☼BÖLÜM 7☼

11.1K 400 61
                                    

MEDYA ÇAĞAN!

KEYİFLİ OKUMALAR

Beş dakikadır aynı yerdeydim. Arkasına bile bakmadan gitmişti. O kadar iğrenç hissettirmişti ki bana, tıpkı eski günlerde ki gibi. Eski Azra gibi. Hiçbir şey yapmamıştım ki ben. Kapıya atmıştı beni. Bir bok olduğumu söylemişti. Neden ona bu kadar iyiydim ki? Eski Azra olmayacaktım. Kötü olup, kalp kıracaktım hani? Sırf aptal bir benzerlik yüzünden mi yumuşadı kalbim? Hiç bir insan iyiliği hak etmiyordu. Peki ben bu dangalağa neden bu kadar iyiydim?

Kapı açıldığında kafamı çevirdim. Elinde tuttuğu çantamı yanıma atıp yukarı çıktı. Ben bunu tamamen unutmuştum. Eve gitmek için ayaklandım. O iğrenç adamın yüzüne her ne kadar görmek istemesem de, kimseye birşey çaktıramazdım. Umarım bunu başarabilirdim.

Yoldan bir taksi çevirip bindim. Adresi söyleyip yolu izlemeye başladım. Bu hayat o kadar zordu ki. O kadar çaresiz ve biçare hissediyordum ki kendimi. Bir boşluktaydım, onsuz bir boşlukta. Kurtulmaya çalıştıkça daha bir kayboluyordum. Gitmeye çalıştıkça aynı yerde sayıyordum. Neden?

Ücreti ödeyip taksiden indim. İyi olmalıydım. En azından öyleymiş gibi davranmalıydım.

Kapıyı çalıp, derin bir nefes alıp üzerimi düzelttim. Hizmetçi kapıyı açtığında, gözüme takılan ilk şey o şerefsizin iğrenç bakışlarıydı. Bana pis pis sırıtıyordu. Bu sinirlerimi daha çok bozmuştu. Bana saldırdığı o koltukta, Neslihan Teyze bana sevecenlikle bakıyordu. Bu benim kendimi kötü hissetmem için yeterliydi. Donup kalmış, bir Neslihan Teyze'ye bir de o şerefsize bakıyordum.

Eren yanıma gelmiş bir şeyler soruyordu ama onu anlayamıyordum. Kafamı yavaşça çevirip Eren'i anlamaya çalıştım.

"Azra iyi misin sen?" diye sorunca, dayanamayıp ağlamaya başladım.

"Azra neyin var? Ağlama" deyip, kollarını bana doladı. Onu ittirmeye çalıştım.

"Bırak Eren. Lanet olsun rahat bırak" deyip, daha bir kuvvetli ittirdim.

"Kendine gel Azra. Lütfen" dedi. Hafif sesini yükselterek. Birden gülmeye başladım. Neslihan Teyze, Defne, Ulaş ayağa kalkmış bana doğru gelmeye başlamışlardı.

"İyiyim. Çok iyiyim" dedim. Gülmeye devam ediyordum. Eren yüzüme bir tokat attığında, tekrar ağlamaya başladım.

"Bıktım artık. Lanet olsun bıktım. Bu hayattan bıktım. Hep ağlayıp, hiç bir zaman gülememekten bıktım. Pusat olmadan nefes almaktan bıktım. O şimdi burada olmalıydı. Burada tam burada yanımda. O sarılmalıydı bana o" deyip, etrafı dağıtmaya başladım. Deli gibi etrafta dolanıyor ve bir şeyler alıp yere atıyordum. Hem ağlıyor hem bağırıyordum.

"Azra sakin ol"

"Eren durdur onu"

"Kızım ne oldu. Ne olur sakin ol" bu seslere aldırmadan dağıtmaya devam ediyordum. Murat şerefsizin yanına gelip, onun üzerine bir şeyler atmaya başladım. Kendimi durduramıyordum. Sakin olamıyordum. Yerinden kalkıp, elimi tutmaya çalıştı. Sert bir şekilde ittirdim.

"Kızım ne yapıyorsun?" Bir de kızım diyordu. Bir insan hiç mi utanmazdı? Kafasında açtığım yarayı nasıl açıklamıştı kim bilir.

"Kızım ha? O iğrenç ağızını kapat. Pislik herif. Bütün erkeklerden nefret ediyorum nefret!" Evet, Pusat hariç bütün erkeklerden nefret ediyordum.

"Azra kendine gel" Eren yanıma koşup, beni tutmaya çalıştı. Onu ittirip yukarı çıktım. Banyoya girip kapıyı kilitledim. Dolapları yerle bir etmiş olsamda, sonunda makas bulabilmiştim. Aynaya baktığım da, ağlamaktan gözleri şişmiş bir maymun gördüm. Mavi saçlı bir Maymun. Saçları olan bir Maymun.

SERSERİNİN CENNETİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin