BATIK GEMİ

6.4K 618 748
                                    

Dünyanın en güçlü insanı bile olsan, sevdiğine karşı kaybedersin.

Oscar Wilde

Yankı'dan...

Efsunlu gözlere kapılmamın buhranından kurtulduğumda ona dur demek istedim ama ağzımı açmamla onun öpüşü derinleşmişti. Sonunda yumruk yaptığım ellerimi kullanmak aklıma geldi ve ona vurmaya başladım. Hiç durmayacağını sansam da geri çekildiğinde boynundaki madalyonu gördüm.

Üzerimdeki ağırlığı çekildiğinde daha düzgün nefes alabildim ve doğrularak acıyan dudaklarımı dokundum. Öfkem şuan ki korkuma baskındı ve ağzımı açıp onu laflarımla dövmek istiyordum. Bu ne cürret!

''Sana beni bir kez daha öpme demiştim!'' Tane tane ve vurgulayarak söylemiştim bu sefer anlaması için. 

Dediğimi duymamış gibi üzerindekini çıkartıp fırlatmasıyla bu sefer korkum öfkemi bastırdı. Ne yapıyordu bu? Neden soyunuyordu? Korkuyla yüreğim yerinde titrerken göz bebeklerimde ona eşlik ediyordu.

''Bana tecavüz mü edeceksin?''

Birden bana dönmesiyle koltuğun en ucunda olduğumu geri gidemeyince anladım. Gözleri sıkıca beni izliyordu, nefes bile aldırmıyordu. Artık gövdesi tamamen çıplaktı ve madalyonu sallanıyordu.

''İstemediğin sürece hayır,'' dedi çarpık bir gülümsemeyle.

Bu gülüşte neyin nesiydi?

''Beni tahrik mi etmeye çabalıyorsun?''

''Seni tahrik etmek için soyunmaya ihtiyacım yok,''dediğinde kaşlarım çatılmıştı. ''Soyunuyorum çünkü burası çok sıcak,'' dediğinde haklı olduğunu anladım çünkü bende alev alevdim. Onun gibi çıplak kalmak yerine sadece ceketimi çıkardım.

İstesem de onun gibi cesaretli bir şekilde soyunamazdım. Her tarafım yara izleriyle doluydu yama işi, örtü gibi dikilmiştim. Ve estetik cerrahları bile bir noktaya kadar beni düzeltebilmişlerdi. Yara izlerime alışmıştım ama yazın gelip de herkesin bana bu nerede oldu, nasıl oldu gibi salak sorularını dinlemek istemiyorum.

''Senin tipin değilim sanıyordum,'' dedim sızlayan dudaklarım için üzülürken.

''Değilsin zaten,'' dedi bir sigara daha yakarken.

''O yüzden mi her fırsatta beni öpüyorsun?''

''Benim tipim olsaydın şimdiye kadar altıma girmiş olurdun,'' dedi ve sigara dumanını üfledi. Sinirle gözlerimi kıstım.

''Bir kızın tipin olduğunu nasıl alıyorsun?''

Aptal sarışın veya uzun boylu kızlardan hoşlandığını biliyordum. Ah, birde olgun sevdası vardı. Tam bir piç kurusuydu.

''Bir adamın erkekliği yalan söylemez,'' diyerek bana göz kırptığında utançtan gözlerimi kaçırmıştım. Savaş bu gece buraya yanlış kadını getirmişti. Tabii hapishanede istediğini alamamıştı ve çıktığında ilk işi arzularını tatmin etmekti.

''Neden buradayım Savaş?''

Bu soruyu ikinci kez sorma ihtiyacı duyuyordum çünkü hala neden burada olduğum hakkında tatmin edici bir açıklama duyamamıştım.

''Seni görmem lazımdı,'' dediğinde donakaldım. Sadece gözlerimi kırpabiliyordum ve nefes almak için dudaklarımı aralayabilmiştim. Gözleri bir saniyeliğine dudaklarıma kaydıktan sonra yine gözlerime geri döndü. Çöl kurusu gözler parça parça olmuş, zelzeleye hazırlanıyordu.

''Ben su alacağım,'' dedim ve koşarak mutfağa saklandım. Savaş'ın üzerimde üstünlük sağlamasına izin veremezdim. Yüzüme soğuk su vurmak istesem de makyajım akıp beni rezil etmesin diye yapamadım. Sadece bardağıma su doldurdum ve tezgaha yaslanarak içmeye başladım. Onun yanında değilken bir beynimin olduğu ve cevap üretebildiği ortaya çıkmıştı çünkü Savaş'ın yanında sadece temel görevini yerine getirebiliyordu.

KAÇAKWhere stories live. Discover now