürsü çekip yanlarına otururken. Mahallenin kahvede oturan gençleri kaşlarını çatmış Ertan'a bakıyorlardı.

"Sordum." dedi Aydın alayla.

"Abi az önce sevgilimi kuzeniyle gördüm.." dedi Ertan çatallaşmış sesiyle. Özgür ve Aydın kaşlarını çattı.

"Ee?" dedi Aydın tesbihini bir kere ters düz ederken.

"Öpüşürken." dediğinde bütün kahveden ooo nidaları yükselmişti. Aydın gözlerini sonuna kadar açtı.

"Ertan bu da mı gelecekti başına?" dedi Aydın, Özgür biraz daha kırosuna yaklaşıp gömleğinin kenarından tuttu. Başkalarını görünce kendi manitasına şükür ediyordu. Aydın gömleğini tırmalayan kediyi fark etmeden Ertan'a bakıyordu.

"Ah abi ah, bir bu gelmemişti. Şöyle o güzel sesinden kısa bir şey söyle de ciğerimi daha fazla söksün." dedi.

Aydın'ın sesi gerçekten güzeldi ama arada sırada söylerdi türküleri, sevmiyordu çünkü fazla. Bazen içinden gelirdi, duygularını anlatmak için söylerdi, bazen de yoğun istekle. Millet gazı verince, dudaklarını yaladı. Birkaç saniye durdu, herkes söylemeyeceğini sanıyordu ama birden gözünü kapatıp söylemeye başlayınca Özgür'de dahil herkes şokla ve heycanla baktılar.

"BURADAAN BİR ATLI GEÇTİİİ.." diye bir uzun havaya başladı. Gözü halen kapalıydı. Özgür zaten duygusaldı gözleri dolar gibi oldu.

"YARAMA BASTI GEÇTİ VAY VAAY" dedi ve birkaç saniye durdu. Ardından gözünü açtı.

"Dolana ay dolana, dolanaa gün dolana.." diye tesbihli elini alkış yapar gibi çırptı. Herkes birden şokla ona bakmıştı.

"Şirin canım vereyim, bana yari bulana.." dedi ve aynı nakaratı söylerken ayağa kalktı. Millet kahkaha atarken onlarda Aydın'a katılıp ayağa kalktılar. Bir tek Ertan ve Özgür şok ile bakıyordu.

Aydın tesbihli ellerini açıp Ankara'lı damarından dolayı kollarını oynatıp oynamaya başladı. Kahvede ki goygoycular da ona katılınca kahvehanenin önü birden eğlence yerine dönmüştü.

"Kebaba köz istersen, güzele naz istersen.. Bir canım var vereyim daha sen ne istersen..." alkışlar ve ıslıklar birleşirken Özgür önünde ki kıroya baktı.

"Dolana ay dolana, dolana gün dolana..."

Aydın ıslık öttürüp tüm mahalleyi canlandırırken, herkes Aydın'a gülerek bakıp, ona katılıyordu.

Özgür bir iç çekti. Bu adam kötülüğü hak etmiyordu.

duygusal başlayıp Aydın'ın kıroluğu ile bitirmek... adhhdhdhdh

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin