One Shot - Sadece Kahve

141 11 0
                                    

Duvardakia saat sekize gelirken küçük evimizin kırmızı ağırlıklı, küçük ve bir o kadar sıcak salonuna girdim. Elimdeki, asa yardımı ile taşıdığım, tepsiyi Sirius'un oturduğu koltuğun önündeki masaya bıraktım. İçimde nedenini bilmediğim bir sevinç vardı. Sabahtan beri bu sevincin içime yaydığı enerjiyle etrafa gülücükler saçıyordum. Tabii beni tanıyan herkes çatık kaşların yerini alan geniş gülümsemeye akıl sır erdirememişti. Sürekli iyi olup olmadığımla ilgili cümleler kurup beni çıldırtıyorlardı. Ah, tabii bu enerjiyle çıldırmalarım daha kısa sürüyordu.

Sirius'un meraklı bakışları arasında hemen yanına oturup yanağına küçük bir öpücük kondurdum.

Sirius'un tek kaşı sanki garip bir şey yapmışım gibi(!) kalkmıştı. Gazetesinden ayırdığı gözleri masanın üzerindeki tepsiyle benim gözlerim arasında gidip gelirken "Sen mutfağa mı girdin?" diye sordu. Sesindeki hafif alaycı tonla yüzünde aynı tarz bir gülümseme hüküm sürüyordu.

Tepsinin içindeki kırmızı gryffindor amblemli bardağı ona uzatırken "Sadece kahve." diye mırıldandım. Gazetesini diğer koltuğa bırakıp elimdeki kahveyi garip bakışlar altında aldı. Gözlerimi devirdim. "Hadi ama Sirius! Mutfak konusunda becerikli değilim ama bu ufak bir kahveyi bile yapamayacağım anlamına gelmez."

Tepsinin içindeki diğer bardağı alıp göğsüne yaslandım. "Ayrıca o kahveye ölümcül bir iksirmiş gibi bakmayı keser misin, hayatım?"

Dudakları alayla kıvrılırken boştaki elini belime sardı. Yan gözle ona baktığımı fark etmiş olacaktı ki bakışlarını kahveden ayırıp bardağı dudaklarına götürdü. İlk önce kahveyi büyük bir tereddütle kokladığını fark edince kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Kokusundan tatmin olmuş olacaktı ki bir yudum alıp geriye yaslandı. Tek kaşı yay gibi kalktı. "Hmm. Oldukça iyi ama şaşırtıcı."

Beğendiğini görünce rahatlamış bir şekilde kahvemden bir yudumda ben aldım. "Neden şaşırtıcıymış Mr. Patiayak? Ben kahve yapamaz mıyım?"

"Yapamazsın, demedim. Sadece mutfağa girdiğinde sağ çıkabileceğinde şüphe duyuyordum ben."

Sesindeki iflah olmaz tonla kurduğu iki cümle sinirlerimin tavana vurdurmuştu. Ateş saçan gözlerimi ona çevirdim. "Bana beceriksiz mi diyorsun?"

Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken "Yani, tüm dünya bunun farkında değil mi, Ige?" dedi.

"Öyle mi diyorsun?" diye mırıldanıp elimdeki bardağı tepsiye bıraktım. Sonra da Sirius'un elindekini alıp benimkinin yanına bıraktım. "O zaman sana kahve yok Sirius Black! Ben de kahvemi bahçede içerim."

Ayağı kalkmayı amaçlarken Sirius uslanmaz kahkahaları arasında kollarını arkadan belime doladı. Dudaklarını topladığım saçlarımın açık bıraktı boynuma gömdü. Nefesi tenime çarpıyordu. Dudaklarının bulunduğu yerden bedenime küçük çaplı sinyaller yayılmaya başlamıştı.

Küçük, şımarık bir çocuk gibi "Hep aynı şeyi yapıyorsun!" diye sızlandım.

Kulağıma doğru "Çünkü, bunu seviyorum." diye fısıldadı. "Çünkü, seninle uğraşmayı seviyorum. Hepsinin ötesinde seni seviyorum."

Parmakları belimde sakince dolaşırken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu dokunuşların bana kahkaha attıracak gıdıklamalara dönüşeceğini kestirmek zor değildi.

Yüzümdeki bastıramadığım gülümsemeyle "Çok hainsin!" diye mırıldandım. Kelimeleriyle beni etkisi altına almaya çalışırken kaçamayacağım gıdıklamalar için kendine zemin hazırlıyordu Mr. Patiayak.

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige ElmerWhere stories live. Discover now