☼BÖLÜM 17☼

8.2K 404 94
                                    

YENİ BÖLÜM! YORUM MUTLAKA YAPINNNNNNN...

Eski bulunduğum yere doğru yürümeye başladım. Eren'in artık gerçekleri söylemesi gerekiyordu. Fazlasıyla sıkılmıştım bu oyundan. Bu kağıtları bana gönderen kişi böyle oyunlar oynamak yerine, bana her şeyi doğruca anlatsa olmaz mıydı yani?

Telefonu elime alıp Eren'i aramaya başladım.

"Alo"

"Defne Eren'i ver bana hemen"

"Duşa girdi o. Bana söyle"

"Duştan çıkınca ikiniz beraber eve yakın olan sahile gelin sizi bekliyorum"

"Bu havada ne sahili iyice saçmalıyorsun Azra"

"Sana buraya gelmenizi söyledim!" diye bağırıp telefonu kapattım. Saçmalayan hep ben oluyordum. Alemin bitek delisi de bendim zaten. Kandırılan, oyunlar oynanan hep ezilende bendim! Sürekli ezilmekten, itilmekten yorulmuştum artık.

Mutlu olmak bu kadar mı zordu benim hayatımda? Gerçekten hiç mi hak etmiyordum?

"Azra!" diye bir ses duyduğumda, kafamı çevirdim. Gelen Çağan'dan başkası değildi. Elinde bulunan hırkayı bana doğru uzattı. Bir hırkaya bir de ona baktım.

"Neden buradasın?" diye sordum. Hava artık kararmıştı. Omzunu silkip denize baktı.

"Asıl sen neden hala buradasın?" Gözlerimi yüzüne çevirdim. Ona her baktığımda içim gidiyordu. Pusat'a o kadar çok benziyordu ki!

"Eren ve Defne'yi bekliyorum" dedim.

"Neden eve gitmek yerine burada bu soğukta bekliyorsun?"

"Çağan sana hesap vermek zorunda değilim" deyip hırkayı alıp giydim.

"Bana neden böyle davranıyorsun?"

"Bilmiyorum" dedim sabırsızca. Sabırsızlanıyordum çünkü artık gerçekleri öğrenecektim.

"Neyi biliyorsun ki zaten" dedi gözlerini bana çevirerek.

"Neyi bilmediğimi düşünüyorsun?"

"Birçok şeyi bilmediğini düşünüyorum ve birçok konu hakkında yanıldığını" dedi. Gözlerini üzerimde gezdirip ardından tekrar denize baktı.

"Doğru. Üç sene boyunca, aslında hiç bir şey bilmediğimi anladım. Eğer şu aptal zarflar olmasaydı hayatımı yalanlarla devam ettirecektim yada doğru bildiğim bir şeylerle. Sorun şu ki, neleri doğru bildiğimi sanıp aslında bilmediğimi bile bilmiyorum. Tek bir şey biliyorum bu kurduğum cümleyi anlamadın" dedim hafif sırıtarak. Gözlerini bana çevirip şaşkınca baktı.

"Kurduğun cümleyi anlamadığımı düşündüğüne göre, kurduğun cümlenin ne kadar saçma ve karışık olduğunu da anlamışsındır" dedi. Kaşlarımı kaldırdım.

"Bazen" dedi ve sustu.

"Bazen?" dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Boş ver" dedi elini sallayarak. Omzumu silktim. Şuan da merak ettiğim daha önemli bir konu vardı.

"Tuvalete giriyorum ve tuvalette bile seni düşünüyorum" dedi. Ona iğrenç bir şekilde baktım. Neden bahsediyordu bu?

"Sonra tuvaletten çıkınca aklıma bir soru takılıyor" deyip tekrar sustu. Devam etmesini bekledim. Bedenini ve gözlerini bana çevirdi.

"Seni düşündüğüm için işeyip işemediğimi bile unutuyorum" Ona ciddi misin der gibi baktım.

"İnanılmazsın" dedim göz devirerek.

SERSERİNİN CENNETİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now