TATİL

48.9K 3.1K 2.7K
                                    

"Aşkım tuzu uzatır mısın?" Uygar çatalı ile yemeğini karıştırırken, elini Müge'ye doğru uzattı. Müge ağzına bir lokma daha atıp tuzu ona uzattığında anında alıp dolu dolu döktü.

"Ulan dünyanın en güzel manzaralı yerine geldik, Aydın yine Özgür'den gözünü ayırmıyor." Fatih gülerek söylendiğinde, Aydın gözlerini tatlı tatlı yemeğini yiyen kedisinden çekip kendine sırıtarak bakan adama dikti.

"Yav kardeşim size giren çıkan ne? Ben belki ömrüm yettiğince sadece onun gözlerinin içine bakmak istiyorum?" dedi tesbihini savurarak. Özgür bu konuşmaya aldırmadan yemeğini yerken, diğerleri sırıttı.

"Harbiden o çöllere düşen mecnun senin yanında halt etmiş." Ertuğrul ağzına küçük bir tavuk parçası atarken. Aydın ona bir bakış atıp yeniden mavişine döndü.

Özgür'ün gözleri anında kendine dönerken ağzı dolu dolu gülümsedi. Milletin kendine olan aşkı yüzünden Aydın'a laf atmalarına aldırmıyordu artık.

"Ye tosunum benim." dedi Aydın bir çocukla konuşurmuş gibi.

"Aydın.." dedi ağzındaki lokmayı yutarken, ardından Müge'yi ve Uygar'ı gösterdi. Aydın o an anlamıştı, onların yanında böyle davranırsa otoritesini kaybedeceğini.

"Afiyet olsun birader." dedi ardından geriye yaslanıp. Vur deyince öldürüyordu. Özgür gözlerini devirdi.

Aydın bir saniyede olsa gözlerini mavişinden ayırıp etrafına bakındı. Lüks ama kalabalık olmayan bir restorantda oturmuş öğle yemeklerini yiyorlardı.

Kar manzarasını tamamen gösteren bir pencere kenarında oturmuşlardı, kar manzarası ciddi anlamda aşırı güzel duruyordu. Buraya yılbaşı için Müge'nin ısrarı sonucu gelmişlerdi. Daha doğrusu Müge ve Fatih'in burayı internetten görüp, eğlence düşkünleri olarak gelmek için ısrar etmeleriyle.

Aydın ne kadar yok falan dese de Özgür bir bakış atınca, anında kabul etmişti. Zaten kış ayı olduğu için mekana falan çok uğramıyorlardı, yeni elamanlarda alınca hiç uğraşmak istemiyorlardı.

"Özgür abi bizim mekana yeni gelen Hüseyin var ya, eski iş yaptığın Polat'ların çocuğuymuş." dedi Uygar suyunu yudumlarken. Özgür kaşlarını çattı.

"Onların durumu iyiydi lan? Bizim mekanda ne işi var?"

"İflas etmişler." dedi Uygar.

"Vay amına koyayım." dedi Özgür inanamayarak.

Aydın yeniden bakışlarını kedisine çevirdi. O çoktan yemeğini bitirdiği için yarım saattir diğerlerinin yavaş yavaş yemesini izliyordu. Yavaş yiyen insanlardan nefret ediyordu. Özgür hariç.

"Birazdan şu uçurum kenarına gidelim, herkes oranın manzarası için geliyor. Değişik şeyler yapmışlar." dedi Ertuğrul kafası ile yokuş gibi yeri gösterirken. Aydın yerinden kıpırdandı.

"Ne yapacaksınız bu kar kışta uçurum kenarında. Oturun oturduğunuz yerde." Özgür suyundan bir yudum aldığında eşine baktı. Yükseklik korkusu olduğunu biliyordu.

"Yavrum sen istersen otur burada, biz gider geliriz." dediğinde Aydın kaşlarını çattı.

"Ben gitmiyorsam sende gidemezsin, ya düşersen falan?" Özgür kedi gibi baktı.

"Ama ben çok seviyorum böyle yerleri.." Aydın birkaç saniye yüzüne baktı. Bu çocuk zayıf noktasını biliyordu, yalnız olsalar miyavlardı bile.

"Tamam." dediğinde Özgür mutluluk ile baktı ama Aydın hâlâ gergindi.

Yemeklerini yedikten sonra hesabı ödeyip kalktılar, dışarı çıktıklarında soğuk anında yüzlerine vurmuştu. Özgür montunun fermuarını çekerken, tarzan gibi dışarı çıkan eşinin önünde durup montunun önünü kapattı.

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin