27. Nedenler ve Sonuçlar

1.9K 179 114
                                    

"Emin misin Marls, yani sana ararlarında hiçbir şey yok diyemem ama sana bunu yapmıycağını biliyorum." Marlene ağlayarak kafasını salladı. "Eminim Lily!" Dorcas biraz huzursuz bir biçimde Marlene'in yanağını sildi. "Şimdi de o yeni sevgilisiyle herkesin gözüne sokmak istercesine geziyor. Zavallı Sirius'u da düşündüğü yok!"

Lily duyduklarına cidden inanamıyordu. Diana asla insanları böyle kıracak, duygularıyla oynıyacak biri değildi. Sirius'la, Marlene'in onu sevdiğini bile bile öylesine öpüşecek, sonrasında da onu hiçe sayıp başkasıyla çıkmaya başlıyacak biri değildi.

Lily kafasını iki yana salladı. "İkna olmadım." Mary bıkkın bir tavırla Marlene'e sarıldı. "Neye ikna olmadın Lily, hepimiz gözlerimizle gördük diyoruz." "Tamam, yapmış olabilir. Ama mutlaka bir nedeni vardır."

Bu sırada Dorcas sevgilisiyle kol kola gezen Diana'yı gördü. Lily'e işaret etti. "Al bak orda, istersen git sor nedenini!" Alice sakince koluna dokundu. "Belki de olayın iç yüzünü bilmeden bu kadar peşin hükümlerde bulunmamalıyız dostum." "Ne var, biliyor musunuz?" Lily onlara döndü. "Ben konuşucam."

Ayağa kalktı ve hızlı adımlarla Diana'ya doğru yol aldı.

Diana yüzünde sahte bir gülümseyişle pek de merak etmediği hikayeyi anlatan Raymond'ı dinliyordu.

"Eee, ne düşünüyorsun bebeğim?" Diana hazırsız yakalanmıştı. "Hıh?" "Steven'ın iksiri üstüne dökmesi hakkında." Diana anlamış gibi kaşlarını kaldırdı. "Hmmm, kötü olmuş canım yaa." O sırada karşıdan gelmekte olan Lily'i gördü.

"Lily?" Bakışları bir saniye özlemle doldu ama hemen toparladı. Lily ise Raymond'a bakıyordu. "Yalnız kalabilir miyiz?" Raymond kafasını sallayıp Diana'nın yanağını öptü. "Ben ortak salonda olucam."

Raymond gider gitmez Lily Diana'ya döndü. "Neler oluyor D, anlatılanlar doğru mu cidden?" Diana yere baktı. "Ne duyduysan o, ne eksik ne fazla." "Peki neden?"

Diana ona yazın sonunda olanları anlatmak isterdi. Euphemia ile market alışverişine gittiğinde olanları birine söylemek onu cidden rahatlatırdı. Ama yapamazdı. Sirius ile arkadaşlık sınırları içinde kalmayı denemişti ve başarısız olmuştu. En iyisi kendinden nefret etmesini sağlamaktı.

"Çünkü öyle istedim! Üzgündü ve ben de morali düzelsin diye öptüm. Bu nasıl benim suçum oluyor, anlamıyorum!" Lily alaycı bir tavırla güldü. "Yapma D, ona değer verdiğini adım gibi biliyorum! Önceden Marlene yüzünden kaçtığını sanırdım ama onun da umrunda olmafığı aşikar. Napmaya çalışıyorsun, aşık olmak için fazla mükemmel olduğunu göstermeye mi? Yoksa duygularından mı korkuyorsun, bu yüzden mi saçmalıyorsun?" Diana soğuk bir yüzle Lily'e baktı. "Saçmalayan sensin. İnsanların duygularıyla oynayan tek ben değilim Lily, Sev'den daha ne kadar görmemezlikten gelerek kaçıcaksın acaba? Salağa yatmak kolay, değil mi? En azından benim yüzleşecek cesaretim var!"

Lily'nin yüzündeki tiksinmiş ifadeyi gördükçe canı yanıyordu ama yapılacak bir şey yoktu. Varsın nefret etsinler, dedi içindem. Güvende olsunlar da...

Bu sırada Quidditch kaptanı Zeke Campbell geldi. "Diana, Dumbledore seni çağırıyor." Diana Lily'e döndü. "Görüşürüz Lils."

Yürürken garip bir sessizlik hüküm sürüyordu. Sonunda Zeke "Sen iyi misin?" diye sordu. Diana güldü. "Değilim, olmayı hakkettiğimi de sanmıyorum." "Ben sanıyorum." Zeke aniden durdu.

"Birine anlat!" Diana kaşlarını çattı. "Ne?" "Neden yaptığını. Birine söyle! En azından birine sana senin kötü biri olmadığını kanıtlama şansı tanı!" Diana suratına buruk bir tebessüm kondurdu. "Arkadaşlar birbirine güvenmek için yaratılmamışlar mıdır? Ben anlatmadan nedenlerim olabileceğini bilmeleri gerekmez mi? Ya onlara söyleyemiyorsam? Onlar zaten beni tanıyorlar Zeke, benim nasıl biri olduğumu hala bilmiyorlarsa yapabileceğim hiçbir şey yok..."

