10. Bölüm

3.3K 198 94
                                    

Bölüm notları:

Her Slytherin'in içinde iyiliğin olduğunu düşünüyorum. Ama bazı etkenlerden dolayı bu iyilik bastırılmıştır ve ortaya çıkan: katıksız bir kötülüktür. Oysa bazı duygular, özellikle en zayıf noktaları, iyiliğin ortaya çıkmasında etkendir.

Mesela Melez Prens'te Draco asla Dumbledore'u öldüremezdi. Çünkü o öldürmekten korkuyordu. Hatta son kitapta eğer ailesi karanlık tarafta olmasaydı bence o Hogwarts tarafında kalabilirdi.

Yine son kitapta görüldüğü gibi Narcissa oğlu ölmediği için Harry'i de Lord'a öldü diye söylemişti ve onun hayatını kurtarmıştı. Narcissa ve Lucius sadece oğullarını alıp uzaklaşmışlardı en sonunda.

Aslında belkide Slytherinliler sadece bencildi.

İyi okumalar :)

Kitabın ilk sayfasını açarken kafamda binlerce soru oluşmaya başlamıştı. Acaba kitapta bir lanet olabilir miydi? Ama benim kütüphaneye gelip onun yanına oturacağımı nerden biliyordu, o zaman? Evet, çok saçmaydı. Bunu tahmin etmek için kâhin falan olmalıydı. Belki de kâhindir.

Kafamdaki bu saçma düşünceyi beynimin en uzak köşesine atarken eskimiş kitabın sayfalarını çevirmeye başladım. Kısacık olan önsöz bölümünü açıp okumaya başladım.

Beni bu kitabı yazmaya sürükleyen bazı safkanların o katı düşünceleri oldu. Sadece safkanlarla evlenirim, sadece safkanlarla dost olurum, sadece bir safkana aşık olurum...

Eskiden birini tanımıştım. Safkan düşünceleri çok katıydı. Ve sonra bir gün birisiyle tanıştı. O kişiye o kadar aşık oldu ki, kim olduğu, ne olduğu umurunda bile olmadı. Oysa ki aşık olduğu kişinin onun değimiyle 'Bulanık' olduğunu öğrendiği an... 'Bitti' diye düşündü. 'Onunla her şey bitti'

Ama aradan zaman geçince onu asla bırakamayacağını anladı.

İşte böyle bir şey. Aşk ona gerçeği gösterdi. Her büyücü yaşamayı hak eder. Safkan prensibi saçmalıktan başka bir şey değildir. Ve aşk güçlüdür.

O safkanı tanıdığımı söylemiştim. Evet, tanıyorum. Ve şuan O 'Bulanık' dediği kişiyle evli.

O safkan ve dar görüşlü zayıf insan benim.

Satırların arasında gözlerimi gezdirmeye devam ederken "Saçmalık" diye mırıldanıyordum ama aynı zamanda içim merakla kavruluyordu. Safkan bir adam, nasıl olup da bir bulanığa aşık olmuştu ki? Nasıl değişmişti düşünceleri? Ne değiştirmişti ki?

Lupin bunu bana verirken ne düşünmüştü peki? Bir bulanığa mı aşık olma mı bekliyordu? Yok artık.

Ortak salona doğru ilerlerken ayaklarım geri gitmek konusunda istekliydi. Çünkü kütüphanedeki huzur başkaydı. Güzeldi.

Parolayı söyleyerek ortak salona adımımı atmıştım. Yeşil, gri ve siyah tonlarının ağırlıkta olduğu salonun her cm2si doluydu sanki. Ses. O kadar çok ses vardı ki. Etrafı kimler var diye tararken Rodolphus, Lucius, abim ve Severus'un odanın en köşesinde hararetli hararetli konuştuğunu gördüm.

Hemen biraz önlerinde onlara kaçamak bakışlar atan Bellatrix vardı. Yanında da 6. Sınıf olan bir kaç kız.

Odanın içerisine biraz daha bakındım ve Regulus'u gördüm. Deri koltuklara yayılmış yanındaki kızı dinliyordu. Ya da dinliyor gibiydi. Çünkü gözlerini şömineye sabitlemişti. Bir şeyle düşünüyor gibiydi ama kızı dinlediği konusunda endişeye kapılmıştım. Çünkü herhangi bir tepki vermiyordu.

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige Elmerحيث تعيش القصص. اكتشف الآن