Ruhu hep başka bir bedeninkine sıkışıkken yaşamak zordu. Başka hayatlar, başka tecrübeler... Ama sonuç hep aynı. Ölümsüzlük değildi bu, aksine, sürekli o acı gerçeği yine, yeni, yeniden yaşamaktı. Aslında bu eski bir alışkanlıktı onun için, tıpkı ka...
Diana kulübeye doğru yürüyordu. İksirin etkisi geçmişti ama şu an buna bile mutlu olamıyordu. Kararını vermişti. Bu iş bitmeliydi. Etrafındaki herkes için en doğru olan buydu. O hariç herkes için.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kapıyı sertçe tıklattı. İçeriden koşar adım seslerini duyunca yüreği sancılandı. Ama duruşunu bozmadı. "Reynolds!" Sirius'u umursamadan yanından geçip gitti. İçeri girdiğinde Lily'nin de orada olduğunu görünce şaşırsa da bunu beyninin arkasına itip Serena Jones'a yöneldi. Asasını çıkarıp sözleri mırıldandı. Kız anında uyandı.
Kız çırpınmaya başlayınca Diana üzerine eğilip iki omzunu sertçe kavradı. "Sana yalnız bir kez soracağım: Neden ölmemi istiyor?" Serena ağlayarak kafasını iki yana sallamaya başladı. "Yemin ederim bilmiyorum!" Diana histerik bir biçimde güldü. Herkes onları seyrediyordu ama umrunda bile değildi. "Demek bilmiyorsun? Benim kim olduğumu gayet iyi biliyorsun ama öyle değil mi? Çığlıklarının şatodan bile duyulmasını istemiyorsan konuş bakalım kardeşim." Sirius kaşlarını çattı. "Kardeşim mi?"
Serena daha da şiddetli ağlamaya başladı. "Yemin ederim bilmiyorum! Tek bildiğim senden çok korktuğu. Yalnızca varolman bile ona dehşet veriyor." Diana sırıtarak tavana baktı. "Madem benim ölmeme bu kadar taktı, madem benden kurtulmayı bu kadar çok istiyor neden hala buradayım?!" Serena hızla lafa atladı. "Bilmiyorum, bilmiyorum! Ama sana zarar verilmesini yasakladı. Bir daha onun yüzünden ölemezmişsin." Lily doğruldu. "Bir daha mı? Ne demek bir daha?" Diana'nın bu sorulara ne verecek yanıtı ne de zamanı vardı.
Hagrid'e döndü. "Hagrid, sana geçen gün verdiğim şeyi hatırlıyor musun?" Hagrid'in gözleri büyüdü ve başıyla onayladı. "Getirir misin?"
Hagrid içeri giderken Diana'nın bakışları Lily'e yöneldi. "Burada ne arıyorsun?" Lily bir anlığına şaşırdı. "B-ben-" "Babanın kim olduğunu öğrenmiş." diye cevapladı Remus. Diana ise güldü. "Bir ara sizi yanımdan kaçırmak için bile bunu söylemeyi düşündüm ama siz öğrendikçe daha da yapışıyorsunuz!"
Hagrid elinde bir iksir şişesiyle geldi. Endişeli görünüyordu. "Diana, bundan emin misin?" Serena şişeye bakınca gözleri kocaman oldu. "O ne?" "Kes sesini! Eminim Hagrid, şimdi ver." Hagrid isteksizce elindeki şişeyi Diana'ya uzattı. Diana şişeyi alırken Serena kıpırdanınca keskin bakışlarını ona döndürdü. "Sakın!"
Diana eline şişeyi alıp kapağını açtı ve Serena'nın ağzına doğru götürdü. Serena hemen geri çekilip dudaklarını mühürledi. Diana derin bir nefes aldı. "Eğer o aptal dudaklarını üç saniye içinde aralamazsan senden istediklerimi Creatus laneti ile öğrenirim." Serena artık korkudan ağlıyordu. "Yapamazsın! Affedilmez lanet-" Diana gözlerini devirip sözünü kesti. "Hepinizin yasalara biçtiği değeri takdir ediyorum tabii fakat yargı sandığınız kadar tarafsız değil." Serena'nın yanağından bir damla yaş süzüldü. "Sen de onun kadar kötüsün."
