7. Bölüm

3.6K 232 77
                                    

Bölüm Notu:

Umarım beğenerisiniz :) Yorumlara hayır demeyeceğimiz söylemeliyim. Hayalet okuyucu olmazsanız sevinirim :))

İyi okumalar.

Cumartesi öğlen yemeğinden sonra Rodolphus, Potter’la olan cezasından oflaya puflaya dönmüştü. Ortak salona gelir gelmez kendini hemen yanımdaki koltuğa atmıştı. Tek kelime etmemeye devam ederken elimdeki kitabın arasına ayracımı koyarak kitabı oturduğum koltuğum koluna bıraktım. ‘’Eee, Rodolphus, nasıldı?’’

Ortak salonda sadece biz vardık.  Bir de ödev yapan üçüncü sınıf öğrencileri.

Rodolphus ‘’Normal derecede sıkıcı.’’ diye mırıldanmıştı. Hemen sonra yüzünü buruşturarak devam etti. ‘’Ve son derece yorucu.’’

Ayaklarımı koltuğun üzerine bağdaş kurup ona geri dönmüştüm. Yorulduğu belliydi. Gözleri kapanacak gibiydi ve uykusu varmış gibi duruyordu. ‘’Ee, hiç bir şey olmadı mı?’’

İfadesiz ve bıkkın bir sesle ‘’Hayır.’’ diye cevap vermişti.

Tekrar aynı hevesle sorularıma devam etmişti. ‘’Ne yani, lanet savurma girişiminde de mi bulunmadı?’’

‘’Hayır.’’

‘’Normal bir büyü?’’

‘’Hayır.’’

‘’Laf sokma girişimi?’’

En sonunda kafasını kaldırmış ve bana dönmüştü. ‘’Hayır. Hayır. Hayır. Söylediğim gibi sıkıcıydı. Zaten Profesör McGonagall başımızdaydı.’’

‘’Anladım.’’ diye mırıldanırken yarım saattir, 5 dakikada bir yaptığım gibi duvardaki saate bakmıştım.

14.05

Rodolphus’un cezası yaklaşık 4 saat sürmüştü. Bizimki de o kadar sürer miydi acaba? Eğer bu kadar uzun olacak olursa sanırım 3. Saatten sonra devam etmezdi. Çünkü Black’le birbirimize lanetler savurup soluğu  St Mungo’da alırdık. Tabii, o da en iyi ihtimalle.

Akşam yemeğine inerken abim yanıma gelmiş ve kolunu omzuma atıp yüzündeki alaycı gülümsemeyle ‘’Naber ufaklık?’’ diye sormuştu. Neşesi yerindeydi. Kim bilir neden gelmişti. Ah, tabi ya. Black’le cezaya kaldığım için -2 gündür yaptığı gibi- dalga geçmeye gelmişti.

Gözlerimi devirirken ‘’İyiyim, ama bana ufaklık demezsen ve o yüzündeki ifadeyi silersen daha iyi olacağım.’’ diye cevap vermiştim. Yüzündeki gülümsemeyi değiştirmeden hemen yanında ilerleyen Lucius’a göz kırmıştıı. Kulağıma doğru eğilip ‘’Narcissa’yı gördün mü?’’ diye sormuştu.

İlk başta ne olduğunu anlamamıştım ama hemen sonra az önce abimin Lucius’a göz kırptığını hatırlayarak yüzüne yayılan gülümsemeyle cevabını bildiğim sorumu sormuştum. ‘’Neden arıyorsunuz Narcissa’yı?’’

Abim her zaman ki gibi ne yaptığımı anlamıştı. ‘’Ige, söyle. Nerde?’’

Gülümsememi silerek ‘’Bilmiyorum.’’ demiştim. Kolundan kurtulup hemen ilerlemeye başlamıştım.

Kaba şey.

Büyük salona indiğimde Slytherin masasındaki Narcissa ve Regulus’u görünce gülümseyerek hızla yanlarına ilerlemiştim. Narcissa’nın yanına otururken ‘’Lucius ve o kaba abim seni arıyordu,’’ demiştim. Ama Narcissa, Lucius’un adını duyar duymaz kızarmaya başlamıştı. Regulus her şeyden habersiz olduğu için şaşkın bir şekilde ‘’Onlar Narcissa’yı ne yapacakmış ki?’’ diye sormuştu.

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige ElmerWhere stories live. Discover now