Bölüm Notu:
Beğenmeniz dileğiyle. Her türlü yorum ve vote kabulümdür :)
İyi okumalar!
Gözlerimi tekrar kıvırcık saçlı çocuğa kaydırdığımda bu sefer bana bakmıyordu. Yanındaki ufak tefek çocukla konuşuyordu. Ama ben gözlerimi ondan ayırmadan Narcissa'yla konuşmaya devam etmiştim. "Peki, Mrs Black onu evden mi kovdu?''
Narcissa'nın gergin yüzünde kocaman bir gülümseme belirmişti biran. Minik bir kahkaha koyuvermişti. "Ne!? Mrs Black onu evden mi kovmuş?'' Tekrar bir kahkaha krizine girerken birkaç kişinin bakışları bize yönelmişti. Bu kadar gülecek ne vardı? Anlamıyordum, ve kızmaya başlamıştım.
Narcisssa sakinleştikten sonra tekrar bana dönmüştü. Gülmesini bastırmaya çalışırken "Sirius evden kaçtı." diye açıklamıştı. Derin bir kaç nefes sonunda sakinleşip ciddi bir hal almıştı. "Zaten Black olmaktan utanır. Hatta ona soy adıyla hitap edilmesinden nefret eder. Black'lerin kibirli olduğunu söyler ama... Kendisi kibirlinin en önde gideni." Kısa bir duraksamadan sonra devam etmişti. "Kuzenim falan ama muhabbetimiz yoktur pek. Zaten onun bize ihtiyacı da yok."
Tüm salonda yankılanan ''İyi akşamlar!'' sesiyle sohbetimiz bölünmüştü. Profesörlerin oturduğu uzun masasının önünde, orta yaşlarını geçmiş bir adam vardı. Galiba abimin söylediği meşhur Dumbledore olmalıydı. Zaten birkaç kere, yanılmıyorsam, gelecek postasında da görmüştüm.
"Yeni bir okul yılı daha başlıyor. Hepinize başarılar diliyorum. Şimdi konuşmamı oldukça kısa tutup sabırsızlıkla seçmen şapkaya bakan öğrencilerimizi strese sokmayalım!''
Seçmen şapka seçiminden sonra Dumbledore yine kürsinin başına geçmişti. Okul kuralları olan yasak ormana gitmek ve geceleri koridorlarda dolaşmanın yasak olduğunu söyleyip bunların yapılması halinde binalardan puan düşürüleceğini zırvalamıştı.
Akşam yemeğinin sonuna doğru büyük salondan içeri abim ve iki arkadaşı girmişti. Lucius ve abim, Narcissa'nın yanına otururken Severus da benim yanıma oturmuştu.
Lucius, Narcissa'ya "Nasılsın?'' diye mırıldanmıştı ki Narcissa'nın yüzünün kızarması gözümden kaçmamıştı. Gözlerini Lucius'a çevirdiğinde yüzünde çok masum bir gülümseme vardı. Lucius'a bakarken adeta gözlerinin içi parlıyordu. "İyiyim," diye mırıldanmıştı. "Sen?"
Lucius'un başkalarına karşı sert olan bakışları biranda yumuşamıştı.
Tüm dikkatim abimin sesiyle dağılmıştı. "Eee Dumbledore ne zırvaladı?"
Regulus bezgin bir sesle "Kurallar..."diye mırıldanırken abim bana dönmüştü. "Sen o Black'e ne yaptın?''
Başımı yemeğimden kaldırıp yüzüme güzel bir gülümseme oturtmuştum. "Ne gibi?"
Aslında ne olduğunu tabii ki biliyordum. Ama yaptığım şeyi başkalarının ağzından duymak daha hoştu.
Severus araya girmişti. "Mesela muhteşem hızlı yaptığın büyü... Az önce, iki bulanık kendi aralarında aynen bu şekilde özetlemişti durumu."
Gülümsememi bastırmaya çalışırken "Öyle miymiş?" diye sormuştum.
Abim gözlerini devirmişti. Ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı. Sonuçta hep yaptığım şeydi.
"Güç gösterisi yapmayı kes Ige! Anlat."
Lucius merakla "Evet," diye mırıldanmıştı. "Ne yaptın o Black'lerin yüz karasına?"
Biran yanımda oturan Regulus'a bakma gereği duymuştum. Ama normal görünüyordu. Abisi için söylenenlerden hiç de rahatsız durmuyordu. Ya da Narcissa. Kuzeni için söylenenler hiç umurunda değil gibiydi. Hatta sanki Lucius'un söylediklerine katılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige Elmer
FanfictionIge Elmer. Ailesi, arkadaşları kısacası sevdiklerinden asla vazgeçemeyecek, Slytherinli sarışın kız. Fikirleri ve görüşleriyle bataklığın ortasında... Karanlık Lord'a hizmet için yanıp tutuşan 'geleceğin ölüm yiyeni' diye nitelendirilen kız. Nasıl o...