☼BÖLÜM 18☼

9.2K 372 61
                                    

"Yalan söylüyor değil mi?" dedim Eren'e bakarak. "Yalan söylediğini söyle bana! Sırf canımı yakmak için uydurdu değil mi? Eren konuşsana! Sen bana bu kötülüğü nasıl yapabildin? Benim senden başka kimim vardı? En güvendiğim en sevdiğim tek kişiydin! Sen bunları yapıyorsan diğerleri kim bilir neler yapar bana!"

"Azra ben çok üzgünüm" dedi kafasını yere eğerek. Bir iki adım uzaklaştım.

"Üzgün müsün? Üzgün olsaydın bunca zaman saklamazdın. Ben Pusat diye sayıklarken, onun hayaliyle yaşarken sen bana bunu nasıl yapabildin? Ben onun acısını çekmeyi bile seviyordum! Sırf o var diye..."

"İki aya evlenecek" dedi Eren. Başını yerden kaldırmadan sadece beni dinliyordu. Ne soğuğa ne de bizi izleyen insanlara aldırıyordum. Ha bir ay ha iki ay ne fark ederdi? O başkasını seviyordu. Beni ssevdiğim adam başkasını seviyordu...

"Ben şimdi ne yapacağım ha? Daha önceden demeniz gerekiyordu! Ben şimdi ne yapacağım? Ben seni nasıl affedeceğim? Lanet olsun Eren ben ne yapacağım? Nasıl çıkacağım karşısına? Nasıl tanıtacağım kendimi? Ne diyeceğim ne! Bana deli gözüyle bakacak. En acısı ne biliyor musun? Her zaman sevgi dolu olan bakışları bomboş olacak!" dedim ağlayarak.

"Onu suçlamayı kes Azra. O senin iyiliğini istedi sadece" Defne'ye kısa bir bakış attım. Histerik bir kahkaha atarak,

"Benim iyiliğim de kötülüğüm de Pusat'tı. Ben size dedim! Benim ilacım, benim şifam o dedim. Delirdim lan delirdim! İki sene bir odada tıkılı kaldım ben! Bu ne demek biliyor musunuz? Ömrümden iki yılım çalındı benim!" diye bağırdım.

O yaşıyordu ve benim aşırı derecede mutlu olmam gerekiyordu. Neden buruktu benim mutluluğum? Onlar yüzünden! Üç senem onsuz tükendi gitti!

O artık benim değil! O artık başkasını seviyor... Başkasına gülüyor ve başkasını öpüyor. Başkasına sıkıca sarılıp onun kokusunu istiyor. Onun ellerini tutuyor, onunla yemek yiyor! Bana dediği her cümleyi şimdi ona söylüyor!

Bu nasıl bir acıydı böyle! İçim yanıyordu. Onu başkasıyla düşünmek bile canımı acıtıyordu.

"Azra" dedi Eren yanıma yaklaşarak. Elimle durmasını işaret ettim.

"Beni affet Azra. Senin hastanede kalman gerekiyordu. Eğer sana bunu söyleseydim sen hiçbir zaman iyileşemeyecektin. Yemin ederim sadece seni düşünerek sustum. Geldiğinde söyleyecektim ama bu evlilik olayını duydum ve yine sustum"

"Susmasaydın Eren! Söyleseydin. Neden söylemedin? İyiliğim içinmiş! Düşünmeseydin" kollarımı gösterdim. "Bak bunlara! Ben bunları neden yaptım sence? Siz beni yargılayın diye mi? Asla! Sandım ki onun acısından daha büyük bir acı yaşarsam iyileşirim! Sorun neydi biliyor musun? Hiçbir acı onun acısından derin değildi!" Eren gözünden akan bir damla yaşı sildi. Onu ilk defa böyle gördüğümü itiraf etmeliyim.

"Azra" dedi sesi titreyerek. "İzin ver iyileşmene yardım edeyim"

"Asla! Sana asla güvenmeyeceğim" dedim bağırarak.

"Öyle deme ne olur" dedi çaresizce.

"Nasıl güvenebilirim ki? Artık nasıl güvenebilirim söyle! Sen güvenebilir miydin? Sen bir daha yaslanır mıydın bana? Defne'nin dediklerine bak! Sevdiğin kadının dediklerine bak! Paranızı yemekten başka ne bok yemişim ben"

"Onu duyma bile Azra. Bitti! Defne'de bitti" dedi kükreyerek.

"Ne! Ne demek bitti! Ne diyorsun sen Eren! Bu kız için mi?" dedi bağırarak. Eren ona aldırış etmeden bana baktı. Kafamı hayır anlamında salladım.

SERSERİNİN CENNETİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now