9. Bölüm

3.3K 222 46
                                    

Bölüm Notu:

İyi okumalar.

Ciğerlerim koşuşumun hızından dolayı tam anlamıyla oksijene doyamadan aldığım nefesi hemen geriveriyordum. Kalbim göğsümü delip çıkacakmış gibi hızlı atarken loş koridordaki insanları aldırmadan son hızla aralarından koşmaya devam ediyordum. Merdivenleri çıkarken daha hızlı olmak için kendimi paralıyordum. Yetişmeliydim. O hiçbir şey anlatmadan yetişmeliydim.

Son koridoru dönerken beynimde felaket sahnelerinin fragmanı yayınlanıyordu sanki.

Annem ve babamın Azkaban’da binlerce ruh emici arasındaki çığlıkları, Slytherin grubumuz olarak bakanlıkta bizimle ilgili yürütülecek olan soruşturma, okuldan atılmamız...

Her şey gözlerimin önünden geçerken Dumbledore'un odasına yaklaşmıştım ki birden odanın içerisinden birisinin çıktığını gördüm.

Son koridoru döndüğümde yavaşlayan adımlarım hız kazanmıştı. Yaklaşınca karaltının sahibini gördüm. Kalp atışlarım hızlanırken "Black?" diye seslendim. "Anlattın, değil mi?"

Sesimdeki kırgınlığı engelleyememiştim. Anlatmıştı. Gözyaşlarımı tutmaya çalışırken canımın yanıyordu. O'na nasılda güvenmiştim. Aptalın tekiyim.

Yavaşça bana döndü. Bir kaç adım yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kısalttı. Gözlerinde şaşkınlıkla karışık bir sinir vardı. "Beni şaşırtıyorsun." diye fısıldadı.

Yüzüne anlamamış bir şekilde bakarken neden şaşırttığımı anlayamamıştım. Gözlerim yanarken boğazıma bir yumru oturmuştu. Söylemek istediğim bir sürü şey varken ağzımı bile açamamıştım.

"Bellatrix'i sen durdurmuşsun. Ve O sana devam et dediğinde de gitmişsin." kısa sessizlikte birlikte gözlerime meraklı meraklı bakıyordu. Sessizliği fısıltıyla bozmuştu. "Neden anlaşmaya sadık kalıyorsun? Fırsat ayağına gelmişken, bir büyüde sen savurabilirdin Evans'a. Sende o cesaret var. Beni, anlaşmayı, ezip yapabilirdin. Hatta bir yolunu bulup Bellatrix'e atardın suçu. Haberim bile olmazdı belki." gözlerindeki merak en üst düzeye ulaşırken "Seni bu anlaşmaya bu kadar bağlayan şey, ne?" diye fısıldadı. Sesinde de belli bir merak vardı. Bu konuşmayı dün geceden beri düşündüğüne dair bir his kapladı içimi.

Yutkunurken ne demem gerektiğini düşünüyordum. Karşımdaki her türlü detayı düşünmüştü ama tek atladığı detay benim anlaşmaya varma nedenimdi.

Konuyu dağıtmak ve içimi kemiren soruya cevap bulmak için "Söyledin mi?" diye fısıldadım. Sesim hem titrek hem de güçsüzdü.

Black kafasını sağa sola sallarken "Söyleyecektim. Ama McGonagall Dumbledore'un odasındaydı. O'nun Dumbledore’a söylediğine göre, sen hiçbir şey yapmamışsın. Hatta Bella'yı durdurmuşsun. Söylemedim" diye açıkladı. Direk gözlerime bakarken yine aynı merakla sarıldı gözleri. "Senden istediğim bir cevap var, Elmer. Seni bu anlaşmaya bu kadar bağlayan ne?"

İstediği o tek cevap en zayıf noktamdı. Ve bunu öğrenmesi gereken en son kişi Sirius BLACK.

Yeşil gözlere kısa bir süre daha bakarken en sonunda en kararlı ses tonumla "Bu seni ilgilendirmez" diye mırıldanarak arkamı döndüm. Hızla geldiğim yoldan yavaş adımlarla geri dönerken Black'in arkadan gelen kararlı sesini duydum. "Bu burada kapanmadı, Elmer."

Yemek yemek için büyük salona inmem gerekirken yönümü ortak salona çevirmiştim. İçimin Black söylemedi diye rahatlaması gerekirken içimde çok kötü bir his vardı. Nasıl da korkmuştum. Çok zayıftım, güçsüzdüm. Oysa karşımdaki çocuk her şeyi düşünmüştü. Her detayı düşünmüştü. Ve bulamadığı detay içinde araştıracaktı, bulacaktı.

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige ElmerWhere stories live. Discover now