24. Bölüm

2.6K 160 39
                                    

Bölüm Notu:

Beğenmeniz dileğiyle, iyi okumalar -.-

Ocak 1977 Hogwarts

Gözlerim camda birbirini kovalarcasına ilerleyen yağmur damlalarına takılı kalmıştı. Babamın Hogwarts'a gelmeden önceki gece benimle yaptığı konuşmayı düşünüyordum. Sözleri hala kulaklarımdaydı. 'Sana karışmıyorum artık. Ne istersen yapabilirsin. Ama şunu asla unutma! Sen benim kızımsın.' İlk cümleyi duyduğum an kısa bir şaşkınlık yaşamıştım ama hemen sonra arkasından gelen cümlede ki tehditi sezmiştim. Kısacası 'Ayağını denk al!' diyordu. 'Şuan ne yaparsan yap, ama sonunda benim kızım olduğunu unutma!' diyordu.

'İnat bazen dönüşü olmayan yollara sokar. Sadece inat yüzünden her şeyini kaybeden insanlar gördüm. İnat iyi bir şey değil, Ige. Hemde hiç iyi değil.' Konuşmamızın sonunda iliklerime kadar işleyen bu cümleyi kurmuştu. Ve beni bu cümlenin verdiği huzursuzlukla başbaşa bırakarak odadan çıkmıştı.

Her şey son derece açıktı aslında. 'İnat edersen bizi kaybedersin.' diyordu.

Düşündüğüm şeylerle birlikte gözlerimi devirmiştim. Sadece onların istediklerini yapmadığım ya da onlar gibi düşünmediğim için beni evlatlıktan reddedecek olamazlardı, değil mi? Sadece blöf yapıyorlardı.

Derin bir nefes alırken düşüncelerimden kurtulmak için sınıfta kısa bir göz gezdirdim. Ön tarafta oturanların hepsi pür dikkat McGonagall'ı dinliyordu. Onların biraz arkasındaki iki Gryffindor'lu erkek sıkılmış bir şekilde fısıldaşırken, Regulus'un da içinde bulunduğu birkaç Slytherin'li erkek de aynı şekilde aralarında fısıldaşıyordu.

"Ige?" Hemen yanımdaki Narcissa'nın sesiyle sınıfın içinde dolaşan gözlerimi ona çevirmiştim. Ne oldu, gibilerinden kısa bir bakış atınca "Hala bana yemekten sonra neler olduğunu anlatmadın." diye fısıldadı.

Akşam yemeğinde sonra... Çapulcularla muhteşem bir geceydi. Ama muhteşemlik sadece evin kapısından içeri girene kadar sürmüştü. Kapıdan içeri adım atar atmaz beklenen olmuştu. Babam bağırmaya başlamıştı. Her kelimesinin açılımı 'Bizi rezil ettin.'di. 'Eğer olanlar Lord'a ulaşırsa neler olur, biliyor musun?!' diyerek de başka bir boyuta taşımıştı rezilliği. Sanki umurumdaymış gibi.

Gözlerim Narcissa'ya bakan McGonagall'a kayıca "Sonra konuşalım." diye fısıldamıştım.

Narcissa McGonagall'ı görmemiş olacaktı ki "Hadi ama," diye sızlandı. "Merak ediyorum."

"Miss Elmer ve Miss Black, acaba en son bahsettiğimiz büyünün ne işe yaradığını bize açıklar mısınız?" McGonagall'ın sesiyle Narcissa'nın üzerindeki bakışlarımı McGonagall'a çevirmiştim. Tek kaşı bir yay gibi kalkmıştı. Bakışları Narcissa ve benim üzerimde gidip geliyordu. Bir cevap bekliyor olmalıydı ama ne büyüsünden bahsettiğini bile bilmiyordum. Sonuçta dersin başından beri tek kelime dinlememiştim.

"Bilmiyorum, Profesör." Kelimeler dudaklarımın arasından hızla çıkmıştı. Ama sesimde hafif bir umursamazlık ve kesinlik vardı.

McGonagall "O zaman Slytherin'den 10 puan." diye mırıldandı benimkine benzer bir kesinlikle. Arkasını dönüp masasına doğru ilerlerken tekdüze bir sesle konuşmaya devam etmişti. "Bir daha ki sefere dersimi dinlemeye tenezzül ederseniz sorduğum soruya cevabınız 'Bilmiyorum, Profesör.' olmaz."

Sinirle dişlerimi sıkarken gözlerimi umursamaz bir şekilde pencereden dışarıya çevirdim. Şuan ders zerre kadar umurumda değildi. Zaten başımda kocaman bir dert vardı.

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige ElmerOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz