GİZLİ

72.7K 3.9K 1.3K
                                    

Bardağı ağzına götürüp dibinde ki beyaz sıvıya baktı ve kafasına dikti. Rakı içmenin bir adabı vardı elbette, örneğin kahvenin önünde çay yerine rakı içilmezdi. Ama Aydın yüzünden akşam akşam mahallenin gençleri kendisini bu kıvamda bulmuştu.

"Niye meyhane değil de kahvehane?" diye sordu Özgür bir bardak daha doldururken. Aydın rakısından bir yudum alırken mızmızlanan kedisine döndü.

"Kahvehanede daha zevkli oluyor, arkada bir de televizyonda maç özeti falan olunca... mükemmel.." dedi mavi gözlere bakıp. Mavi gözlere her baktığında azdığını hissediyordu. Alt taraflarında hareketlilik hissedince bakışları da değişmişti. Özgür ona masum masum bakarken ani değişimi hissetti ve oturuşunu dikleştirdi.

"Hayvan herif." dediğinde Aydın sırıttı ama hâlâ ona aynı şekilde bakıyordu. Etrafına bir bakış attı ve kimsenin onları dinlemediğini anladı.

"Özgür seni fena sikesim var..." dedi fısıldayarak. Özgür kaşlarını çattı.

"Lan sen ne şerefsiz oldun.." dediğinde Aydın tesbihini ve kafasını sallayıp Özgür'ün aletine bakıp tahrik edici bakışlar attı.

"Aydın abi!" 

Aydın bakışlarını kedisinden çekip karşı taraftan kendine bağıran çocuklara baktı. Beş kişilik bir gruptu. Bakışları aniden ciddileşirken ayağa kalktı.

Özgür kaşları çatık bir şekilde ona bakarken, o hiç aldırmadan tesbihini sallayarak çocuklara doğru yürüdü. Çocukların yanına vardığında, onlar heycanlı ve ciddi bir şekilde bir şeyleri anlatıyorlardı.

Özgür kulak kabartmaya çalıştı konuşulanlara ama yok içerde ki TV'nin gürültüsünden duyulmuyordu bile. Ama kalbinin sıkışması ile Aydın'ın kesinlikle başına bir bela alacağını hissetmişti.

Tam kalkıp onların yanına gidecekti ki Aydın çocuğun omzunu sıktı ve onlara bir kafa işareti verirken geri eski yerine doğru yürüdü. Kedisine bir bakış atıp sandalyeye yeniden yayıldı.

"Kimdi onlar? Ne konuştunuz?" diye sordu Özgür merakla. Aydın ona dönüp sırıttı.

"Fazla merak göte yarrak derler güzelim." Özgür yanda duran kuruyemişlerden birkaç tane alıp Aydın'ın suratına fırlattı. Aydın yüzünü buruşturup ellerini kaldırarak gelen kuruyemişlerin gözüne girmesini engelledi.

"O yarrak sana girmeden söyle hemen." Aydın kollarını indirirken yine ciddileşmişti. Aslında daha çok sinirlenmiş gibi duruyordu.

"Görülecek bazı hesaplarım var." dedi tesbihini çevirirken. Özgür yutkundu, umuyordu ki bu hesap Cihat beyin hesabı değildi.

"Kimlerden bahsediyorsun?" diye sorduğunda Aydın gülümsemeye çalışıp ona döndü.

"Sürpriz." dedi tatlı çıkarmaya çalıştığı sesiyle. Ardından kafasını arkaya çevirip kahvedekilere bağırarak sohbet etmeye başladı.

Özgür ona bir bakış atıp düşünceli bir şekilde bakışlarını masaya indirdi. Tam tahmin ettiği gibi bir şey vardı ve o kırosunun canının yanmasına izin vermeyecekti.

----

Özgür büyük şirketin önünde durduğunda yeniden Aydın'a içi acımıştı. Parasız kaldığı günler aklına gelip yutkunması zorlaşırken derin bir nefes alıp şirketten içeri girdi ve girişte duran iki kadının yanına ilerledi.

"Cihat bey ile görüşmek istiyorum."

Kadınlar birkaç soru sorup ismini aldılar. Aramalar sonucu Özgür'ü Cihat'ın odasına doğru çıkmasına yardımcı oldular. Özgür kapının önünde geldiğinde boynunu sağa sola oynatıp kapıyı tıklattı ve içeri girdi. Karşısında ki Cihat ona anlamsız ve merak dolu gözler ile bakıyordu. Kapıyı kapatıp biraz yanına ilerledi.

"Hayırdır Aydın'ın ekürisi, ne işin var burada?" diye sordu merakla, ama dalga geçip Aydın'a laf atmaktan da kendini alamamıştı. Özgür kaşları çatık bir şekilde ona ilerledi.

"Aydın senin için bir plan kuruyor ve bu plan öyle küçük bir şey değil." dedi bir çırpıda söyleyip. Cihat beyin kaşları çatıldı, söylediği sözler şok etkisi yaratmıştı üzerinde ama ardından şüpheci ve sinirli bakışları ile bir adım atti takım elbiseli adam.

"İstediği kadar plan kursun, onu ezmek için her türlü güce sahibim. Ateş olsa cürmüm kadar yer yakar..." dedi ve ardından kendisine doğru bir adım attı. "Hem hayırdır sen neden onu satasın ki? Sana neden inanayım?" Özgür onun yavaş yavaş öğrenmesinin daha iyi olacağını umursamadan derin bir nefes aldı ve gözlerini içine baktı.

"Reyhan hemşireye verdiğin bir 'emanet' varmış hatırlıyor musun?" diye sorduğunda karışısında ki adamın ifadesinin saniyeler içinde değiştiğine şahit oldu. Özgür'ün kalbi hızlı hızlı atıyordu.

"Ee?" diye sorduğunda Özgür gözlerini kapatıp açtı ve elini beline koydu.

"Eesi, o emanet Aydın." dedi Özgür bir çırpıda söylerken. Karşısında ki adamın ilk afalladığına, daha sonra ise hafifçe gülümseyip saniyeler sonra kahkahalar ile gülmesini ifadesiz gözler ile izledi. Adam saniyelerce kahkaha attı.

"Onu korumanın başka yolunu bulamadın, şimdi de bir sokak köpeğinin benim oğlum olduğunu mu söylerek benim zarar vermemi engelleyebileceğini düşünüyorsun?" dedi adam dalga geçerek. Özgür gözlerini devirdi ve ceketinin cebinden buruşmuş kağıdı çıkardı. Adam bir kağıda bir de Özgür'e bir bakış attı.

"Ne bu?"

"DNA testi." dediğinde adam hafif bir alayla gülümseyip kağıdı aldı ve okumaya başladı. Okuduğu her şey ile yüzünün beyaza çalmasını Özgür ifadesiz bakışlarla izledi.

Cihat bey durduğu yerde dengesini hafifçe kaybederken yanda ki koltuğa tutundu ve akmaya meyilli olan gözlerinde ki yaşlar ile korkunç bir ifadeyke Özgür'e bakıyordu. Özgür onun bu şekilde bu olayı öğrenmesinin hakkı olduğunu düşündü ve umursamadı.

"Eğer oğlunun baba katili olmasını istemiyorsan, ona karşılık verme."

Hemen şu olayları çözüp normal hikâye akışına dönmek istiyorum....Ondan biraz hızlı bir giriş oldu kusura bakmayın, yoksa hiç bölüm gelmeyecekti he...

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin