☼BÖLÜM 5☼

12.4K 434 51
                                    

Kendimi nasıl harap ediyorum biliyor musun? Seni ne kadar çok özledim görmüyor musun? Ben sana bu kadar yakınken sen bana o kadar uzaksın. Dinmiyor hasretim. Çare olmuyor kimse. Biliyorum benim tek çarem sensin. Ama sen yoksun ne yapacağım? Söyle ne olur. Ben sensiz ne yapacağım? Boğuluyorum. Kurtaramıyor senden başka kimse. İçime işlemişsin ne yaparsam yapayım silinmiyorsun.

Sen benim baş karakterimdin Pusat. Sen ölemezdin! Bizim hikayemiz böyle bitemezdi anlıyor musun? O kadar çok acı çekmiştim ki sonunda mutlu olmalıydık. Ama sen ne yaptın? Beni bu boktan hayatla baş başa bıraktın. Senin nefesin olmayan bu havayı soluyorum. Düşünsene senin bu havada artık nefesin yok. Bu nasıl bir yokluk biliyor musun? Bilmiyorsun seni bencil herif!

En acısı da ne biliyor musun? Gelemeyeceğini biliyorum. Hani başka bir şehir yada ülkede olsan, hatta dünyanın bir ucunda bile olsan, ama nefes aldığını bilerek yaşasam o zaman ümitle beklerdim. Ümidim bile yok benim. Çok yoruldum ben. Bak yine ağlıyorum. Rimelim yine akıyor ve yine maymuna benziyorum. Kızma bana kızma. Sana çok benzediği için gittim yemin ederim. Eğer sana benzemeseydi umrumda olmazdı.

Ama sanki Pusat, sanki sen ondaymışsın gibi hissettim. Sanki sen oymuşsunda beni çağırıyormuşsun gibi. Biliyorum o değildin, ama en azından denedim. Sanki sen oymuşsun gibi ona sarılmak istedim. Onu öpmek istedim. Böyle canıma katmak istedim onu. Canıma katıp hiç çıkartmamak. Kimsenin bulamayacağı bir yere saklamak istedim. Sadece benim dokunabileceğim. Hasretimi onda gidermek istedim ben. Ama o sadece 'Defolabilirsin' dedi. Bu canımı çok acıttı. Acımaması gerekirdi biliyorum. Ama acıdı işte sızım sızım sızladı kalbim.

*****

İçimde olanları sonunda kağıda dökebilmiştim. Kendimi direk eve atmış ve iki gün boyunca evden çıkmamıştım. Kafamı toplamam gerekiyordu. Defne’nin üvey babası olduğunu öğrendiğim Murat Bey gelmiş ve düğün için hazırlıklar yapmıştık. Kafamı dağıtmam için bu düğün hazırlıkları gerçekten iyi olmuştu. Aksi takdirde rezilliğim aklıma gelir ve kendime zarar verebilirdim. Evet bunu yapardım.

"Azra yemek yiyoruz" Defne'nin sesini duyduğum da, defteri kapatıp çantama attım.

Odadan çıkıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendime çeki düzen verip aşağıya indim. Akan rimelleri her ne kadar temizleyebilsem de, gözlerimin şişliği gitmiyordu. Bir de baş ağrılarım. Herkes masaya geçmiş, yemeğe başlamıştı. Murat Bey yine bana sevecenlikle bakıyordu. Bu adamı bir yerden tanıyor gibiydim ama henüz tam olarak hatırlayamamıştım.

"Kusura bakmayın geciktim. Afiyet olsun" deyip masada ki yerime geçtim.

"Sorun değil canım. Senin ateşin mi var? Yanakların kızarmış" Neslihan Teyze’ye zoraki bir şekilde gülümsedim.

“Hayır iyiyim ben” dedim. Ellerimi yanaklarıma koydum ama hiçbir şey anlayamadım. Ulaş elini yanağıma koyup,

“Var biraz sanki. Baksana anne” dedi. Neslihan Teyze yerinden kalkıp yanıma geldi. Ellerini bir anlıma bir de yanaklarıma koydu.

“Evet Azra ateşin var. Yemeğini yiyip yukarı çık sana ilaç getireceğim”

“Hayır birazdan düşer. Gerek yok gerçekten”

“Olur mu öyle şey canım” deyip Defne’ye baktı “Sinemaya da başka zaman gideriz” dedi.

“Hayır hayır. Programınızı benim için iptal etmeyin gidin lütfen. İlaç alır yatarım bir şeyim kalmaz. Beni merak etmeyin” deyip sofradan kalktım.

“Saçmalama Azra. Eren bana çok kızar seni yalnız bıraktığım için” dedi. Elimi boş ver anlamında salladım.

“Lütfen gidin siz” deyip duvarda ki saate baktım “Saat 7 olmuş geç kalmayın”

SERSERİNİN CENNETİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now