28. Bölüm

2.4K 134 24
                                    

Slytherin Ortak Salonu'na doğru ilerlerken gözümden akan yaşlara engel olamamıştım.

Sirius'un yüzündeki o gülümsemeyi beynimden silemiyordum. O kadar alaycı ve zevk aldığı belli olan bir gülümseme... Boğazıma düğümlenen yumrudan kurtulmaya çalışırken hıçkırarak ağlamama engel olamamıştım.

Sirius'u öyle görmek. Sanki biran karşımda Bellatrix var gibi hissetmiştim. Bellatrix'in kütüphaneden çıkan Evans'a yaptığı büyü gelmişti. O büyüyü yaparken yüzünün zevkle aldığı ifade...

Slytherin Ortak Salonu'na giden merdivenleri inerken dayanamayarak olduğum merdivene çökmüştüm. Merdiven zindanlara indiği için bomboş ve karanlıktı. Gözümden akan yaşlar daha da hızlanırken hıçkırıklarım birbirini kovalıyordu. Sirius... Evet, amacım sadece eğlence demişti ama bu eğlencesi sadece bencillikti. Böyle eğlence olamazdı.

"Ige?" Merdivenin birkaç basamak yukarısından gelen endişeli sesle irkilmiştim. Regulus'un basamakları indiğini belli eden ayak sesleri yaklaşırken elimin tersiyle gözyaşlarımı silmeye çalışmıştım. Kimsenin, Regulus'un bile beni ağlarken görmesini istemiyordum. Ağlamak, zayıf olduğunun göstergesiydi. Kalkanlarının inik olduğunun göstergesiydi. Ve ben ne olursa olsun, güçlü görünmeliydim.

Regulus hemen yanıma otururken tereddütlü bakışları üzerimde dolaşıyordu. "İyi misin?"

Gözyaşlarımı tamamen sildiğime emin olduğumda hafifçe dikleşmiştim. "E-ev-" Konuşmam biran hıçkırıklarımla yarım kalmıştı. Daha fazla ağlamamak için kendimi sıkamazdım.

Yüzümü avuçlarımın arasına alırken hıçkırıklarımın arasında "Kötüyüm." diye fısıldamıştım. "Çok kötüyüm." Hıçkırıklarıma engel olmayı beceremezken bir de düşüncelerim çıkmıştı. Korkularım.

Sirius'a bu kadar kızmamın en büyük sebebi korkularımdı. Bellatrix'in yüzündeki o ifadeyi Sirius'un yüzünde görünce korkularım tüm bedenimi ele geçirmişti sanki.

Regulus omuzlarımdan tutup kendine çekince göğsüne yaslanıp hıçkırıklarımı bastırmaya çalışmıştım.

"Ştt. Sakin ol, Ige." Regulus'un şevkat dolu sesi kulağıma çarpınca daha da boşalmıştım. Gözümdeki yaşlar hızla akarken "Regulus..." diye fısıldamıştım. "Sirius... Bu kadar bencil olamaz, değil mi? Sa-sadece-" Küçük bir hıçkırık nöbetinin beni ele geçirmesiyle fısıltı gibi olan sesim tamamen kesilmişti.

Beni kendinden uzaklaştırarak yüzüne bakmaya zorlamıştı. Sirius'unkine nazaran kahverengiye çalan gözlerini, yaşlarla dolu gözlerime dikmişti. "Ştt. Ağlamak yok." Baş parmakları yanaklarıma dökülen yaşları silerken hafifçe gülümsemeye çalışmıştı. "Sirius... Her zamanki Sirius işte. Severus'u pek sevmiyorlar ve bu da-"

"Bu değil." diye bölmüştüm. "Severus'u öldürebilirlerdi."

Regulus gözlerini devirmişti. "Yapma, Ige. Her zaman ki halleri. Tek amaçları, eğlence." Regulus'un Sirius'u savunmasına kaşlarım çatılmıştı. Regulus... Abisini mi savunuyordu? Hangi dağda at adam ölmüştü?

Gözlerimi Regulus'un gözlerine dikmiştim. "Sen, Sirius'umu savunuyorsun?"

"Savunamaz mıyım?" Dudaklarını 'Olabilir.' gibilerinden büzmüştü. Tek kaşımı kaldırırken "Regulus," diye mırıldanmıştım. "Sen ve Sirius pek de iyi anlaşmazsınız. Ayrıca, onun adı geçtiğinde bile yanımızda durmuyorsun!"

Regulus "Pekâlâ," diye mırıldanmıştı. "Ige, Sirius'un yüzündeki ifadeyi sen giderken görmeliydin." Yüzüne küçük bir gülümseme yayılırken "Onu daha önce hiç öyle görmemiştim." diye fısıldamıştı. "Ayrıca, seni seviyor. Bunu görebiliyorum. Hatta tüm okul bunu görebiliyor. Çünkü, daha önce de bir kaç kızla takıldı ama sadece takıldı. Yani, sen farklısın. Bunu görebiliyoruz."

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige ElmerKde žijí příběhy. Začni objevovat