KAYBEDENLER

4.8K 587 735
                                    

İmkansızlık, ancak akılsızların sözlüğünde bulunan bir kelimedir.

Napolyon

Yankı'dan...

Yalancı bir güneş, karla kaplanmış ağaçların üstünde yükseliyordu. Rüzgarın etkisiyle ağaçlar hareket ediyordu, sanki bana bir şeyler anlatmak istiyorlardı. Hareketleri, insanların kaslarını oynatmaları gibi bir şeydi. Gözlerimi ağaçlardan çekip kendimi deli olmadığıma ikna etmeye çabaladım. Her zaman biraz deli olduğumu sanırdım ama bu seferki biraz daha farklıydı.

Önümde televizyon açıktı ve ben Not Defteri filmini izliyordum. Yorganın içinde kaybolmuş Savaş'ın dönmesini beklerken tırnaklarımı kemirmek yerine dikkatimi dağıtacak bir film izlemek istedim. Aşk flimleriyle aram iyi değildi ama sürekli karşıma çıkan bu filmi artık izleme zamanım gelmişti. Filmde çocuğun satın aldığı evin çevresi hayallerimi süslüyordu.

Savaş filmin sonunda gelebilmişti. Ben uykulu bir şekilde yatakta dönerken onun getirdiği haberler midemde bir şeylerin düğümlenmesine sebep oluyordu. Gözlerimi ondan bir an bile ayırmazken o izlediğim filme bir baktı, sonra sigara paketini komodine bombeli bir şekilde fırlattı ve pencerenin önüne her zamanki rahatlığıyla oturdu.

''Salya sümük ağlaman gerekmiyordu mu?''

Yüzümü ekşiterek filme baktım. Aslında kendi sınırları içinde tam puan alacak kadar güzeldi ama ben aşk filmleri sevmiyordum. Aşk filmlerin de nadir ağlardım ve bu ağlamamı gerektirecek bir film değildi. Aslında ağlamam filmden kaynaklı olsun ve biraz içimi dökeyim diye açmıştım ama pek işe yaramamıştı.

''Aşk filmlerine ağlayasım gelmiyor.''

''Gerçek bir hikâyeden esinlenilmiş diye biliyorum.''

''Savaş Melek bir aşk filminin nereden esinlenildiğini mi biliyor?'' Kaşlarımı kaldırarak alayla sorduğum soruya alınarak karşılık verdi.

''Lamia zırvalıkları,'' dediğinde gözlerimi kaçırdım. Arkadaşlarınızla aşk filmi izlemezdiniz, en azından benim izlediğim aşk filmleri sevgililerimle beraberdi. İçimden fısıltıyla yükselen ses filmi beraber izlediklerine dair detay vermediklerini söylese de yüzümü asmaya devam ettim.

''Aşağıda neler oldu?''

''Bu gece başlamamızı istiyorlar.''

''Hayır, ben tam iyileşmedim.''

Eğer Kasap'ın istediklerini yapar ve ona teslim olmaya başlarsak sonumuz hemen gelebilirdi. Bu bilgi sızdırma olayı bile tuzak olabilirdi. Kasap işin içine eğlence katmayı severdi. Kafamda türlü türlü düşünceler geçiyordu ve ben yorgundum. Sabahın ilk saatleri olsa bile güç toplayamamıştım. Günlerdir hasta yattığım için de paslanmış gibi hissediyordum.

Savaş yerinden kalktığında koltuğundan gelen ses eşliğinde yanıma geldi. Avucunu alnıma yasladı bir eli cebindeyken. ''Gayet iyi gibi gözüküyorsun.''

''Her ne söylersem söyleyeyim gideceğiz değil mi?''

''Hı-hı.''

Yüzümü astım ve yatağın içinde bacaklarımı sallamaya başladım. Deli gibi eve dönmek istiyordum ama evin eski halde olmadığını biliyordum. Olsa bile Kasap gerçeği vardı, Cellat gibi ondan da kurtulmam gerekiyordu yoksa o benden kurtulacaktı.

''Nereye gidiyoruz?''

''Bir hayırseverin davetine,'' dedi ve yanıma uzandı.

''Orada ne yapacağız?''

KAÇAKKde žijí příběhy. Začni objevovat