☼BÖLÜM 40☼

6.3K 271 107
                                    

BÖLÜM BAYA GECİKTİ BUNUN NEDENİ PC BOZULDU VE BENDE ARTIK DAYANAMAYARAK TABLETTEN YAZMAYA ÇALIŞTIM. GERÇEKTEN ÜZGÜNÜM. UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ.

AYRICA FACEBOOK'DA SAYFA AÇILDI. "Serserinin Cenneti- Şüheda Şahin" diye. LÜTFEN DESTEK OLUN.

KEYIFLI OKUMALAR!

"Sen korkuyorsun! Cesaret edemiyorsun. Benim aşkım seninle ölmeyi göze alacak kadar büyük" deyip, derin bir nefes aldım ve devam ettim "Sen beni hatırladığını mı zannediyorsun? Yalan! Yemin ederim yalan" deyip, uçurumu gösterdim. "Korkuyor musun? Ben bu korktuğun uçurumun kenarında tam üç sene geçirdim. Sensizlik bana ölüyormuş gibi hissettirdiği her an, uçuruma bir adım,  bir adım daha yaklaştım. Ama ben öleceğimi bildiğim halde hiç bir zaman adımları aksatmadım, geriye bakmadım. Senin yokluğun, çaresizliğim, günahlarım beni korkutmadı" deyip, bir damla yaşı sildim.

"Azra" derken, lafını keserek tekrar konuşmaya girdim. Sakin, sakin konuşacak ve bazı şeyleri yola koymaya uğraşacaktım.

"Mesele sadece Çağan değil ki Pusat. O bizim aramıza girmedi ki... Senin bana yaşattığın o muhteşem acıları bir nebzede olsa dindirmeye çalıştı. Baktı ki sen bencillikte sınır tanımıyorsun, beni üzüyorsun, bu sefer benim için savaşmaya başladı. O sadece vefalı bir arkadaş oldu bana, ama devamında yine senin yaptıkların yüzünden düşman oldu sana! Kim sevdiğine zarar veren bir insanı gidip anlından öperdi ki? Kimse"

"O vefalı bir arkadaş değil o sana aşık"

"Anlamıyorsun! Bak Pusat artık birşeylerin farkına var. Benimle evlenmek mi istiyorsun? Bunu iyice bir düşün. Çünkü ne sen eski Pusat'sın, ne de duyguların eski Pusat'ın duyguları. Karşında sana deli olan bir kadın var. Güçlü gözükmeye çalışıp, hiçbir zaman güçlü olamayan bir kadın var"

"Sen güçlüsün ama ben bilemiyorum... Sana ihtiyacım var. Beraber iyileşebilmek için sana ihtiyacım var. Eline, tenine, kokuna... Sen şimdi bana kavuşmuşken beni itiyorsun bu çok kötü çünkü biliyorum beni itmenin nedeni de benim" deyip, ellerimi avucuna aldı. "Ben bencil değilim, çünkü her erkek bencildir. Zaman iste sana senelerce zaman veririm ama gitme. Hayatıma sensiz devam edebileceğime inanmıyorum" dediğinde, küçük bir gülümseme yerleşti yüzüme. Bu mutluluktan değildi, sadece bir şeyi hatırlatmıştı. Hatırlattığı şeyde haklı çıkmamdan kaynaklanan bir gülümsemeydi.

"Ne oldu?" diye sordu.

"Beni koyduğun gün, benimde sana ihtiyacım vardı. Bende sana demiştim seni nasıl bırakırım diye... Ama sen ısrarla kovmuştun beni" deyip, ellerimi ellerinden çektim. Kırgındım, kızgındım...

Benim duygularımı hiç bir zaman önemsememişti. O kötü bir adamdı ama ona rağmen hala ısrarla vazgeçmiyordum ondan.

"Ben her zaman duygularımla hareket ettim. Mantığımı kullanacak kadar akıllı değildim. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum ama ben kötü biri değilim, bu yüzden Çağan'ı sen geldin diye hemen bırakıp gidemem. Demek istediğim en azından bir süre, o iyileşene kadar onun yanında olacağım" dediğimde, birkaç saniye gözünü kapatıp arabayı çalıştırdı ve geri geri gitmeye başladı.

Yol boyunca tek bir kelime dahi etmedi. O konuşmadığı için bende konuşmayı reddettim.

Ama tuhaftı. Tuhaf hissettiriyordu. Telefonum çaldı,  arayan Eren'di. Ekranı kaydırıp telefonu açtım.

"Efendim Eren"

"Ben Çilek ve Çağan'ı hastaneden çıkardım benim eve götürüyorum"

"Erken değil mi?"

SERSERİNİN CENNETİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin