8. Sirius'un İsyanı

2.9K 196 37
                                    

"Yine dönüşme esnasında seni yanlışlıkla tırmaladım mı?" Diana bu sıcak havada cüppesini hiç çıkarmamsının nedeni olan omzundaki devasa çiziği düşündü. "Hayır, gittikçe daha kontrollü oluyor gibisin." diye yalan söylemenin en iyi seçeneği olduğuna karar verdi. Remus iç çekti. "Demek ilk dönem bitiyor, ha?" Diana kafasını salladı. "Neyse, bitmeden önce son bir maçımız daha var. Hem de sizle." Remus bitkince gülümsedi. "Maçı Sirius anlatacakmış." Diana hiddetle o yana döndü. "Ne?!" Ravenclaw seçmeleri yaklaşık üç ay önce yapılmıştı. En hızlı seçilen pozisyonlardan biri de Arayıcı'lıktı. Seçmelere ondan başka sadece zaten 4 yıldır takımda Arayıcılık yapan Steven Gillies katılmıştı. Altın Snitch sahaya bırakıldıktan sonra Diana Snitch yerine Gillies'i izlemeye başlamıştı. Aslında oldukça inceydi ve uzun kollara sahipti, bir Arayıcı olarak epey iyi bir fiziğe sahip gibi görünüyordu. Fakat Diana Gillies'in sopayı hep sağ eliyle kavradığını fark etmişti. Yani sağı daha dengesizdi. O sırada da Snitch'in Gillies'in yaklaşık 5 metre uzağında olduğunu görmüş ve o daha ona doğru yönlenmeye fırsat bulamadan ona sol tarafından çarparak dengesini kaybetmesine yol açmıştı. Ardından da hızlıca uçup onu yakalamıştı. James ve Sirius'un suratları görülmeye değerdi. Ardından Slytherin ve Hufflepuff'ların maçı olmuştu ve Slytherin kazanmıştı. Şimdi ise onlar ve Gryffindor'un maçı yapılacaktı. Aslında çoğu pozisyonda takımlar eşit gibilerdi. Kovalayıcı ve Arayıcı hariç. Yine de Diana, James yeterince gol atamadan Snitch'i yakalayabileceğini düşünüyordu. Fakat eğer maçı Sirius anlatırsa Diana'nın dikkati dağılabilirdi. "Yani, maç yorumcusu olmak istediğini bilmiyordum." Remus gözlerini kıstı. "Aslında istemiyordu. Ama senin ne kadar iyi oynadığını görünce paniklediler. Bunun dikkatini dağıtabileceğini düşündüler." "Demek öyle.." Diana gerçekten sinirlenmişti. Tamam, aslında doğru düşünmüşlerdi ama bunu öğrenmemeleri gerekiyordu. "Bakalım dikkati dağılan kim olacak? Neyse, ben gitmeliyim Remus. Sen biraz daha dinlen."

Diana revirden çıkıp Ravenclaw ortak salonuna doğru yol aldı. Yolun yarısındayken 3. Sınıf bir Gryffindor onu durdurdu. "Diana Reynolds?" Diana kafasını salladı. Kız sevecen bir tavırla gülümsedi. "Ben Alice Allen. Bizim Lily her yerde seni arıyordu. Onu bul istersen." Diana da kıza gülümsedi. "Teşekkürler." O an düşünmeden edemedi: bir savaşın başlamak üzere olacağını biliyorlar mı acaba? Büyük ihtimalle Grindlewald'dan bu yana yaşayan en güçlü kötünün şu anda yükselmekte olduğunu. Gellert'ı düşündü o an, o ve Albus'u. Diana, Albus'ların oturduğu yer olan Godric's Hollow'da yaşıyordu o zamanlar. İnanması güç olsa da onu gördüğü an anlamıştı onun diğerlerinden farklı olduğunu. Belki de ilk kez kendisi kadar zeki - hatta belki ondan birazcık daha fazla - biriyle karşılamak ona öylesine iyi gelmişti ki, Albus da tıpkı onun gibi karanlık arzularına mahkum olunca büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Neyse ki sonunda doğru yolu bulmuştu fakat Gellert hala yadigarları istiyordu. Kavga etmişlerdi. Diana hatırlıyordu. O gün ordaydı. Abenfort, Albus ve Gellert hariç Ariana'nın ölümüne tek tanık olan oydu.

Gözlerinin önüne Ariana'nın cesedi gelince ürperdi Diana. 'Lily'i bulmalıyım.' dedi içinden. Bu sefer Gryffindor ortak salonuna yöneldi. Yolda giderken bir kızla çarpıştı. "Özür diler- Diana?" Diana kıza baktı. Sarıya kaçan kumral saçları ve grimsi mavi gözleri vardı. Oldukça güzeldi ve de.. Tanıdıktı.

Bu Sirius'a yüksek ölçüde hayranlık duyan Marlene McKinnon'dı. Onlarla aynı senedendi ve tıpkı Lily gibi o da Gryffindor'a seçilmişti. Safkan ve oldukça soylu bir aileye sahipti. Hatta Diana da McKinnon'ları severdi. Ama bilmediği bi nedenden ötürü bu kızdan hiç hoşlanmazdı Diana. "Evet?" dedi soğuk bir tavırla. "Seni bulduğuma sevindim. Lily her yerde seni arıyordu. Gel, seni ona götüreyim."

Diana istemeye istemeye McKinnon'ı takip etti. Bahçeye çıktılar ve Hagrid'in kulübesine doğru yürümeye başladılar. Vardıklarında Hagrid'in kapıyı kapattığını ve Lily'nin üzgün bir şekilde o yöne döndüğünü gördüler. "Lily!" diye bağırdı Marlene. Lily de umutsuzca başını kaldırdı. Sonra birden Diana'yı fark etti ve gözlerine kadar her yeriyle gülümsedi. "Diana!" diye haydırdı ona doğru koşarken. Yanına gelince aniden durdu ve mutlulukla ceplerini karıştırmaya başladı. Aradığı şeyi bulmuş olmalıydı çünkü kıkırdayarak yazıyla dolu bir parşömen çıkardı ve Diana'ya uzattı. Diana da parşömeni elinden kaptı ve okumaya başladı.

Ravenclaw'un LanetiWhere stories live. Discover now