40. Ve Perde İndi

1.3K 142 94
                                    


M: Impossible - James Arthur
(çeviri)

Bol yorum, hızlı yeni bölüm:)

Diana yatağında uzanırken zihni rahat durmayı reddediyor gibiydi. Herkesi dışlıyorsun. Yutkundu. Buna mecburum. Gözünü yumarken akan yaşın kulağına girdiğini hissetti. Yalnız kalıcaksın, zaten hep kalırsın...

Boğazındaki yumru güçlenirken nefes alması zorlaşıyor gibiydi. Hayatından yitip giden insanları düşündü. Diana bir durak gibiydi: Herkes uğruyor, biraz vakit geçiriyor ve ardından çekip gidiyordu. Hep giderlerdi. Diana kalırdı. Sonsuza dek olduğu yerde bekler, olmayan bir sonu beklerdi. Beklerdi ve beklerdi...

Dinler haklıysa ve bir kıyamet günü varsa o gün kendisine ne olacağını merak etmekten kendini alıkoyamıyordu. İsmini alıcak bir bebek doğmayınca yine arafta sıkışır mıydı? Yoksa bu sefer herkesin son durağına geçişine izin verilir miydi?

İlk Rebecca'nın kalktığını duydu. Beklemeye devam etti. Ondan yaklaşık on dakika sonra ise Serena Jones'un ayaklandığını gördü. Onun ardından esniyor gibi yapıp Diana da yatakta doğruldu. "Günaydın." Serena Jones çekingen bir tavırla karşılık verdi. Bu Diana'yı beklediğinden daha fazla sinir etmişti. Nasıl da masum davranıyor, seni küçük yılan!

Düşüncelerini beyninin arkasına atıp gülümsedi. Ardından ranzadan elini indirerek demir kısma sertçe vurdu. Susan hızla doğrulurken Rebecca gülmeye başladı, Diana ise sırıttı. "Güzellik uykunuzu bölmüyorum, değil mi matmazel?" Susan sinirli bir inilti çıkarırken herkes yeniden gülmeye başladı. Çıkan gürültüden Josie de uyanmıştı.

Diana yataktan kalkıp cübbesini giyerken Serena Jones'un onu izlediğinin farkındaydı. Kitaplarını da çantasına koyup Susan'ın hazırlanmasını bekledi. O da hazır olunca çıkıp birlikte İksir sınıfına doğru yola koyuldular.

"Sirius'a söyleme işine noldu?" Susan ve Regulus'un ilişkisi ilk senesini bitirmişti ve onlar da aileden birine açılmaya karar vermişlerdi. Ve Sirius, Walburga'dan daha iyi bir karardı.

Susan iç çekti. "Sanırım ilk Narcissa'ya söyleyeceğiz." Diana hafifçe güldü. "Regulus caydı, öyle değil mi?" "Abisinin buna gereğinden fazla anlam yüklemesinden korkuyor. Yani bir melezle çıkabilir ama o hala bir-" "Black." diye tamamladı Diana cümleyi. "Bunda bir yanlışlık yok Sue, üzülmene de gerek yok. Walburga seni bağrına basacak demiyorum ama tüm Black'ler onun gibi değil. Muggle-doğumlu olsaydın işler farklı olurdu tabii ama bir meleze aldıracaklarını sanmıyorum." Susan kafasını sallasa da rahatlamış gibi görünmüyordu. "Biliyorum, beni korkutan başka şeyler var. Reg'in etrafındaki insanları sevmiyorum D, değişiyor."

Bu Diana'nın en büyük korkusuydu. Bazen rüyalarında Sev'in bir Ölüm Yiyen olduğunu görüyordu ve sarsılmış bir halde uyanıyordu. Bir arkadaşının karanlık tarafa ilk geçişi olmazdı. Derin bir nefes aldı. "Reg iyi bir çocuk Sue. Ayrıca düşündüğün gibi bir şey olursa muhtemelen Sirius onu öldürür."

İksir dersinin ardından Diana, Susan'a hava almak istediğini söyleyip dışarı çıktı. Bir süre Hagrid'in kulübesine doğru yürüdükten sonra arkasında beliren kuzgun ile sırıtışı yüzüne yayıldı. Adımlarını kontrollü atıyordu. Çok hızlanmamalıydı. Kuzgunun dikkatle onu izlediğini umuyordu. Yoksa sorun olabilirdi.

Sonunda kulübeye vardığında durdu. Derin bir nefes aldı. Kapıyı yalnızca bir kez tıklattı. 10, 9, 8, 7...

Sıfıra ulaşınca hızla arkasını döndü. Bu sırada Remus, James ve Sirius onu havada dondurmuştu ve Diana da kartala dönüşüp hızla yükseldi. Kuzgunu yakalayıp Hagrid'in açılan kulübe kapısından içeri uçtu. Hızla geri insana dönüştü. Kuzgunsa yerde donuk bir şekilde duruyordu.

Ravenclaw'un LanetiWhere stories live. Discover now