4. Savaş Başlıyor

3.5K 270 39
                                    

İlk ders Slytherin'le ortak şekil değiştirmeydi. Diana gerekli kitapları alıp sınıfa doğru yola koyuldu. Vardığında Severus'un yanının boş olduğunu gördü. Oraya geçti. "Selam." Onu yeni fark eden Severus başını ona döndürdü. Oldukça yorgun ve üzgün görünüyordu. Normalden de fazla. "Ah, selam." "Sev, neyin var?" Bir iki kez ufladıktan sonra konuştu. "Sadece Lily'nin o ikisiyle aynı binada olması hoşuma gitmiyor." Diana destek vermek istercesine elini Severus'un omzuna koydu. "Başının çaresine bakabileceğine eminim Sev. Ayrıca eğer içini rahatlatıcaksa Lily'nin onlarla takılmayacağını da adım gibi biliyorum." Diana her ne kadar adını çok iyi bilse de bu konuda yanıldığını çok iyi anlayacaktı.

Biraz bekledikten sonra Minerva sınıfa girdi. Kendisi kısa bir konuşma yaptıktan sonra evcil hayvanları kadehe çevirmeye yarayan büyüyü gösterdi. Herkes denemeye başladı. Çoğu hiçbir şey yapamazken bazıları ise tüylü, kuyruklu ya da kanatlı bardaklar yapmayı başarmışlardı. Severus da kuyruğu olan bardağına bakıp iç çekti. Ardından Diana'ya döndü. "Denemeyecek misin?" Diana gerçekliğe döndü. Aklı hala Tom'daydı. Eline değneğini aldı ve yıllardır tekrarladığı şeyi bir kez daha yaptı. Şimdi bütün sınıf hayranlıkla ona bakıyordu. Oysa bunları umursamayıp önüne döndü. Herkes dikkatlice Minerva'ya baktı ama o da takmıyor gibiydi. Sonra hepsi işine döndü.

Teneffüstelerdi. Lily de yanlarına gelmişti. İşte şimdi üçü de birliktelerdi. "Bizim ilk dersimiz Tılsım'dı. Öğretmen bir şeyler öğretmekten çok ders hakkında genel bilgi verdi. Yani sıkıcıydı." Severus Lily'le olmanın verdiği heyecanla atladı. "Bizim de dersimiz Şekil Değiştirme'di. Profesör McGonagall oldukça zor bir büyü gösterdi. Diana hariç kimse yapamadı." Diana önemsiz göstermek için bir girişimde bulundu. "Hadi ama, oldukça kolay bir büyüydü. Ayrıca Profesör McGonagall'ı iyi dinleyen herkes gayet rahat yapabilirdi." Severus ona inanmayan bakışlar attı. "Dersin yarısında kafan başka yerdeydi, onu duymamıştın bile. Ayrıca Profesör McGonagall bile bunun oldukça zor bir büyü olduğunu bir daha 1. sınıfların müfredatına konmaması gerektiğini söyledi. Gerçi sen büyüyü yapınca o da hiç şaşırmadı. Hatta tepki bile vermedi." Diana rahatsız olduğundan konuyu değiştirmeye çabaladı. Çünkü biliyordu: sorular ancak daha çok soruya sebep olurdu. "Neyse ya, eee binalarınız nasıl?" Önce heyecanla Lily atıldı. "Ben çok sevdim. Trende karşılaştığımız o gıcık çocukları saymazsak herkes çok arkadaş canlısıydı." Severus gıcık kelimesini duyunca sırıttı. "Ben de gayet memnunum. Bu arada Diana, Öğrenci Başkanımız Lucius Malfoy seni sordu." Diana'nın istemeden yüzü düştü, bakışları donuklaştı. Malfoy ailesini iyi bilirdi ve çok da iyi bir geçmişleri olduğu söylenemezdi. "Öyle mi, tam olarak ne dedi peki?" "Babası ona küçükken bir hikaye mi ne anlatmış, orada da Diana adında bir kız varmış. Garip olan tarafı ise babasının tamamen seni tarif etmiş olması." Bir şiir okuyormuş edasıyla kendini dikleştirip bir elini göğüsüne koydu. "Kuzguni renk uzun saçlar, sinsi bir edayla parıldayan bir çift kahverengi göz. Esmere kaçan fakat soluk bir teni vardı. Duruşundan bile asaleti ve gücü okunurdu." Diana sırıttı. Düşmanlarının onu böyle tarif etmesi hoşuna gitmişti. "Ailemizde bir tane daha Diana vardı. Zaten ona çok benzediğim için bana bu ismi vermişler." diye bir yalan uyduruverdi. Severus ve Lily inanmış gibilerdi. "Peki sen binanı sevdin mi?" "Hem de nasıl.."

Diana o gün boyunca diğer derslere derslere de girdi. Aralarda da hep Lily ve Severus ile beraberdi. Neyse ki bugün Gryffindor'larla da ortak dersleri vardı. İksir dersi gelince Lily ile beraber sınıfa geçip yan yana oturdular.

"Bir şey sormam gerek Diana, bizden sakladığın bir şeyler mi var? Yani ne diye sormuyorum sadece eğer bir sırrın varsa rahatsız etmemek için bir daha üstelemem. Fakat bana istediğin zaman anlatabilirsin, seni dinlerim." Diana gülümsedi. "Aslında evet, bir sırrım var. Zamanı gelince de anlatıcam. Fakat Lils, şimdilik bunu bozmak istemiyorum. Lütfen beni anla." Lily iç çekti. "Peki."

İksir hocaları içeriye girince dikkatlerine ona verdiler. Ders hakkında temel bilgileri öğrencilerle paylaştıktan sonra onlardan basit bir Saçı Havaya Dikme İksiri yapmalarını istedi. İksiri hazırlarken gözleri sürekli istemsizce arka çarpraz masalarında oturan ve onlara doğru bakan Sirius, James ikilisine kayıyordu. Hatta Diana neden hala onların adını hatırladığını da bilmiyordu.

Lily'nin de bunu fark ettiği ve rahatsız olduğu her halinden belliydi. "Sence ne istiyorlar?" Diana umutsuzca başını iki yana salladı. "Hiçbir fikrim yok."

İksirin bitmesine yakın Sirius ayağa kalktı ve eline aldığı sıçan kuyruklarıyla onlara doğru geldi. "Sizinki bitmiştir diye getirdim." Diana önlerindeki içi dolu kaseyi işaret etti. "Aslına bakarsan hiç ihtiyacımız yok." Sirius yüzüne çapkın bir sırıtış yerleştirdi. "Biliyorum ama seninle konuşmak için bir bahane bulmalıydım." Belki şu sınıfın içindeki tüm kızlar bu gülümsemeye ve bu laflara eriyebilirdi. Fakat Diana kesinlikle onlardan biri değildi.

Derin bir nefes alıp kendisini sakinleştirdikten sonra konuşmaya başladı. "Bak ben, teşekkür ederim. Onurum okşandı, cidden. Ama.. Anlarsın ya, ben senin gibilerle çıkmam." Sirius kaşlarını çattı. "Benim gibilerle derken?" Diana bir uf çekti. "Bilirsin işte.. Yakışıklı ve yetenekli olduğu için kendini bir halt zanneden ben merkezli kişilerle." İşte şimdi Sirius gerçek anlamda karizmasından ödün vermişti. Diana'ya dünyanın en inanılmaz şeyini söylemiş gibi bakıyordu. Gözleri irileşmiş, ağzı hafif aralanmış ve yanakları şişmişti. Şu ana yakışıklı olmaktan çok uzakta daha çok bir balığı andırıyordu. Diana birkaç dakika önce Sirius'a hayran hayran bakan kız grubunun da aynı halde olduğunu görünce sırıttı. Eline aldığı şişenin içerisine biraz iksir koyduktan sonra ayağa kalkıp Sirius'un yanına gitti. Ağzının aralık olmasını kullanarak ona iksiri içirdi ve Sirius tükürmeye çalışınca da eliyle ağzını kapattı. Birkaç saniye sonra herkes iksirin ne işe yardığını anladı. Şimdi Sirius'un saçları adeta yıldırım çarpmışçasına havaya dikilmişti. "Bay Black, siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz! Ben söylemeden iksiri içebileceğinizi düşündüren de ne?!" Sirius kendisini savunmak için ağzını açtı fakat öğretmen konuşmasına izin vermedi. "Bu laubali hareketinizin sonucu olarak Gryffindor'dan 5 puan eksiltiyorum. Umarım bu size bir ders verir Bay Black." Şimdi bütün Gryffindorlar sinirle Diana'yı süzüyordu. Sirius hariç. Oysa sinsi bir sırıtış yerleştirdi suratına. Şimdi yakışıklı olduğu kadar ürkütücü de görünüyordu. "Bunu sen istedin Reynolds.." Diana'ya iyice yaklaştı ve kulağına fısıldadı. "Savaş başlasın." Sirius gideceği sırada Diana kolundan yakaladı. "Bu kadar kolay değil Black. Savaşıcaksam ne için olduğunu bilmek isterim." Sirius düşünürmüş gibi yaptı. "Sen kazanırsan benden istediğin şeyi yapmamı isteyebilirsin. Sınırlandırma yok. Ayrıca biri pes edene kadar da bu savaş bitmeyecek." "Peki sen kazanırsan?" Sirius yine çapkın ifadesini takındı.

"Seni kazanıcam."

Ravenclaw'un LanetiWhere stories live. Discover now