Sonunda girişe gelmişlerdi. Diana şifreyi söyledi ve tek başına yukarı çıktı. Albus onu bekliyordu.

"Sevgili Diana, hoşgeldin." Diana gülümsedi. "Pek hoş bulmadın." "Biliyorum," dedi elini önemsiz gibi sallarken. "Bay Lupin olanları anlattı. Ben de yanında birine ihtiyaç duyabileceğin düşündüm. Türk kahvesi?" Diana kaşlarını çattı. "Hayır, teşekkür ederim." Albus hıhlayıp kendi kahvesini aldı.

"Bu kadar mı?" diye sordu Diana. "Neden yaptığımı sormayacak mısın?" Albus dudağını büktü. "Eminim kendince sebeplerin vardır. Anlatmak ister misin?" Diana bu sefer cidden güldü. "Belki de sandığım kadar yalnız değilimdir..." "Ona teminat verebilirim işte!"

Karşılıklı şöminenin yanına oturdular. "Ziyaret edildim." diye girdi söze Diana. "Euphemia ile marketten çıkarken ona rastladık." Albus kaşlarını çattı. "Tom mu?" Diana kafasını salladı.

"Okulda bir casusu var Albus. Her şeyi biliyor! Sirius'a karşı hislerim olup olmadığından şüpheleniyordu. Onu ikna edebildiğime emin değilim..." Albus anlayışla kafasını salladın. "Bu yüzden onu öpünce panikledin, onun senin için önemsiz olduğunu kanıtlamalıydın." Diana onayladı. "Onu üzdüğüm için kendimden tiksinizyorum ama yapmak zorundaydım. Onu seviyorum Albus, onu tehlikeye atamam!"

* * * * *

Remus salona girdiğinde oldukça uykusuz gözüken James'i gördü.

"Hala odadan çıkmadı mı?" James bir anda gelen sesle Remus'a döndü. Ardından onu görünce sakinleşti ve kafasını iki yana salladı. "Ağır bir darbe yedi, bir süre kendine geleceğini sanmıyorum." Koltukta doğruldu, bu sayede Remus da oturdu. "Onunla konuştun mu?"

Remus James'in kimden bahsettiğini anlamıştı. "Konuştum, nedenini söylemedi." James kafasını salladı. "Gerçekten ona değer verdiğine inanmıştım." "Ben hala inanıyorum." dedi Remus hızlıca. James elini Remus'un omzuna koydu. "Sen inançlı bir insansın." İki kere vurdu ve ayaklandı.

"Nereye?" diye sordu Remus tek kaşını kaldırırken. "Marlene, iyi mi bakmam gerek. Ben yokken ona göz kulak ol." deyip Sirius'un odasını işaret etti. Remus başıyla onayladı.

Koltuğa uzanırken düşünüyordu. Diana bunu neden yapmıştı? "Sen kötü biri değilsin." diye mırıldandı. "Keşke sana bunu kanıtlayabilsem..."

* * * * *

"Ben iyiyim James, asıl Sirius nasıl?" diye sordu Marlene. "Olabildiğince Marls, çok da mükemmel sayılmaz."

"Yemin ediyorum Dia-" Dorcas yine saydıracakken Marlene onu susturdu. "Alice haklı Dorc, olayın iç yüzünü bilmiyoruz. Diana bizim arkadaşımız, bile isteye bizi kırdığına inanmıyorum." Dorcas histerik bir tavırla güldü. "Ne yani, onu af mı ediyorsun?" "Ben öyle söylemedim," diye cevapladı Marlene sakin bir tavırla. "Ama peşin hükğmlülük de yapmıyacağım. İstediği zaman gelip kendini açıklayabilir, onu dinlerim." "Remus ve sen bazen cidden gereksiz derecede iyi oluyorsunuz Marls.." dedi James. Marlene dudağını büktü. "Belki siz fazla inançsızsınızdır. Madem ona güvenmiyordunuz niye Diana ile arkadaş oldunuz? Dostluk güvene dayanmaz mı?"

"Marlene haklı." dedi kapının yanına dayanmış olan Lily. Gelen sesle herkes ona dönmüştü. "Diana'nın bize söylemediği bir şeyler var. Bizi bilerek kendinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Nedenini öğrenmeliyiz!"

🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce casus kim?

Diğerleri Lily'e katılacak mı? Neler olduğu ortaya çıkacak mı?

En sevdiğiniz çift?
En nefret ettiğiniz çift?

Yorum yapmayı unutmayın! Ne kadar çok yorum, o kadar çabuk yeni bölüm! Sizi seviyorum, hoşçakalın❤️

Ravenclaw'un LanetiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora