☼BÖLÜM 37☼

9.3K 396 131
                                    

ARKADAŞLAR BU YENİ 37. BÖLÜM... BİLDİĞİNİZ GİBİ ESKİ 37-38. BÖLÜMLERİ SİLDİM. İSTERSENİZ 36. BÖLÜMÜ TEKRAR OKUYUP, BU BÖLÜMÜ OKUYUN. YORUM VE VOTE DE UMARIM BULUNURSUNUZ.

MEDYA DEFNE!

KEYİFLİ OKUMALAR!

"Neymiş? Ne yazıyor?" deyince, şaşkınlıkla açılan gözlerimi Şara'ya çevirdim.

"Hiç. Hiçbir şey yazmıyor" dedim. Dediğim şeye inanmasını zaten beklemiyordum.

"Nasıl hiç bir şey yazmıyor? Bembeyaz oldun Azra!" diyerek sesini yükseltti.

"Yok. Yok bir şey. Hadi kalk yukarı çıkalım" deyip, ayaklandım.

"Azra söyler misin? Neyin var?"

"Gerçekten bir şeyim yok. Hadi bizimkilere bakalım"         

"İyi öyle olsun o zaman" deyip, çantasını koluna taktı. Tedirgin bir şekilde gülümseyip, onunla beraber kantinin çıkışına doğru yürümeye başladım. Elimde tutuğum kağıdı cebime sıkıştırıp, derin bir nefes aldım.

*****

"Şu okul işini abime söyledim"

"Azra sana diyorum" diye sesini yükseltince, mektubu kimin gönderdiğini düşünmeyi kesip Şara'ya döndüm.

"Ne? Ne oldu?" diye sordum. Pusat ve Çağan kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Çağan derin bir nefes alıp,

"Bir şey mi oldu? Neden bu kadar dalgınsın" diye sordu. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp,

"Hayır, bir şey olmadı" deyip, iyice arkama yaslandım. Şara Çağan'ın yanından kalkıp,

"Şu mek-" derken, elimle susmasını belirttim ama Çağan beni rahatlıkla görmüştü.

"Neden susturuyorsun? Söyle Şara" diye sesini yükseltti.

"Ya okul işi ne oldu? Nasıl oluyormuş?" diye konuyu dağıtmaya başladım. Şara kafasını sallayıp,

"Kendi oturduğun bölgelerde ki, istediğin herhangi bir liseye gidip açık öğretime kayıt olmak istediğini söylüyormuşsun. Birkaç belge falan hazırlıyorlarmış sonra da bankaya gidip, açık öğretim için para yatırıyormuşsun. Hafta sonları da derslerin oluyormuş. Meslek okuyacaksan yüz yüze eğitimde de sınav oluyormuşsun. Onun haricinde de, yılda üç kez açık öğretim sınavların oluyormuş" deyip, çantasını kurcalamaya başladı.

"Hah. Bak bu seneye kayıt yaptırabileceğin tarihler" deyip, kağıdı elime tutuşturdu. Gülümseyip, teşekkür ettikten sonra, kağıdı katlayıp cebime koydum. Pusat telefonunu çıkarmış, birkaç şeye bakıyordu.

"Saat kaç oldu?" diye sordum. Kafasını kaldırmadan,

"Dokuz" dedi. Kollarımı birbirine bağlayıp, sıkıntılı bir nefes verdim. Şara yanıma gelip, koltuğun kenarı oturdu ve Pusat'la konuşma çabalarına girmeye başladı.

"Sen neler yapıyorsun Pusat?" diye sordu. Pusat kafasını kaldırıp, Şara'ya baktıktan sonra,

"Hiçbir şey yapmıyorum. Bazı şeyleri hatırlamaya ve hayatıma devam etmeye çalışıyorum" diye imalı bir yanıt verdi. Şara gülümseyip,

"Çalışmıyor musun? Yada ne bileyim okul falan yok mu?"

"Hayır, ikisi de yok. Kenan amcamla babamın bir şirketi var oradan para geliyor" deyip, kafasını tekrar telefonuna çevirdi. Şara gülümseyip,

"Aa ne güzel! Babanda senin kadar yakışıklı mı?" diye bir soru sorunca, Pusat telefonu cebine koyup,

"Amcamla babam vefat etti" deyip, ayaklandı ve bana bakarak konuşmasına devam etti "Yakışıklıydı herhalde, fotoğraflardan öyle hatırlıyorum" deyip, kapıya doğru yöneldi. Bu erkekler kızlardan daha çok tavır yapıyor gerçekten!

SERSERİNİN CENNETİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now