☼BÖLÜM 42☼

4.8K 204 105
                                    

MERHABA! BÖLÜMÜ TELEFONDAN YAZDIĞIM İÇİN HATALAR OLABİLİR. UMARIM BEĞENİRSİNİZ YORUM VE VOTE BEKLİYORUM.

KEYİFLİ OKUMALAR.

"Çöz beni! Allah kahretsin Pusat, çöz beni hemen"

"Çözün" dedi bağırarak.

Kimseyi duymuyordum... Kimseyi. Pusat'ın yaptıkları... Onu eskiye döndürebilirdi. O eskisi gibi olamazdı...

Gözüm açılır açılmaz, etrafa göz gezdirdim. Kız yerde bacağını tutmuş kıvranıyordu. Ayaklarımda çözüldükten sonra kızın yanına ilerledim.

"Pusat!" diye bağırdım. Kız iyiydi ama bacağı... Killian korkusundan yerinden kıpırdayamıyordu. Masanın üzerinde bulunan örtüyü çekip, kızın bacağına sarmaya başladım. Ayağa kalkıp, Pusat'a doğru ilerledim.

"Sen! Sen nasıl böyle birşey yapabilirsin! Pusat sen hiç değişmez misin?"

"Ben onlara sadece yara bıraktım ama onlar bizden yıllarımızı, aklımızı çaldı! Onlar bizi ayırdı, onlar bizi öldürdü!"

"Pusat! O kızın ne suçu vardı?"

"Bizim ne suçumuz vardı?" deyip, sertçe kolumu tuttu. "Sen Azra sen nasıl bu kadar iyi olabiliyorsun?"

"Ben iyi falan değilim, benim vicdanım var vicdanım!"

"Onlar beni çaresiz bıraktı! Killian yıllarca benimle oynadı! Benimle kimse oynayamaz" deyince, gülümsedim.

"Tek derdin bu değil mi? Tek derdin seni kandırmış olmaları! Sen ne beni düşünüyorsun, ne Çağan'ı ne de Çilek'i sen kendini düşünüyorsun!"

"İnsanın en büyük çaresizliği aklının başka, kalbinin başka söyledigi anlardır! Sen bunu bilemezsin!"

"Ben mi? Evet Pusat ben bir bok bilmem, herşeyin en iyisini sen bilirsin! Kalp kırar, can yakar birtek kendini düşünürsün! Sen kimi kandırıyorsun? Kendi intikamını aldın sen, defol Pusat defol!" der demez beni kolumdan sertçe ittirdi. Dengemi kaybedip, yere düştüm. Pusat gözünde ki büyük pişmanlıkla bana doğru eğildi ama eğilmesiyle arkaya doğru sendelemesi bir oldu. Çağan gelmiş ve beni yerden kaldırmıştı.

"Ulan bana bak, sakın bir daha Azra'ya böyle davranma! Ben ne Killian'a benzerim ne de başkasına ben sevdiğime dokundurtmam"

"Ya sen kim oluyorsun? Azra'yı kendi salaklıklarından koru sen, benden değil!"

"Ulan senin gibi şerefsiz olmaktan çok daha iyidir! Sen şu kızı ne zaman güldürdün en son? Ne zaman söylesene!" diye bağırdı. Çağan büyük bir sinirle bağırıyor ve etrafa göz gezdiriyordu. "Sana kalmadı Çilek'le benim intikamımı almak! Ne bu lan çocuk oyuncağımı bu! Salak saçma intikam alma çabaları"

"Abi sorun yok" dedi Pusat'ın adamlarından biri. Ne demek istediğini anlayamasamda fazla üzerinde durmadan Cağan'a döndüm.

"Çağan lütfen büyütme"

"Sen bu kızı ağlatmaktan, acı vermekten, hasret çektirmekten başka bir bok yapmadın! İşe yaramaz herif"

"Şimdi sırası değil! Şu kızı götürmemiz lazım!" deyip, kıza döndüm. "Hastaneye götürürsek Pusat'tı içeri alırlar"

Çağan gülerek,

"Hala Pusat diyor ya, hala Pusat diyor! Sana varya Azra sana daha laf söylenmez" deyip, yavaş adımlarla koltuğa oturdu. Pusat adamlarına dönerek,

"Götürün şunları! Etrafıda temizleyin" dedi.

*****

"O adamla bir daha görüşmeyeceksin! Bitti anladın mı bitti!"

SERSERİNİN CENNETİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now