22. Black Malikanesi

2.4K 204 21
                                    

Maç başlamıştı. Finaller İrlanda ve İngiltere takımlarının arasında yapılıyordu. Maç oldukça çekişmeli gidiyordu. İrlanda 110 - 90 İngiltere'ydi durum. Tesadüfen maça gelmiş olan Lily'le de karşılaşmışlardı. Şimdi hep beraber oturup heyecanla maçı izliyorlardı.

James Diana'nın kulağına eğildi. "1 Galleon'una bahse girerim, İrlanda'nın Kovalayıcısı İngiltere'nin kovalayıvılarının arasına sıkışıp son anda aşağı uçarak soldaki potaya bir sayı yapacak." Diana güldü. "Bahsini görüyorum Potter." Sonra eliyle İngiltere'nin vurucusunu işaret etti. "Görüyor musun? İrlanda'nın kovalayıcısı öyle bir pozisyonda duruyor ki vurucu onu görebiliyor ama kendi oyuncusunu göremiyor. Son anda kaçarak kendi kovalayıcısını vurmasını sağlayıp orta direkten gol atıcak."

Gerçekten de tam olarak dediği gibi oldu. Diana gülüp avcunu açtı. James de hararetli bir şekilde cebinden parayı çıkarıp Diana'nın eline koydu.

O sırada bir anda hava karardı ve gök gürledi. Diana'nın kaşları çatıldı. Sonra havada yeşil bir kuru kafa oluştu; ağzından bir yılan çıkıyordu. Kalabalıktan çığlıklar yükselmeye başladı, etraf hareketlenmişti. Diana'nın gözleri büyüdü. "Buradan çıkmamız gerek!"

Ayağa kalktı ve stadyumun en kenarına doğru koştu. Diğerleri de ardından geldiler. "Neler oluyor?" diye sordu Lily endişeyle. "Bu onun işareti," Herkes Sirius'a döndü. "Voldemort'un..." Diana onlara baktı. "Ardımdan atlayın." Şaşırmalarına fırsat vermeden kenardan atladı. Arkadaşları da atlamışlardı. Yere çakılmalarına yakın yavaşlatma büyüsü yaptı.

Diana hızlı adımlarla yürüyor, kalabalıktan olabildiğince uzaklaşmaya çalışıyordu. Duyduğu sesler pek hayra alamet değildi ama şu an savaşamazdı. "Nereye gidiyoruz?" diye sordu Peter korkuyla. "Beni takip edin."

Diana, şu an orada duramayacakları kadar saklanmaları gerektiğini de biliyordu. İçinden bir ses Tom'un onu aradığını söylüyordu. Ve gidebilecekleri tek bir yer olduğunun da farkındaydı.

Kalabalıktan bayağı uzaklaşmışlardı ki Sirius kolunu tuttu. "Tamam Reynolds, yeterince uzaklaştık. Artık durabiliriz." Diana kafasını iki yana salladı. "Ben duramam, beni bulmamaları gerek. Seni yanımda görmüş olma ihtimalleri olduğundan sen de duramazsın Black." "Ama anla-" "Sorgulama," James Diana'ya kaçamak bir bakış attı. "Sadece, ona güven." Diana James'e minettar bir bakış attı. "Hadi, gidelim."

Varmalarına çok az kalmıştı. Diana Sirius'un fark etmeye başladığını anlıyordu. Zaten fark etmemesi için salak olması gerekirdi. "Bir dakika, bir dakika! Biz düşündüğüm yere mi gidiyoruz?" Diana oldukça kısık bir sesle onu onayladı. "Anlamıyorum nası-" "Şşş," diye lafını kesti. "Soru sormak yok!"

Kapıya varınca Diana Sirius'a döndü. "İçeriye girince sana garip gelecek olaylara şahit olucaksın. Ama bunlar hakkında sorular soramazsın." Sirius isyan etti. "Merlin aşkına, sen öncelikle bana evimin nerede olduğunu nasıl bilebildiğini açıklar mısın?!" Lily Sirius'a döndü. "Bu senin evin mi?" "Evet, onun evi. Bizim de gidebileceğimiz başka bir yer yok. O yüzden hepinize söylüyorum: Soru sormak yok! Lütfen bana güvenin. Ayrıca girmeden Lily sorununu da çözmek zorundayız." "Ne sorunu?" diye sordu Lily. "Şey," dedi Sirius, utançla saçını karıştırırken. "Benim ailem biraz fazla- ırkçı ya..." Lily'nin gözleri doldu. "Beni eve almazlar mı?" "Seni şuracıkta öldürmeyeceklerine bile emin olamayız Lil..." Lily anlayışla başını salladı. "O zaman bensiz girin."

"Saçmalama!" diye çıkıştı James. "Seni almadan ölsem o eve girmem Evans." "Sakin olun, dramatize etmeye gerek yok. Sadece farklı bir aileden geldiğini söyliyeceğiz, o kadar." Lily Diana'ya döndü. "Hangi aile?" "Bilemiyorum," diye itiraf etti Diana. "Kızılsın, o yüzden Prewett ya da Weasley diyebiliriz sanırım. Gerçi Weasley'leri de sevmezler. Ama Prewett'ların senin yaşıtın bir kızları olmadığını biliyor olabilirler. Weasley olsun."

Ravenclaw'un LanetiWhere stories live. Discover now