GARİP

50.9K 3.1K 2.3K
                                    

"Muzo kendi sidiğini mi getirdin oğlum, bu çay niye bu kadar açık?" dedi Aydın çay bardağını biraz havada tutup, açık çaya bakarken. Özgür çayını yudumlarken ona baktı. Abartıyordu.

"Hemen yenisini getiriyorum abi." dedi Muzo tepsiyi hızlı bir şekilde döndürürken. Aydın kahvehaneden içeri giren çocuğun arkasından gidene kadar baktı.

"Bu pezevenk sürekli burada, dersleri falan mı asıyor anlamadım..." diye mırıldandı. Özgür o sırada masanın üzerinde ki paketten bir sigara çıkarıp dudaklarına götürdü.

"Hamdi amcaya demiş ki beni okuldan alın kahvehaneye verin." dedi Özgür, konuştuğunda dudaklarında ki sigara hafifçe oynuyordu. Masanın üzerinde ki çakmağa uzanıp gözlerini kısarak sigaranın ucunu tutuşturdu.

"Ben bir kulağını çekeyim sonra." dedi Aydın. Özgür çakmağı bırakırken kafasını yana doğru eğdi çok hafif 'sen bilirsin' gibisinden.

Tam o sırada kahvehaneye doğru gelen Cihan ile Aydın yerinde biraz rahatsızca kıpırdandı. Önceden düşman gibi görüyordu ama şimdi hele ki onu o adamın elinden kurtardığı günden sonra ne goygoya vurabiliyordu, ne de düşman olabiliyordu.

"Selamün aleyküm..." dedi Cihan yanlarına varınca. Özgür yanında ki bedene bir bakış atıp, ardından yeniden karşısında ki adama döndü.

"Aleyküm selam." dedi Aydın cevap vermeyince, ama hemen sonra o da aynı şekilde cevap verince rahatlamıştı. Cihan abisine kaçamak bakışlar atıyordu, Özgür fark edince sigarasını dudaklarına aldı ve yanda duran sanldayeyi çekip Cihan'a doğru itti.

"Otur kardeş." dedi, önceden yaptığı o kahpeliği Aydın için sineye çekmişti, zaten Cihan'da suçsuzdu. Muhtemelen bilse yapmazdı. Çünkü Aydın'ın abisi olduğunu öğrendiğinde bir kere bile bu konuda bir ima yapmamıştı.

Cihan kafasını sallayıp, sanldayeyi kendine çekip oturdu. O sırada Muzo getirip bir çay bıraktı. Cihan'a bir bakış attı.

"Abi sana da getireyim mi?" diye sorduğunda, Cihan afallayarak çocuğa döndü. Mahalleye geldiğinden beri kimse kendisine iyi davranmamıştı. Gülümsedi.

"Yok, teşekkür ederim." dediğinde Muzo kafasını sallayıp tepsiyi hızlı bir şekilde döndürerek ayrıldı masadan.

Şimdi ortamda garip bir sessizlik vardı, Aydın çayına bir şeker atıp karıştırmaya başladı. Cihan abisine bakarken, Özgür ikisine bakıyordu. Aydın ise önüne bakıyordu. Daha sonra Cihan boğazını temizledi.

"Geçen gün için düzgün bir şekilde teşekkür edemedim." dediğinde Aydın çay kaşığını bırakıp ona doğru döndü. İkisi de acayip rahatsız duruyordu.

"Önemli değil, elalemin pezevengi gelip mahallenin adamına silah çekemez." dedi ifadesiz tutmaya çalıştığı sesiyle. Cihan kafasını salladı.

"Eyvallah, ama bu Yasef Karaca rahat durmaz. Çünkü o olaydan sonra baya bir konuşuldu yeraltı dünyasında.." dediğinde Aydın kaşlarını çattı.

"Ulan oğlum..." dedi elini kaldırıp. "Senin çapın ne ki böyle birine bulaşıyorsun." ifadesizliği kenara bırakıp, azar moduna geçmişti. Özgür bu tavrına hafiften gülümsedi. Abi tavrını saklayamıyordu.

"Ben bir şey yapmadım ki, bizim aldığımız mekanda gözü varmış. Bizim de kendimize göre bir ismimiz var, geri çekilemedik. Ama onun gözünde, bilerek o mekanı alıp ondan üstün olduğumuzu millete göstermek istiyormuşuz gibi duruyor... Onun için yediremiyor kendine." dediğinde Aydın sinirli derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Cihan gözlerini yere çevirdi. Ama daha sonra yeniden gözlerinin içine baktı.

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin