32. Sır Perdesi Aralanıyor

1.8K 164 178
                                    

Susan ve Diana birlikte gölün kenarında otururken Sirius da onları izliyordu. Gözleri etrafta Serena Jones'u arıyordu ama kız saklanmak konusunda epey başarılı olmalıydı ki, Sirius kızı hiçbir yerde göremiyordu. Yeniden kızlara döndü. Diana mavi boğazlı bir kazak ve altına da mini bir etek ve kilotlu çorap giymişti. Saçlarını yarım at kuyruğu yapmıştı. Kafasını geriye atarak gülerken çok güzel görünüyordu. Kahkahasının sesi, dişleri, dudakları... Her şey çok hipnotize ediciydi. Sirius o dudakları bir kez daha öpebilmek için her şeyini verirdi. "Kız arkadaşım hakkında fantaziler kurmayı kesmeni tavsiye ederim Black."

Durduğu ağaca yaslanmış sert bakışlarla onu süzen Hufflepuff'ı görünce Sirius'un tüm mutluluğunun yerini öfke ve kıskançlık devraldı. "Sana hesap vericek değilim Cox!" Raymond yüzüne tehditkar bir bakış yerleştirirken ona doğru bir adım attı. "Baktığın eğer benim sevgilimse, evet, bana hesap vericeksin Black!" Sirius da bir adım attı. "Verdirtsene o zaman!" "Neler oluyor burada?"

Diana kaşlarını çatmış sorgularcasına bir ona bir Raymond'a bakıyordu. Cox anlatmaya başladı. "Ağaçların arasından sizi izliyordu sevgilim. Ben de ona sahipli olduğunu hatırlatmak istedim." Diana'nın kaşları iki kat daha çatıldı. "Ben ordan sana köpek yavrusu mu olarak görünüyorum bilmiyorum ama kimse benim sahibim filan değil! Artık sevgilin olduğum konusu da tartışmaya kesinlikle açık." Tam Sirius güler gibi olduğunda bu sefer Diana ona döndü. Öfkesi pek azalmışa benzemiyordu. "Ve sen Black! Her şey bitti takip etmeler mi başladı? Sana net bir cevap verdiğimi düşünüyordum ama belli ki yanılmışım. Şimdi beni çok iyi dinle Black: Seninle ilgilenmiyorum, senden hoşlanmıyorum, seni istemiyorum, seni sevmiyorum!"

Susan'la birlikte oradan uzaklaşırlarken Sirius içinde bir şeylerin parçalandığını hissedebiliyordu. Bugüne kadar Diana ona hiç net bir cevap vermemişti ve itiraf edemese de tüm umudu bundaydı. Ama şimdi karşısına geçip onu en açık şekilde reddetmişti. Onu istemiyordu, onu sevmiyordu.

Sirius olduğu yere çömerken Raymond'un uzaklaşan ayak seslerini duyabildi. Pek ilgilendiği söylenemezdi. Şu an hiçbir şey onun ilgisini çekemiyordu.

Omzunda bir el hissedince yavaşça kafasını kaldırdı. "Abi, iyi misin sen?" Regulus endişeli görünüyordu. Sirius gülümsedi. "Merak etme ölmüyorum Reg. Ama kalbimin biraz hasar aldığını itiraf etmeliyim." Regulus da yanına çömdü. "Diana'yla mı alakalı?" Sirius başını salladı. "Noldu?" "Bana beni sevmediğini, istemediğini söyledi." "Uu, biraz ağır olmuş." (Aklıma Zuko'nun "That's rough buddy" si gelmesi peki jdkleldşşf) Sirius buruk bir biçimde sırıttı. "Aynen, biraz öyle oldu." "Peki bu konuda napmayı planlıyorsun?" Sirius'un kaşları çatıldı. "Nasıl yani?" Regulus ona döndü. "Sen bu kıza cidden aşık mısın?"

Sirius güldü. Babasının ona bir keresinde "Sevdiğin kızın kokusunu bile tanırsın" dediğini hatırladı. Şimdi bile az önce durduğu yer onun gibi kokuyordu. Taze parşömen, vanilya, deniz esintisi. Diana her şeyiyle Sirius'un ezberindeydi.

"Evet." dedi kararlı bir tonla. Regulus ona doğru eğildi. "O zaman, pes etmeyeceksin. Bırakmıycaksın, savaşıcaksın. Onu hak etmek için uğraşıcaksın. Ve en önemlisi, bekliyceksin. Sevgisini sana layık görmesini bekliyceksin. Ondan vazgeçerek onu hak edemezsin. O kız, ondan vazgeçmiycek birini hak ediyor."

* * * * *

"Çok mu serttim?" Susan cevap vermek istemiyormuş gibi kafasını yana yatırdı. "Dürüst mü olıyım yoksa yalan söylememi tercih mi edersin?" Diana bıkkınlıkla inledi. "Kahretsin! Amacım onu kırmak değildi, sadece- benden vazgeçmesini istemiştim." "İyi de neden?" Diana şaşkınlıkla Susan'a döndü. "Ne?" Susan iç çekti.

Ravenclaw'un LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin