35. Bölüm

2.2K 140 53
                                    

Bir yıldır ifadesiz görmeye alıştığım siyahlıklar şimdi şaşkınlık dolu koca bir hüzünle, kızıl saçlı kızı takip ediyordu. Kasılan çenesinden büyük bir sabırla dişlerini sıktığını fark edebiliyordum. Kızıyor gibiydi. Kime olduğunu çözemesem de kızıyordu.

'Olabilir mi?' diye geçirmiştim içimden. Severus Snape 'Bulanık' diye hitap ettiği, eskiden en yakın arkadaşı olan kızı seviyor olabilir miydi?

Sorumun cevabı hemen karşımda ki siyahlıklardaydı aslında.

Acı çekiyordu sanki. Nefes almakta zorlanıyor gibiydi. Ama en çok kızıyor gibiydi.

Severus Snape? Herkesin gözünde ifadesizliği ve bulanıklara olan nefretiyle nam salmış Slytherin...

Lily ve James yüzlerindeki kocaman gülümsemeyle hemen karşıma otururken arkalarında, kimsenin fark etmediği siyahlıkların sahibi hızla ayağı kalkmış ve Büyük Salon'un çıkışına doğru ilerlemeye başlamıştı.

"Hey! 'Günaydın' diyorum Mrs Patiayak!" James'in alaylı sesi kulağıma çarpınca gözlerimi Büyük Salon'un kapısından yeni çıkmış çocuktan ayırmıştım.

Ela gözler ses tonundaki alaylı tonla üzerimde geziniyordu. "Ne o, uçmuşsun?"

Gözlerimi devirirken "Kendine eğlence mi arıyorsun James?" diye sormuştum. "Eğer öyle ise-"

James'in dudağının tek kenarı neşeyle kıvrılırken hızla sözümü kesmişti. "Oo! Güzelim, kim kızdırdı seni?"

"James!"

Lily'nin uyarak sözüyle James'in bakışlarındaki alay kaybolmuş ve yerini daha tatlı bir gülümsemeye bırakırken Lily'e dönmüştü. "Efendim Lily?"

James'in kediye dönen bakışlarına gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırarak yüzümü pür dikkat bizi izleyen Sirius'un omzuna gömmüştüm. "Bakışlara bak!" diye fısıldamıştım."Kedi gibi."

Sirius kulağıma doğru eğilerek alaylı ses tonuyla "Evans otoriteyi kurmuş." diye fısıldamıştı.

Küçük bir kahkaha dudaklarımın arasından dökülürken çapulcular ve Evans başta olmak üzere Gryffindor'lu birkaç garip bakışlar atmasına maruz kalmıştım.

Kahvaltı boyunca James'le süren atışmalarımız McGonagall'ın ders programlarını dağıtmaya başlaması ve benim Slytherin masasına geri dönmemle son bulmuştu.

Bütün gün aklımın bir köşesini Snape'in simsiyah gözleri işgal ederken dalgınlığım diğerlerinin gözünden kaçmamış olacaktı ki sürekli olarak "Neyin var?", "Ne oldu?" tarzında sorulara maruz kalmıştım.

Eylül ayı henüz derslerde hafif olduğu için şamatayla geçerken ekim ayının gelmesiyle ağaçların yapraklarını döken bir rüzgâr serinlik olarak hissedilmeye başlanmış ve bir gün de verilen ödev sayısı çoğalmıştı.

Sirius ve James'in de son senesi olması sebebiyle FYBS'lere hazırlanması gerekirken Remus, Lily ve Peter ikisinin yerine de hazırlanıyormuş gibi davranıyorlar ve FYBS'leri hiç gelmeyecekmiş gibi umursamıyorlardı.

Evans'ın da etkisiyle ikilinin aldıkları ceza sayısı fark edilecek derecede azalmış olmasına rağmen son bulmamıştı.

Sirius, sürekli olarak James'in, Evans yokken yapabildiği her türlü haylazlığı yapıp Evans'ın yanına gittiklerinde melek gibi davranmasıyla dalga geçiyordu.

Kasım ayının gelmesiyle ortak salonlara asılan 'Quidditch Sezonu Başladı!' yazılarıyla aralık başında başlaması planlanan maçlara hazırlıklar başlamıştı. James son seneleri olduğu için bütün maçları kazanarak mezun olmak istediğini söylerken Evans, biraz da derslerine ağırlık vermesi gerektiğini sıkça dile getiriyordu.

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige ElmerWhere stories live. Discover now