SINIRDA

2.9K 325 325
                                    

Ölümdür tek başına, aşk iki kişiliktir.

Ataol Behramoğlu

Özgür'den...

''Onlara göz kulak ol, Mehmet.''

Mehmet onaylar şeklinde başını salladı. Gözlerinde aptalca bir şey yapıyor olduğumu görebiliyordum. Bana engel olacak hiçbir şey söylemedi sadece dediklerimi yaptı. İyi dostlar her yanılışımızı söyleyen dostlar olurdu, Mehmet bugüne kadar hep böyle bir dost olmuştu ama bugün değil.

Arabanın arka koltuğunda oturan ve endişeli gözlerle bana bakan Ahu'ya baktım. Yaralı bir ruh, Yankı gibi. Kötülüğü seziyordu, o da biliyordu geri döndüğümde Yankı yanımda olacaktı ama ben Özgür olmayacaktım. Gözlerinde belirip kaybolan o ışıltıda görebiliyordum kendimi.

''Kendine ve kızımıza çok dikkat et. Sana verdiğim silahı nasıl kullanman gerektiğini biliyorsun değil mi?'' Olumlu anlamda kafasını salladı ama kullanmamak için elinden gelen her şeyi yapardı. ''Güzel, gerektiğinde hiç çekinmeden kullan,'' diye cesaretlendirmede bulundum.

Gözlerinde birkaç damla yaş çıkık elmacık kemiklerinden aşağıya doğru ilerliyordu. İşaret parmağımın tersiyle gözyaşlarını sildim. O da çehresini avucuma yasladı. Tüm dert ve tasalardan uzakta Ahu ile birlikte sıradan bir hayat fikri gözlerimin önünde belirip kayboluyordu. Bu hayatı ben istemiştim ve şimdi sızlanıyordum.

''Geri döneceğim,'' dedim tutamayabileceğim bir söz vererek.

''Biliyorum,'' dedi ama o da biliyordu hayatın bir kez daha onu yalnızlıkla tehdit ettiğini.

''Döndüğümde sana her şeyi anlatacağım,'' dedim. Dilimin varmadığı gerçekleri bir yük gibi taşımaktan omuzlarım ağrımış dikkatli düşünemez olmuştum. Döndüğümde her şey bitecek ya da ölecektim. Ben ölürsem Yankı da ölürdü. Bir ay kadar sürmez Ahu ve kızımda ölmüş olurdu.

''Her şeyi,'' dedi bugüne kadar büyük sabır gösteren Ahu.

Eğilip arabanın camından karımı öptüm. Onu uzun uzun öpmek isterdim ama artık her saniye kritikti. Mehmet'e onay verdikten sonra arabanın gözlerimin önünden küçülerek kaybolmasına izin verdim.

Nazik bir yıldız oluşana Ahu...

Olayların bu şekilde geliştiği için Yankı'ya kızgındım. Kasap'a gittiğine emindim. Onu anlıyordum ama bu şekilde hiçbir üstünlük elde edemezdim. Yankı yemken nasıl bir üstünlüğüm olabilirdi? Onu anlıyorum; çektiği acının sona ermesini istiyordu. Kendi acısının. Onu artık yalnızlaştırmamasını istiyordu. Hesap sormak istiyordu, intikam almak istiyordu. Ama böyle olmazdı.

Savaş'ın uzun zamandır sesi soluğu çıkmadığı için Yankı ile birlikte olduğunu düşünüyordum. Onu Kasap'tan koruyabilir miydi? Kimse kendini Kasap'tan koruyamazdı. Çaylak iti de sırra kadem basmıştı. Bulunduğu yerde kellesinin alınmasını isterdim ama kuralları ben koymuyordum.

Şimdiden çok uzun bir gün olmuş gibi hissediyordum; oysa gün daha yeni başlamıştı.

Kirpiklerimde kar, içimde sonbahar ve ben ilerliyordum. Bir plan gerekliydi bana, bir açıklık, bir zayıf nokta. Henüz bulamamıştım ve bulmadan hareket etmek istemiyordum. Üzerimde bir kurşun geçirmez yelek ama alnım her kuşun için uygun bir meskendi. Üzerimde iki silah vardı. Kaç kişiyi öldürene kadar dayanabilirdim. Yankı onun için savaşmadığımı düşünsün istemiyordum.

Yolum uzundu, dikkatli ve sessiz ilerlemeliydim. Nerede olduklarını tahmindi, krokim yoktu, her şeyi belirsizlik üzerine kurduğum bir plandı. Aptallık ediyordum ama sabır göstererek de hiçbir şey elde edemezdim. Kasap gitmemi istiyordu, bende gidiyordum. Açık arazide avlanacaktım ama eğer öldürülmeden içeriye girebilirsem işte o zaman yeni bir oyun başlayacaktı.

KAÇAKWhere stories live. Discover now