KALINTILAR

4.9K 479 502
                                    

Hayatım boyunca hata üstüne hata, hata ve hata yaptım ve bu yüzden başardım.

Michel Jordan 

(NBA, Tüm zamanların en büyük basketbolcusu)

Ahu'dan...

Yankı dün eve döndü, üzerimden büyük bir yük kalktığını itiraf etmem gerekirdi çünkü Savaş'ın sorumluluğunu hala taşıyormuş gibi hissediyordum. Sapa sağlam gördüğümde yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşmişti ama Yankı yüzüme bakmadan odasına çıkmıştı. Onun bu hallerini oldukça iyi anlayabiliyordum ama onunla aynı evde yaşıyorsak iyi geçinmeyi öğrenmemiz gerekiyordu.

En azından Özgür daha iyi bir hale gelmişti, Yankı onun en zayıf noktasıydı ve onun yokluğunda kendini yiyip bitiriyordu. Saçlarındaki beyazları artmıştı, en çokta Savaş'ın Yankı'yı alıp gitmesine bozulmuştu. Etrafta bir şeyler dönüyordu ama ben çok uzaktaydım. Bunun bebeğim için oldukça iyi bir şey olduğunu bilsem de merak ve suçluluk duygusu peşimi bırakmıyordu.

Elimi karnımın üzerinde gezindirdim ve stresimi azaltmaya çabaladım bu gidişle ona zarar verecektim ve bu konuda asla kendimi affetmezdim. Bazen hemencecik doğsun istiyordum çünkü bu evin neşeye ihtiyacı vardı. Herkesin seveceği ve ortak noktası olan bir bebek eve ses getirecekti. Bazende bu kötü hayata bir bebek getirmek istemiyordum çünkü dayısının bir katil olduğunu ona anlatmak benim için dünyanın en zor şeyiydi.

Tabii aklıma kötü ihtimali getirmemeye çabalıyordum. Çocuğumun Savaş'a çekme ihtimalini... Düşünmek, düşüncemin devamını bile getirmek istemiyorum. Elimle karnımı biraz daha sıktım, lütfen ona çekmesin diye dua ettim.

Tüm bu kötü duyguların için çıkmam ve iyiye inanmam gerekiyordu, nefes almaya devam etmek için bunu yapmalıydım. Zavallı Yankı, seni şimdi daha iyi anlıyorum. En azından anladığımı düşünüyorum çünkü her an korku içinde olmayı senin kadar ancak ben bilebilirim.

Özgür'ün yatakta sık sık dönmeye başlamasından uyanmak üzere olduğunu anladım. Bugün işi geceydi, operasyona gidecekti. Bu yüzden istediği kadar uyumasına izin vermiştim. Yavaşça gözlerini aralamaya başladığında yüzümde oluşan sırıtışa engel olamadım.

''Seni seviyorum,'' diye fısıldadım.

''Bende kendimi çok seviyorum,'' dediğinde kesinlikle keyfinin yerinde olduğunu anladım.

Yüzümü ekşiterek ona dil çıkardım ama o esnada tatlı uykusundan ayrılmaya çabaladığı için fark etmedi. Özgür'ün herkese kök söktürüp benim yanımda üç yaşına dönmesi çok hoşuma gidiyordu. Bazen kendi kendine egosunu da okşuyordu ama artık ona alışmış sayılırdım.

Yataktan kalkıp artık kahvaltı hazırlama zamanı gelmişti ama beni kendine çekip sarıldığında yine o aptal gülüş suratımda belirdi. ''Senin yanında ömrüm uzuyor,'' dedi etkileyici bir tonda. Sonra eli karnımın üzerine gitti.

''Bugün nasılsınız bakalım?''

''Aç,'' dedim arsızca ama bence bu mazur görülebilirdi çünkü hamileydim ve her boşlukta yemek yiyordum. Yakında kıyafetlerimin içine sığamayacaktım. Kıyafet demişken bir bu bebek için hiç hazırlık yapmıyorduk. Cinsiyeti belli olduktan sonra hızlıca her şeyi halletmemiz gerekiyordu. Belki Yankı'da bize yardım ederdi. Kafasını dağıtmak ve bebekle ilgilenmek ona iyi gelirdi. Yine fazlasıyla zayıflamış gibiydi.

Özgür güldü, güldüğünü nefes alışverişinden anlayabiliyordum. Benimde elim karnımı üzerine gitti ve onun eliyle buluştu. Hayatımdan çıkıp gidenlere kocaman bir teşekkür borçluyum yerinize yenileri geldi ve ben çok mutluyum.

KAÇAKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora