40. Bölüm

2.5K 146 21
                                    

Bölüm Notu:

Medyada şarkımız da var, bölüm o şarkı ile yazılmıştır.

Yorumları cevaplamaya vaktim olmadı ama bölümü eklemek istedim, vakit bulunca yorumları cevaplayacağım *-* Bu arada en beğendiğim bölüm 40 diyordum ama 41'miş :)) 

Beğenmeniz dileğiyle, iyi okumalar.

Sessizliği ile terk edilmiş izlenimi uyandıran sokakta, önümüzdeki gençten saklanabilmek adına bir sağa bir sola saklanmaktan vakit bulabildiğimiz anlarda yürüyorduk.

Darlığı ile nam salabilecek küçük bir sokağa girmiştik. Gözlerimi devirmiştim. Regulus'un biraz ilerlemesini beklerken saklanabileceğimiz hiçbir yer yoktu.

Hiddetle "Cissy!" diye fısıldamıştım. "Burada saklanabileceğimiz-"

Narcissa'nın hızla kolumdan çekmesiyle kendimi duvara yaslanırken bulmuştum. Hemen yanımda ki küçük metal bir şeyin arkasındaydık. Küçük, metal şey... Onun ne olduğunu anlamak isterken burnuma çarpan inanılmaz ağır kokuyla yüzüm buruşmuştu. Çöp konteynırı! Aman, ne mükemmel(!).

Hafifçe ayağı kalkıp Regulus'a göz atmıştım. Kararlı adımlarla sokağın sonundan sola dönmüştü.

Hızla ayaklanırken onu takip etmeye devam etmiştik.

Yarım saat. Koca bir yarım saat son bulurken hâlâ ilerliyorduk. Aklıma Sirius gelince gözlerimi devirmiştim. Sirius'a bir saat içerisinde evde olacağım konusunda söz vermiştim. Ama önemli bir şeydi, değil mi? En yakın arkadaşımı Karanlık'a bırakamazdım. Elim kolum bağlı asla oturamazdım.

Derin bir nefes alırken yerimde dikleşmiştim.

Tozlu ve sessizliği ile ürkebileceğimiz sokağa dönerken Narcissa'nın endişeli sesi kulağıma çarpmıştı. "Sence, nereye gidiyor?"

Başımı iki yana sallamıştım. Hiçbir fikrim yoktu. Kararlı görünüyordu aslında ama gideceği yer bu kadar uzaksa, bu kadar yürümesi saçma değil miydi? Cisimlenebilir, ya da uç uç tozu kullanabilirdi.

"Bilmiyorum," diye mırıldanmıştım çaresizce. Gözlerimi ona çevirmiştim. "Buralarda tanıdığın birisi oturuyor mu?"

Kahverengi gözleri sokağın terk edilmiş, eski ve tozlu halinde dolaştıktan sonra saçmalama dercesine üzerime dikilmişti. "Burada kim yaşar ki?" Sesindeki alaycı ton endişeli haline geri dönerken "Hem bence böyle bir yere ilk adım atanlar biz olmalıyız." diye devam etmişti. Kaşları çatılmış, dudakları iğrenmeyle buruşmuştu.

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Narcissa'nın şuan deli gibi korktuğuna emindim. Aklıma gelen küçük fikirle düşünceli bir hâl takınmıştım. "Düşünsene, burada saldırıya uğrasak, ölsek... Ne Sirius bulabilir, ne de Lucius."

Biran da Narcissa'nın küçük çığlığı tüm sokağı kaplarken hemen önümüzde sokağı dönmek üzere olan siyah saçlı genç gözlerindeki şaşkınlık ve çatılmış kaşlarıyla bize dönmüştü. Gözlerim kocaman açılmış, içimden Narcissa'yı korkutmaya çalışırken ne yapmaya çalıştığımı düşünüyordum. Cidden düşünememiş miydim?

Regulus'un sert bakışları önce gözleri endişeyle parlayan, her şeyi berbat ettiği için tereddütle bana bakan Narcissa'ya, sonrada merakla bana kaymıştı. "Burada ne işiniz var?" Ses tonundaki sert ifade bakışlarına uyum sağlıyordu.

Alt dudağımı ısırırken yüzüme onunkine benzer sert bir bakış yerleştirirken dikleşmiştim. "Merhaba Reg, Ölüm Yiyen olma fikrinde aşama kaydedebildin mi?" Sesimde bariz bir kızgınlık vardı. Evet, ona kızıyordum. Böyle saçma bir şey için uğraşmasına kızıyordum.

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige ElmerWhere stories live. Discover now