YERDEKİ YILDIZLAR

6.2K 556 1.2K
                                    

En delikanlı mevsim kış. Yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını.

Orhan Veli

Bazı şarkılar vardır hani, anısı olanlar. Dinlediğinizde acı verenler. Beklenmedik bir anda karşınıza çıkıp şarkıyı değiştirmek istediklerinizden, bir tarafta sizi mutlu eden ama dinlediğinizde, o acıyı anımsamak hoşumuza gider. Bittiğinde buruklukla kalırsınız sadece, elinizde avucunuzda hiçbir şey kalmaz. Sahip olduğunuz tek şey hatıralarınızdır ve bu soyutluk kalbinize her geçen gün biraz daha yük oluyordur.

İşte benim şarkımda çalıyordu.

Kimse bir şey görmüyordu.

Kimse bir şey duymuyordu.

Kimse alışılmışın dışında bir şey fark etmiyordu.

Nereye gidiyordum? Ne yapıyordum? Hala polisler tarafından izleniyor muydum? Hiçbir şeyin cevabı yoktu. Sadece yalnız olduğumu hissediyordum. O kadar yalnızdım ki yüreğim bunu kaldıramıyordu. Çevremde insanlar vardı ama yalnızdım. Sessiz kalmaktan yorulmuştum ama kimseye de bir şey anlatamıyordum.

Ayaklarımın beni taşıyamayacağını fark ettiğimde bir banka oturdum. Terk edilmiş bir kız gibi duruyordum. Önümde duran bisiklet yoluna baktım. Bir parka girmiştim, kimse beni görmüyordu. Her yanım ağrıyordu. Lamia sürekli beynimin içinde konuşuyordu. Oturduğum bank beni rahatsız ediyordu. Arkamdaki ağaçtaki kuşlar ötüp duruyordu ve benim tahammülüm yoktu. Gözlerim nemleniyordu ama ağlayamıyordum. Çığlık atmak istiyordum ama atamıyordum.

''İyi misin?''

Hemen yan tarafımdan gelen sesle irkildim. Ne kadar kötü göründüğümü anlamaya çabaladım ama ağrıyan kalbimi tuttuğum için kadın bana bu soruyu sormuş olmalıydı. Elimi yavaşça kalbimin üzerinden çektim. Kafamı kaldırıp yalan bir gülümseme kondurdum yüzüme lakin kadını görmemle uzun sürmedi.

Nefes kesici bir kadındı, üst düğmesi açık bırakılmış bluzun arasından görünen dikkat çekici göğüs dekoltesinin üzerine düşen uzun, kıvırcık sarı saçları, okyanusu andıran mavi gözleri ve bir ajan filminden fırlamış gibi bacakları vardı. Daha fazla bakmak ve anlatmak istemeyeceğim kadar güzel bir kadındı.

Ve ben yine çocuksuydum.

İnce bir çizgi gibi göründüğüne emin olduğum dudaklarıma hafifçe kıvırıp gülümsemeye zorladım. Kambur duruşumu düzelttim.

''İyiyim, teşekkürler.''

Kadın bana sıcak bir gülümseme verdi ama inanmadığını biliyordum. Kendi işine geri döndüğünde artık burada oturmamam gerektiğini biliyordum.

Ayaklarım nereye gideceğini biliyor gibiydi ama zihnim harabe gibiydi. Yıkılmış, duvarları bombalanmış, yürümek istediği her yerde çiviler olan harabe. Kalbimde cam kırıkları var, birini sevmeye çabaladığımda, o kişi bana ulaşmaya çabaladığında o kırıklar daha derine batıyor. Ellerim uyuşuyor, ciğerlerim daralıyor ve zihnim karanlıktan korktuğumu bilerek ışıkları söndürüyordu.

Bir yalan uydurup, güzel bir yalan, ona inanasım vardı. Mental olarak buna oldukça hazırdım. Belki yalanlardan oluşacaktı ama mutlu olacaktım. Yalandan bir mutluluk diye tısladı içimden bir ses. Sürekli intihar etmeye beni yönlendiren sesle aynıydı. Ona sürekli inanıp duruyordum çünkü ona karşı koyamıyordum.

Git gide kararmaya başlayan gökyüzüne baktım, karanlık gökyüzünden yoğun bir dolu, siyahımsı bir su ve lapa lapa kar dökülüyordu. Karın en sevmediğim yağış biçimi bu olabilirdi ama bununla birlikte ıslanan topraktan güzel bir koku yükseliyordu. Islanmak umurumda olmadan yürüdüm. Kalbimin buna ihtiyacı vardı.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin